Konya
30 Nisan, 2024, Salı
  • DOLAR
    32.42
  • EURO
    34.76
  • ALTIN
    2427.0
  • BIST
    10082.77
  • BTC
    63578.69$

Futbola adalet istemekte milat keşke 2 Ekim 2005 olsaydı!

17 Nisan 2024, Çarşamba 00:01
Bugünlerde futbolda adalet isteyenler var. Oysa 2 Ekim 2005 tarihinden sonra istenseydi bu adalet çok daha anlamlı olurdu. Siz haksızlığa uğradığınıza inandığınız günde adalet isterseniz adaleti kendinize istediğiniz veya istediğinizin adalet değil menfaat olduğu düşünülebilir. Gelin adaletin olduğu tartışılır futbolda 2 Ekim 2005 akşamını tekrar hatırlayalım öncelikle. Konyaspor-Fenerbahçe; hakem Özgüç Türkalp. Konyaspor 72. Dakikada 2-0 önde, bir yan topta kaleci Özden topa hamle yapmışken Fenerbahçe oyuncusu Anelka faul/hentbol karışımı müdahaleyle topu filelere gönderir, gardı düşen Konyaspor peş peşe yediği gollerle maçı 2-4 kaybeder. Aslında Türk futbolunun kara gecesidir o gece. Özgüç Türkalp internete göre “aslında ben o gece arabayı şarampole yuvarladım” demiş, kastettiği kendi hakemlik kariyeri ancak bence o gece şarampole yuvarlanan futbolumuzdu. Maçtan sonra hafta içinde diğer büyük! takım taraftar grupları “el değmemiş lig istiyoruz” pankartlarıyla protesto yürüyüşü yaptılar. Elbette Fenerbahçe taraftar grupları “biz de istiyoruz” demediler, ben de Konyaspor’un uğradığı haksızlığa destek şeklinde yorumladım ve mutlu olmuştum. Ertesi sezon 25 Ağustos 2006; hakem Zafer Önder İpek, Beşiktaş-Konyaspor maçı, dakika 2, soldan İbrahim Üzülmez ortalar, 6 pas hemen dışında Burak topu eliyle alır, önüne inen topu Konyaspor filelerine gönderir, Konyaspor aleyhine gene futbola el değmiştir, maçı Beşiktaş 3-1 kazanır; anlaşılır ki istenen lige el değmemesi değil, kendileri dışındakilerin elinin değmesidir.
Anadolu kulüpleri hep haksızlığa uğrayandır, Konyaspor’un hakkı adeta Belediye sebil çeşmesidir, gerçi “bize haksızlık yapan hakemin lisansını yırttım” diyen Anadolu kulüp başkanı çıkmıştır ama bizim tarihimiz öyle şeyler yazmaz. Kast sisteminin hakim olduğu hakemlik müessesesi; çoğu ticarette çok başarılı ancak kulüp başkanlığında hem sportif hem de finansal başarısı tartışılan spor dışı arenadan ve hedef saptırma önderi başkanlar; saha içinde fair play dışı davranan, hakemi aldatmaya yönelik davranıştan uzak durmayan oyuncular; sadece kendi takımı aleyhine hatalarda konuşan ancak lehte hakem hatalarında sus pus teknik adamlarla futbola nasıl huzur gelir ki? Bir de ulusal spor pardon skor yazarları ağırlığı var kulüp yazarlığı yapan. Hep söylenir “Anadolu takımları şampiyonluk yarışında olmadan Türk futbolu kalkınmaz” ama söylem fiiliyata geçmez. Büyük takım ile Anadolu takımı maç yorumunda çoğu zaman Anadolu takımının ismi bile geçmez.
“Bu kulübün kapısından haram kupa da haram puan da girmeyecek” diyebilen kulüp başkanları ile her şey düzelebilir. Peki bugün yok da tarih böyle başkan yazmış mı derseniz rahmetli Süleyman Seba vardı. Genç takımdan A takıma 11 yıl ve sakatlık nedeniyle sona eren Beşiktaş futbolculuğu/kaptanlığı; 16 yıl Beşiktaş Başkanlığı ile tarihe geçti Seba. Döneminde tesisleşme, altyapı mucizeleri, 5 lig şampiyonluğu, 4 Türkiye Kupası,4 Cumhurbaşkanlığı Kupası, 2 Başbakanlık Kupası, 6 Türkiye Spor Yazarları Derneği Kupası kazandı Beşiktaş. Farklı başkandı isteyen kıyaslasın bugünlerle. İlk başkanlık toplantısında ortaya gelen kuru pastaya gözü takılır ve sorar hangi parayla alındığını ve fiş alınıp alınmadığını; oysa Başkan’ı tanıyan Yönetim Kurulu Üyeleri toplantıya Seba başkanın eli boş geleceğini bildikleri için ceplerinden almışlardır pastayı. “Beşiktaş hakemler tarafından kayırılarak şampiyon olursa takımı ligden çeker, böyle bir çirkinliğe müsaade etmem” diyebilmiştir. Bir Galatasaray yöneticisinin teşvik primi taşıdığı konusunda yetkili mercileri göreve çağırma dışında “Bizans entrikalarına rağmen şampiyon olacağız” demiştir. Şerefli ikincilik deyişi kendisinindir. Şampiyon olduktan sonra rakip takımla birlikte dönülen uçak yolculuğunda “rakibinize saygılı olun, onlar üzgün, ölçüsüz hareket etmeyin” direktifi de kendisine aittir. Peki böyle bir başkan omuzlarda mı veda etmiştir başkanlığa derseniz o da taraftarların da nasıl bir başkan istediğinin belgesidir maalesef. Tribün hareketleri ve protestoları göndermiştir Seba Başkanı. “Ahmet Dursun, Seba gitsin” “Seba’yı alana futbolcular bedava” “Jet-Pa seni de alsın da kurtulalım Seba” “Beşiktaş’ı sattın Seba”
Futbola adalet için önce konsensus gerek. Futbolun tüm aktörleri söz birliği etmeli. Başkanlar ve teknik adamlar ya konuşmayacak ya da lehlerine hataları da konuşacak. Hakem eğitimi ciddileştirilecek. Başkanlar germeyecek ortamı. Profesyonel futbolcular fair playe uygun oynayacak, aldatmayacak hakemleri de rakiplerini de. Teknik adamlar bir sonraki haftanın planını hakem etkilemek amaçlı yapmayacak. Ulusal spor yazarları destekledikleri takım için değil spor için doğruları yazacak, skor yazarlığı son bulacak. Futbol Federasyonu tüm kurullarıyla güven verecek. Futbola “haram puan istemiyorız” diyenler hakim olacak.
Maçların sadece sahada kazanıldığı veya kaybolduğu, Anadolu takımlarının birliğinin güçlendiği, sahada karar verilirken takım isminin dikkate alınmadığı adil lig istiyorum ben de.
(yazımın Süleyman Seba ile ilgili kısmında Sn. Rıdvan Akar’ın Süleyman Seba/Beşiktaşın Dervişi isimli İnkilap Kitabevi 2019 adlı kitabından tanıtım amaçlı yararlandım)

Yorumlar

  • yorum avatar
    Ahmet oztemel
    20-04-2024 08:38

    Sn. Uğurlu, tesekkur ederim katkınız ve değerli görüşleriniz için.

  • yorum avatar
    Öztürk uğurlu
    17-04-2024 19:26

    Ağzına sağlık hocam herkes adaleti kendine istiyor karşısındakinin hakkı yenmiş haksızlığa düşmüş hiç önemli değil .ama adalet herkese lazım

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.