Konya
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.56
  • EURO
    34.94
  • ALTIN
    2426.4
  • BIST
    9722.09
  • BTC
    64184.98$

KADIN ÖNCE İNSAN OLMALI?

08 Mart 2016, Salı 08:56

Dünya Kadınlar Günü Kutlu Olsun

 

Son zamanlarda kadınlarla ilgili en önemli gündem, ‘Kadına Şiddet’ ve ‘Kadın Cinayetleri.’ Maalesef bununla ilgili gün geçmiyor ki medyaya bir haber düşmesin..

Toplum, kadın-erkek ilişkilerinde gittikçe kötüye gidiyor. Kadın lehine yapılmış gibi görünen yasalarda maalesef şiddeti ve cinayetleri körüklüyor.

Koca eğer uzaklaştırma cezası almışsa ki bu kadının şikayeti üzerine oluyor, evliliklerde en büyük olumsuzluklardan biri bu. İkincisi ise kadına güya koruma verilmesi, yani emniyetçe kadının koruma altına alınması. O kadar çok olumsuz evlilik var ki hepsi polis koruması altına alınsa buna polis yetişmez…

Bütün bu olumsuzlukların temelinde, YANLIŞ EVLİLİKLER yatmaktadır. İhtiyaçların bu denli yoğun oluğu bu devirde, bir de geçim sıkıntısı varsa, evlilik gün be gün çöküyor demektir.

Evlilikte sadakatin olmayışı aldatmanın yoğun oluşu evliliği bitiren bir başka neden.

Erkek aldatırsa bizim toplum da HOVARDA oluyor, kadın aldatırsa ne söylerseniz söyleyin…

Ebeveynlerin oluru alınmadan gelişi güzel evlilikler bu müessesenin çökmesine sebep oluyor.

EVLİLİK ve BOŞANMA RAKAMLARI…

Türkiye genelinde geçtiğimiz 2015 yılında 600 bini aşkın evlilik yapılırken, 130 bini aşkın boşanma gerçekleşiyor. Her 5 evlilikten (daha doğrusu 4.6 evlilikten) biri boşanma ile sonuçlanıyor. Yazık bu ülkenin insanına. Olay boşanmayla bitse iyi. Ortada kalan şefkatsiz büyüyen, kin tohumu ekilen mutsuz çocuklar. Bu çocuklarda iyi yetiştirilmezse devletin başına bela… Topluma bakıyorsunuz kız olsun, erkek olsun sorunlu çocuklar, anne-baba ayrılmış olan çocuklar. Yüzde doksanı problemli…

Çocuk yuvaları, çocuk bakım evleri ağzına kadar dolu. Devlet bir şeyler yapmaya çalışıyor. Yetiştirme yurtları falan açıyor. Bakıyorsunuz bu defa çalışanlar tarafından tacize uğruyorlar.

Sosyal medyada bir haber var. Yetiştirme yurtlarında bulunan çocuklar 18 yaşını doldurunca tabiri caizse sokağa atılıyor. Yıllarca yani 18 yaşına kadar devlet himayesinde olan çocuklar biranda kendilerini dışarıda, korumasız bir ortamda buluyorlar. Yurttaki devlet himayesindeki çocuklar 24 yaşına kadar devlet himayesinde olmalı. 20 yaşından sonra kendi istekleriyle ayrılabilmelidirler. Buda ayrı bir sorun.

BOŞANMALARIN SEBEBİ NE?

Karı-koca arasındaki sorunları giderecek, arabuluculuk yapacak büyüklerin olmayışı evliliklerin temel çöküş sebebidir. Yıllar önce gelin ve damat anne babayla birlikte oturuyorlar. Bazen anne-baba da sorun olsa da genellikle evlilikte arayı düzelten kişilerdir anne babalar.

Sonra evlilikte bir moda çıkmış, ‘Ayrı Ev’ modası. Yeni kurulan ev, anne babadan ayrı yaşam, ev kirası, mutfak masrafları, elektrik, su, gaz, telefon giderleri maddi açıdan evliliklerin bitmesine sebep olabiliyor.

Konyalı bir anne düşünün hani yazımın başında kadın önce insan olmalı dedim ya, bundan pek nasibini almamış bir anne. Niye Konyalı dedim. Zira yazacağım konu Konya’da çok yaygın. Bu annenin bir oğlu ve birde kızı olsun ve ikisi de evlenme çağında olsun. Anne oğlunu evlendirirken gelini yanına yani aynı eve almak istiyor. Yani gelini evlat değil, hizmetçi gibi kullanacak. Aynı anne kızını evlendirirken, ‘AYRI EV’ diye dayatıyor. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!.. Anne iyi niyetli olsa, ya ikisi içinde ayrı ev ister, ya da ikisinin de anne-baba ile oturmasını ister. Annenin art niyeti ortada…

ZAMANE KIZLARI ZORA GELEMİYOR…

Şimdiki zamanla, birde 1960’lı-70’li yıllara bakıp, rahmetli kahraman annemi örnek vermek isterim.

1960’lı yıllar. O yıllarda parsana, şimdiki Nalçacı denilen yerde bahçeli evimiz var. Tüpgaz henüz bulunmamış. Elektrik sadece aydınlatma için kullanılıyor. Yeni yeni buzdolabı ve çamaşır makineleri ortaya çıkıyor. Annem ekmeği tandırda yapıyor. Yemekleri ocak dediğimiz bahçedeki yerde yapıyor. Yemek içerde yapılacaksa ‘Gaz Ocağı’ var. Bir tek yemek pişebiliyor. Gaz deliği tıkandığı için ‘Gaz ocağı iğnesi’ ile sık sık müdahale ediliyor. Kazan kaynatılarak çamaşırlar yıkanıyor. Tokuşla dövülüyor. Deterjan yok. Deterjan yerine ayrı ir toprak kullanılıyor. Bulaşık elde yıkanıyor. Çeşme bahçede. Karda tipide bulaşık dışarıda yıkanıyor. Her evde bir ‘inek’ var. Sütümüz, yağımız, peynirimizi bu inekten karşılıyoruz. Bu ineğin bakımı annemin üzerine… Hayvan pisliğinden tandır ve ocakta yakılan ‘tezek’ bile annemin elinden geçiyor. Evimize çok yakın dedem ve babaannem var. Onların aynı ihtiyaçları da annem tarafından karşılanıyor. Annem birde dört çocuğa bakıyor. Eskinin erkeklerinin kahrı zor çekilir, birde rahmetli babamın kahrını çekiyor. Sadece benim annem değil o devrin bütün kadınları kahır çekiyor. Gık demiyorlar. Görevlerini fazlası ile kutsal bir duygu ile yapıyorlar. Boşanmaların yok denecek kadar az olduğu devirler.

Bir de şimdiye bakın. Fiziki güzellik üzerine kurulan evlilikler, annelerin gelişi güzel müdahale ettiği evlilikler. Bazen kadın ve erkeğin çalıştığı evlilikler. Çocukların sevgisiz kreşlerde büyütüldüğü evlilikler. Halbuki bu çocukların bakımını anneanne ve babaanne üstlenmesi gerekir. Nerede bu anlayış.

Ev hanımlarının dizilerle evlenme programlarıyla magazin görüntüleriyle, vurdumduymaz hale getiren televizyon programlarıyla geçen bir ömür. İşte zamane gelinleri bu şekilde.

Birde yeni moda başı açık olsun, kapalı olsun karşı cinse kendini beğendirebilmek için kılıktan kılığa, boyadan boyaya bürünen kızlarımız. Anneler adeta kendilerini ‘teşhir eden kız evlatların’ hiçbir şey demediği gibi onların bu ahlaksız giysilerini teşvik edenler bile oluyor.

AİLE TERBİYESİ

Erkek olsun, kız olsun evlatlara en büyük terbiyeyi anne-babalar vermelidir. Şimdi anneye babaya bakınca kendi bir .oka yaramayan bu aile yetiştirdikleri çocukları nasıl terbiye edecek. Atasözü olarak ne demişler, ‘Anasına bak, kızını al’ diye…

Aile kurumu çökünce ortada terbiyeli bir nesil kalmıyor.

EĞİTİMİN ÇOCUK TERBİYESİNDEKİ YERİ!..

Son zamanlarda bir eğitim sistemi var ki Allah’a emanet. Dekolte giyinen bir öğretmen kız öğrencilere kötü örnek olduğu gibi, erkek öğrencilerinde başka yönlerden dikkatini çekmektedir. Konya tabiriyle ‘açık-saçık’ giyinmek günümüzde çağdaşlık gibi sunulmakta… Kapanan kadınlar da, ithal örtünme biçimleriyle dini rencide etmektedir. Sadece başlarını kapatmanın her şeyi halledeceğini düşünen, daracık pantolonlarla, manikürlü ellerle-ayaklarla dolaşanlara ne demeli?

KADINDA ARANAN ÖZELLİKLER!...

Kadında önce inanç, vicdan, acıma hissi, şefkat ve Allah korkusu olmalıdır. Erkeklere eş olacak kadının yetiştireceği çocuklar çok önemlidir. ‘Yuvayı dişi kuş yapar’ deyişini unutmamak lazım. Kısacası kadın önce ‘insan’ olmalıdır.

Ya erkekler. Hiç değinmedik ama çok kısa değinelim. Kadınlarınız size emanettir. Şiddet kullanırken, unutmayın annenizde kadındır. Bu tip alışkanlıklarınız varsa bunu terk edin. Zaten sizden çok güçsüz olan bu kadınlara şiddet uygulamak ilkelliktir.

Allah karı-koca ve ocuklarla bir ömür boyu mutlu olacak aile yapısını herkese nasip etsin.

Esen kalın…

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.