Konya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.53
  • EURO
    34.90
  • ALTIN
    2439.9
  • BIST
    9716.95
  • BTC
    64943.7$

DOKUNULMAZLIK BUYSA BİZDE İSTERİZ!!!

29 Ocak 2016, Cuma 08:51

Siyasilerin, özellikle milletvekillerinin üslubuna bir bakın. İnsanın söylemeyeceği sözleri söylüyorlar. Birbirlerine hakareti bırakın, devletime, bayrağıma, dinime, imanıma, Cumhurbaşkanına, Başbakana ağza alınmayacak, toplumu geren cümlelerde bulunuyorlar.

Bunların başında Ana Muhalefetin Genel Başkanı geliyor. Geçmişteki seçim mağlubiyetleri, gelecekteki başarısızlık görüntüsü onu bu derece üslup bozukluğuna itiyor. Konuşurken dili de sürçüyor. Komik duruma düşüyor. Hayal dünyasında kendini kahraman zannediyor. Devletle-siyasi iktidarı karıştırıyor. Özellikle partisinin gurup toplantılarında coşuyor. Kalabalığı görüp, namaz vaktini geçiren imam gibi konuşuyor da konuşuyor.  Ana Muhalefetin Genel Başkanı kendini ‘Fasulyeden nimet’ zannediyor. Efendim iktidar güya ana muhalefeti Avrupa’ya şikayet etmiş gibi görüntü çizip puan toplamaya çalışıyor. Adama sorarlar sen nasıl genel başkan oldun diye… Adama sorarlar gezi olaylarının kasetini yanına alıp (Sana o kaseti hangi geometrik şekildeki yapının verdiğini biz biliriz) Avrupa Birliği ülkelerine nasıl servis ettiğini… Adama sorarlar HDP gibi bir terör partisiyle nasıl kol kola girdiğini… Adama sorarlar, Sezgin TANRIKULU gibi HDP’den daha beter, milletvekiline niçin bir şey yapmadığını… Adama sorarlar, ‘Türkiye ile İran savaşırsa İran’ın yanında yer alırım’ diyen milletvekili ile Atatürk’ün partisi içinde nasıl yer aldığını… Adama sorarlar yüzde 52 oyla Cumhurbaşkanı seçilmiş hem de halkın oylarıyla seçilmiş birine siz nasıl hakaret edip, ona oy veren insanları karşınıza alırsınız diye?

Ama ben size hiçbir şey sormayacağım. Niye derseniz, bırakın oda bende kalsın. Benim dokunulmazlığım yok ki! Dokunulmazlık yalan söylemekse, ona buna hakaret etmekse, değerlerimize küfür etmekse ne olur bu milleti de DOKUNULMAZLIK hakkını verin. Verin ki bizde şöyle içimizi bir boşaltalım. Biz kime hakaret edileceğini, kime küfür edileceğini iyi biliriz.

Adamın biri çok küfür ediyor. Bu adamı Kadı’ya şikayet ediyorlar. Kadı çok küfür eden adamı karşısına getiriyor. Adama, ‘Niye çok küfür ediyorsun’ diye soruyor. Adamın cevabı ilginç. ‘Kadı efendi biz hak edene söveriz’ diyor. Kadı sinirleniyor. Bu sırada kapı açılıp içeriye biri giriyor. ‘Kadı efendi işim acele kusura bakmayın, bir soru sorup gideceğim’ diyor. Kadı’da ‘Sor bakalım’ diyor. ‘Babam öldü, analığımın nikahı bana düşer mi?’ diyor. Kadı soru karşısında şaşırıp çok küfür eden adamın yüzüne bakıp, ‘Sen masumsun, gidebilirsin’ diyor.

İşin şakası bir tarafa, DOKUNULMAZLIK zırhındakilerin, bu derece hakaret, küfür içeren konuşmalar yapması affedilir gibi değil.

Ana Muhalefetin genel başkanı Cumhurbaşkanına hakaret etti. Cumhurbaşkanımız da maddi bir hakaret davası açtı. Cumhurbaşkanımıza bir vatandaş olarak ricamız kazanılacak TAZMİNATA talibiz… Ama eğer bu tazminat Genel Başkanın kendi gelirinden değil de devletin partilere yaptığı PARA yardımından karşılanıyorsa, bu HARAM parayı istemeyiz.  Bilmem anlatabildik mi? Tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan paraları, bu şekilde tazminatlara harcayanları Allah’a havale ederiz.

CUMHURBAŞKANIM! MİLLETVEKİLLİĞİ YEMİNİ ETMEYEN LEYLA ZANA’YI KABUL EDECEK MİSİNİZ?

Leyla Zana, daha önceleri 90’lı yıllarda DEP milletvekili olduğu zamanda aynı şeyi yaptı. Milletvekili yeminini bilerek provoke edip değiştirdi. Yanılmıyorsam o yıllarda Meclis Başkanlığı yapan (en yaşlı vekil sıfatıyla) Elazığ Milletvekili Ali Rıza SEPCİOĞLU’nun da tepkisini çekmişti. Yüce meclisin yemin metnine sadık kalmayıp, yüce Türk milleti önünde bölücülüğünü göstermişti. ‘Türk halkı’ yerine ‘Halkların’ diyerek bölünme tohumlarını ekmişti. Haa hemen söyleyelim, Leyla Zana’lar rahmetli Erdal İnönü’nün partisinden yani bugünkü CHP’nin o devirdeki adı olan SHP’den vekil seçilmişti. Bölücü zihniyetin ilk meclise taşınmasında kimlerin rolü var bilin istedik…

O devirde Türkiye’nin ilk kadın sağlık bakanı Türkan AKYOL hanımefendi de PKK fuları takan, yeşil, kırmızı, sarı rengi meclise taşıyıp bu paçavranın reklamını yapan Leyla Zana’ya ‘Kız sen ne güzel olmuşsun’ demişti… demişti demesine de Leyla Zana’nın yemin krizi yaratması v.s. Türkan AKYOL hanımefendiyi herhalde pişman etmişti…

Sene 2015… Leyla Zana yine PKK’dan pardon HDP’den vekil seçildi. Milletvekili yemini etmedi… Eğer naklen verilmeyen bir şekilde, yüce Türk milletinin önünde değil de kapalı kapılar ardında yasak savma gibi yemin ettiyse onu bilemem… Selahattin Demirtaş’ın bu şekilde yemin ettiğini biliyorum…

Leyla Zana Cumhurbaşkanımız’dan randevu talep etmiş görüşmek için… Cumhurbaşkanlığı da olaya sıcak bakıyor: Meram Ediyorum Leyla Zana Cumhur’un temsilcisinin yüzüne nasıl bakacak? Sevdiğimiz BARIŞ, DEMOKRASİ, KARDEŞLİK gibi kelimelerden Türk milletini nefret ettiren bu kişiler, Cumhurbaşkanı’mıza ne diyecek…

‘Bunca şehidin sorumlusu biziz, Kürt gençlerini de kandırıp ölüme götüren, onların kanından biz sorumluyuz.. Kusura bakmayın’ mı diyecek? Okulları yaktık, yıktık, iş makinelerini yaktık yıktık, Askeri, polisi, öğretmeni, mühendisi, vatandaşımızı, bize destek vermeyen Kürt kardeşimizi hatta kundak da ki bebeği, eşiyle alışveriş yapan askeri ensesinden biz vurduk, anne babasıyla telefon kulübesinde görüşme yapan uzman çavuşu da şanımıza yakışır şekilde ensesinden biz vurduk kusura bakmayın’ mı diyecek… Yoksa mensubu olduğu PKK’nın hendek siyasetini savunup, özyönetimden falan mı bahsedecek… Bu şekilde HDP ve PKK’nın itibarını düzeltmeye çalışıp, bunların reklamını mı yapacak?

Yavşamış medya, tıpkı ihanet akademisyenleri gibi devleti suçlamak için fırsat bekliyor.

Cumhurbaşkanım! Görüşün görüşmesine de bunların insan olarak toplumda yerlerinin olmadığını falan söyleyip milletimizin hislerine tercüman olun. Buna şüphemiz yok. Esen kalın…

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.