Konya
20 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.50
  • EURO
    34.78
  • ALTIN
    2499.5
  • BIST
    9693.46
  • BTC
    63832.866$

NASIL BİR DEVLET OLDUK…

04 Haziran 2020, Perşembe 09:07

Bir garip devletiz. Bazen yapılanlara akıl erdiremiyorum.

Suçluyu, tembeli, kurallara uymayanları destekliyoruz. Bu sadece bu iktidar döneminde değil, çok evvellere dayanıyor. Örnekleri verince bana hak vereceksiniz…

Bakın af çıkarıyoruz, suçluları affediyoruz. Kul hakkını yaradan affetmiyor ama biz affediyoruz. Bu ne demek, yapanın yanına kar kaldı demek.

Tabii adına af demiyoruz. İnfaz yasası değişti, cezalar yeniden düzenlendi alan diyoruz. İnanın bu tür uygulamalar, insanı rahatsız ediyor.

Adam cinayet işlemiş, birkaç yıl sonra bakmışsın dışarda. Tabi devlet yeterli cezayı vermeyince, kan davası başlıyor.

Gelelim yıllar önce itiraz ettiğim bir konuya. Adam hırsızlık yapıyor, cinayet işliyor, taciz suçu işliyor benim devletim bu adama avukat gönderiyor. Parasını devlet ödüyor. Mağdur olanlar ise kendi avukatlarını kendileri bulup parasını kendileri ödüyor. Bu konuyu çok dile getirdim. İnşallah yasa değişmiştir. İsteyen mağdurlara da avukat tahsisi yapılır, tabii ücretsiz…

Şimdilerde virüs yüzünden evlerimizde, devletin talimatıyla kaldık. Devletin bu talimatlarını, virüsle ilgili talimatlarını duyarlı vatandaşlar uyarken, bazı eşşekler uymadı ve ceza aldılar. Para cezası. 3 bin lirayı aşkın. Kurallara uymadılar, ufaklı cezalar aldılar. Bu paralar henüz tahsil edilmedi. Dedim ki bu cezalar affedilir. Yaptıkları yanlarına kar kalır.

İYİ parti yetkilisi, korona virüs talimatlarına uymayanlara verilen cezaların ağır olduğunu ve bu para cezalarının affedilmesi gerektiğini söyledi.

Virüs devam ediyor kurallar, talimatlar geçerli. İşin içinde can var. Ama birisi çıkıp şimdiden affedin diyor. Eski bir kötü devlet uygulaması. Dile getirende eski siyasilerden.

Onlar virüsü yayacaklar, kurallara uymayacaklar, affedilecekler. Bu şekilde kurallara uyan, evde kalan, maske takanlar adeta cezalandırılacak.

Haberi dile getiren spiker bile üzülüp, kurallara uyan insanlara ayıp olacak diyor.

Adam ticaret erbabı, vergisini kaçırmadan günü gününe ödüyor. Birileri de vergi ödemiyor, sigorta primini yatırmıyor vesaire.

Bir bakıyorsunuz vergi affı çıkmış. Faizler affedilmiş ana vergi yapılandırılarak taksitlendirilmiş. Vergisini zamanın da ödeyen dürüst ve duyarlı vatandaşın suçu ne?

Devlet sürekli suçlulardan, kurallara uymayanlardan yana tavır koyuyor adeta.

Gelelim öğrenci konusuna.

Eğitim özelleşti neredeyse. Milliliği de kalmadı. Aşağıda sıralayacağım konularla da Milli olmadığını göreceksiniz.

Eğitim yaz-boz tahtasına döndü. Her yeni gelen bakan bu sistemle bu iş yürümez deyip, güya yenilik getiriyoruz adıyla eğitimi mahvettiler.

Mevcut iktidar döneminde de 5-6 Milli Eğitim Bakanı değişti. Aynı siyasi görüşte olmalarına rağmen, bir önceki bakanın uygulamalarını beğenmeyip, yeni düzenlemeler yaptılar.

Mecburu öğrenim sürelerinden tutunda okul sürelerine varana kadar değiştirdiler.

12 yıllık mecburi öğrenim süresi yüzünden ara elemanı kalmamış. İlla okuyacaksın dedikleri, ben okumayacağım kapasitem yok demiş ama nafile…

Şimdi gelelim öğrenimdeki adaletsizlikten yana tavır koyan devletimize.

Artık ilkokulda sınıfta kalma yok. Tembelde olsanız sınıfı geçeceksiniz. Bundan 40-50 yıl önce 5 yıllık ilkokul eğitimin de, 3’üncü sınıfa kadar sınıfta kalmayı kaldırınca, çocuklar okuma yazmayı öğrenmeden 4’üncü sınıfa geldiler. Bizim zamanımızda insanlar ilkokulu, 5 yıllık bu okulu 7-8 yılda bitirirlerdi. 3 yıllık ortaokulu 5 yılda, 6 yılda bitirenleri mi ararsınız, liseye başlayıp ter edenleri mi ararsınız. Üniversiteye az sayıda öğrenci gider, diğerleri hayata erken atılırlardı.

Hangi okul diliminde okursanız okuyun, yazın meslek edinmek için bir iş yerinde çalışırdınız. Kendi paranızı kendiniz kazanıp ailenize yük olmazdınız.

Bu arada mahalle hocasından veya tanıdık birinden dini eğitiminizi de alırdınız.

Aslında eğitim ile ilgili ayrı bir yazı yazmam gerekiyor. Günbegün eğitim sistemimiz bozularak bu hale geldik. Kılık kıyafetten tutunda ders içerikleriyle perişanları oynuyoruz. Disiplinsiz, kurallara uymayan bir nesil yetiştirmek için elimizden geleni yaptık. Ve başardık.

Çocuk ders yüzünden sınıfta kalıyor ama kalmıyor. Devlet, onu bir üst sınıfa geçiriyor. Üst sınıfa borçlu geçen öğrenci, ders görürken, öğretmen ders anlatırken başarısız oldukları dersi, bir üst sınıfta iken, o alt sınıftaki derslerinden sınava girip geçiyorlar. Komik değil mi?

Efendim tek dersten kalmışsınız. Sağ olsun devletimiz imdada yetişiyor. Tek ders affı, imdada yetişiyor. Bazen ilave sınav hakları v.s. v.s.

Çocuk devamsızlıktan kalmış. Yani okula uzun süre gelmemiş, kaçmış. Devletimiz yine imdadına yetişiyor. Bu kural tanımayan, okulu sürekli kıranlar da sınıfı geçiyor.

Zorla sınıf geçirilen tipler, sınıfın huzurunu da bozup, ders ortamını da bozuyorlar. Lise seviyesinde ise bu tiplerin derhal okulla ilişiği kesilip açık liseye gönderilmeli diyorum.

Anlayacağınız devletimiz sürekli tembel, disiplinsiz öğrencilerden yana tavır koyuyor. Okumak için kıvranan, çalışkan öğrencilere pek bir şey yok.

Eğer devlet kendi koyduğu kanun ve talimatları kendi elleriyle esnetirse, düzen kalmaz.

Vergisini zamanında ödeyen, yasalara, talimatlara, yönetmeliklere uyan; özellikle virüs zamanında “Dışarı çıkma denildiği için dışarı çıkmayan, maskesini takan, sosyal mesafesini koruyan insanların suçu ne?” duyarlı vatandaş olmak pirim yapmıyor.

Okula sürekli gidip, derslerini çalışan, disiplinli öğrencilerin suçu ne?

Devlet kendini gözden geçirmeli. Koyduğu kanun ve kuralların takipçisi olmalıdır. Sık sık getirilen aflar, talimat gevşetmeleri disiplinsiz toplum yaratır. Ve devlet sürekli duyarlı vatandaşlarından yana tavır koymalıdır. Kalın sağlıcakla.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.