Konya
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.50
  • EURO
    34.94
  • ALTIN
    2432.4
  • BIST
    9794.25
  • BTC
    64042.82$

EĞİTİMİMİZ NE KADAR MİLLİ?

22 Aralık 2020, Salı 09:10

İki bakanlığımızın önünde “MİLLİ” kelimesi var. Milli Savunma ve Milli Eğitim…

Ancak Milli Eğitimin önündeki bu Milli kelimesi, tartışılır hale geldi. Benim şahsi fikrim eğitimimizin millilikten uzaklaştığı yönündedir.

Sık değişen bakanlarla birlikte, eğitim sistemimizde sürekli değişti.

Sadece eğitimimizin içeri değil, dış kabuğu da değişti. Kılık kıyafet serbest oldu. saç sakal hakeza.

Siyah önlüklü ilkokul tahsilimden sonra, şapkanın, kravatın mecburi olduğu ortaokul dönemine başladık. Sakalımız yoktu, saçımız her hafta bizzat okul müdürü tarafından kontrol edilirdi.

Virüs döneminde eğitim gündeme oturdu. O kadar sık açıklama yapılıyor ve o kadar şey kısa sürede değişiyor ki.

Efendim anaokulu, kreşler açılacak niye? Anne baba çalışıyor, çocuğu bırakacak yer yok. Bu yüzden açılıyor. Eskiden dede, neneler bakardı torunlarına. Şimdilerde aile mutasyona uğradığı için dede ve nenelere baktırılmıyorlar. Niye diye sormayın destan yazarım. Tabii torunlarına bakanlar da var.

Efendim yarıyıl tatili 3 hafta olacak. İlkokullar da yazılı sınav olmayacak, ortaokul ve liseler de bir yazılı sınav olacak, her dersten.

Bir türlü karar veremedik CAN mı EĞİTİM mi?

Yahu virüs bitince inşallah. Yaz kış eğitim yapıp telafi ederiz demiyorlar. Yok okulları açalım. Ne zaman açalım?

İşin içinde özel okullar olunca bu nakaratı çok dinleyeceğiz.

Okullar kapalı olunca sağ olsun devlet baba, öğretmenlerin, idarecilerin, bakım ekibinin ücretlerini ödüyor. Ya özel okulların idareci, öğretmen ve bakım ekibinin ücretlerini kim ödeyecek? Okul sahibi veya sahipleri ellerini cebine atmıyorlar. Eğitim olmayınca veli de para ödemek istemiyor. İşte onun için okulları kısa süreli de olsa açıyoruz.

Çocuk virüslü, öğretmenine, ailesine virüsü bulaştırıyor.

Yaa! Yapmayın Allah aşkına uzaktan eğitime devam edin edebildiğiniz kadar. Bir yazılı sınav için öğrencileri öğretmenleri bir araya getirmeyin. Avrupa okul kapatırken, siz açmayın.

Öğrencileri DİSİPLİNE edecek bir eğitim sistemimiz yok. Çok şey öğreteceğiz diye hiçbir şey öğretemiyoruz. En önemli konu dersten önce İNSANLIĞI ve GÜZEL AHLAKI öğreteceğimizi unuttuk. Sonumuz hayrola…

NE OLUYOR BU VİRÜSE?

İngiltere’de virüsün mutasyona uğrayıp yüzde yetmiş daha bulaşıcı olan vakalara rastlanması, ülkeleri tedbir almaya itti. Türkiye; İngiltere, Danimarka, Hollanda ve Güney Afrika’dan yolcu kabul etmeyerek uçuşları durdurdu. Ülkelerde bir panik havası var. Acaba daha sıkıntılı günler mi göreceğiz?

Tedbirlerde ve tedbirlere uymayanlara zor kullanma da çok geç kaldık. Şimdi de toparlamaya çalışıyoruz. Vaka sayısı düşüyor, hasta sayısı düşüyor, ağır hasta sayısı düşüyor da vefat sayısı niye düşmüyor? Vefat sayısı hemen her gün 240’ın üzerinde. Bu konuda da sonumuz hayrola…

AŞI NERDE KALDI?

11 Aralık’ta Türkiye’ye gelecek, Çin aşısını 25 aralıktan sonra vurulacaktık. İlk etapta 10 milyon doz gelip, 5 milyon kişi aşılanacaktı. Ancak 3 milyon doz geleceğini ve 1,5 milyon kişinin iki kez uygulanacak aşıdan faydalanacağını anlıyoruz.

Eve adeta hapsolmuş 65 yaş üstü ve kronik rahatsızlığı olanların ve de çok kayıp veren sağlık çalışanlarının tek umuduydu aşı. İnşallah daha fazla gecikmez.

Aşı olunsun mu? Olunmasın mı? bu tartışmaya son noktayı koyacak bizi idare edenler olmalıdır.

Canlı yayında, biraz komik olacak ama noter huzurunda, aşının menşeinin gösterilecek şekilde bizi idare edenlerin, göstere göstere bu aşıyı olmaları ve halka güven telkin etmeleri olacaktır. Aşı güvenliyse Sağlık Bakanlığımızın önderliğinde bu iş gerçekleşmelidir.

İnşallah kısa süre de aşıya ulaşırız.

PEKİ BİZE NE OLUYOR?

Gün geçmiyor ki bir musibetle karşılaşmayalım. Gaziantep’te bir özel hastanede, kovidli hastaların yattığı yoğun bakım ünitesinde, oksijen patlaması itibariyle yanarak ölenlerin sayısı 21 Aralık itibariyle 12 kişiye ulaştı.

Ferdi olaylara pek bakmıyoruz, ilgilenmiyoruz bile. Samsun’da ki hastanenin psikiyatri servisinde bir kadın, aynı odada kaldığı bir başka kadını yastıkla boğarak öldürüyor.

Tam yazıyı yazdığım şu anda Konya’da bir kadın cinayeti haberini alıyorum. Adam kadını öldürüp sonra kendi canına kıyıyor.

Depremler, sel felaketleri, kazalar, trafik kazaları, yangınlar, virüs, terör ve can kayıplarımız.

Bir sahte diplomalı şahsa karşı ne tepki verdik 4 yerden maaş alan bu şahsın istifa edeceği yok. Malum medya, dört maymunu oynuyor. Üç maymundu niye dört maymun oldu diye sormayın.

Yazık milletçe erdemliliğimizi kaybediyoruz. Biz sahtekarlığa bu kadar mı sessiz kalacağız?

DİYANETİMİZE DE DEĞİNMEDEN GEÇEMEYECEĞİM…

Yağacak yağmurun duasını yapan diyanetimize de birkaç şey söylemek isterim. Yahu Allah aşkına şu HARAMA, KUL HAKKINA, TÜYÜ BİTMEMİŞ YETİMİN HAKKINA el uzatanlara iki çift sözünüz olsun. Sahtekarlık yapıp, bunun üzerinden rant ve makam elde edenlere hiçbir şey demeyecek misiniz?

Bu dinin yücelmesi daha doğrusu YÜCE olan dinimizin zarar görmemesi için Yüce Kitabımdan Yüce Peygamberimin (S.A.V) hadislerinden bir şeyler söyleyin.

Yazdıklarımda siyaset gütmem. Doğru ne ise odur ve de tektir. Doğal olarak karar merci olanlara seslenirim.

Dertlerimizi bölemezsek azaltamayız. Sağlıklı, doğru bir yaşamın sürekli olması dileğiyle esenkalın.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.