Konya
28 Nisan, 2024, Pazar
  • DOLAR
    32.45
  • EURO
    34.82
  • ALTIN
    2438.6
  • BIST
    9915.62
  • BTC
    64002.901$

KİTAPLAR VE DARBE

31 Ağustos 2017, Perşembe 09:39

Yıl 1980, aylardan Eylül, yaşım dört.

O yaşlara ait çok az anıyı hatırlayabiliyorum.

Gazete okurken ‘Muzaffer İzgü öldü’ haberi bazı resimleri canlandırdı zihnimde.

Köydeyim, sabah vakti ocağı yakmış annem,

Vakit erken ama daha garibi odun yerine kitaplar yığılmış ocağın önüne.

‘Anne ne yapıyorsun?’ diye sordum.

‘Darbe olmuş, jandarma köye gelecekmiş’  dedi.

Ne dediğini tam anlamadım, yüzüne baktım korku ve kaygı hakimdi.

Babam bir ay önce öğretmenliği bırakarak Almanya’ya gitmişti.

O çok okurdu, kitap çoktu ama annem bilmezdi ki hangi kitap yasaklanmış hangisi suçlu?

Okuyamazdım, anlamazdım içindekileri amaçok severdim kitapları...

Kapakları, sayfaları, yazıları, kokuları farklı farklıydı.

İçim acıdı onları ocağa atılırken görünce,

Sanki yanmaları da farklıydı, dumanlar rengarenkti, çıkan sesler acıydı.

Belki onlar da anlamadı niye yandıklarını.

Anne atma dedim ama ya jandarma evleri ararsa, ya bu kitaplar sakıncalıysa?...

Bir çocuk, bir anne ve ocakta yanan kitaplar...

Birden kalbimin derinliklerinde yer alan bu anı beynimde resmedildi.

Belki kitapları bu kadar sevmemin nedenlerinden biri bu anı.

Belki salonumun en güzel köşesinde yer almalarının nedeni de...

Benim için en önemli miras çocuklarıma.

Aldığım en önemli emirlerden olan ‘oku’ nun nesnesi onlar.

Ama niye bu haberle canlanmıştı?

Annem ne kadar yakmak istese de bir kitabı almıştım ve saklamıştım.

Hayatını kurtarmıştım en azından birisinin, belki de en sevdiğimi.

İçindeki çizimler mi hoşuma gitmişti acaba, emin değilim.

Ama aklımdaydı o kitabın yazarı; Muzaffer İzgü idi adı.

Bir darbe, ocak, anne- çocuk ve kitaplar...

İçimi bir hüzün kapladı.

Keşke okusa bu ülke insanı ders alırdı ama...

Ruhun şad olsun üstad

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.