Konya
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.56
  • EURO
    34.96
  • ALTIN
    2423.8
  • BIST
    9722.09
  • BTC
    64374.07$

CAMİLERİMİZE BUNLAR GİRMEMELİ…

21 Şubat 2019, Perşembe 08:31

Nedir girmeyecek olan derseniz, siyaset derim, para derim…

Ama maalesef ikisi de caminin içinde imamların ağzında…

Bursa’da vaaz eden hoca efendi, Cumhurbaşkanımız gelince vaazı kesiyor, başlıyor Cumhurbaşkanımızın gelişini takdime…

Aynı olayı yine bir Cuma günü Konya’da Sultan Selim Camiinde yaşadım. Numan Kurtulmuş Bey Kültür Bakanı. Cumayı kılmak için biraz erken geldiği bu camide, vaaz veren hocanın sürprizi ile karşılaşıyor. ‘Cemaat şu anda Kültür Bakanımız aramız da, hoş geldiniz sayın bakanım’ v.s…

Hayret ki ne hayret değil mi? Diyanetten müftülükten bir Allah’ın kulundan ses yok. Yazık, vallahi yazık. Allah’ın evinde ne makam, ne taht vardır. Herkes eşittir. Herkes ibadete odaklanır. Bunları imamlara biz mi söyleyeceğiz. Siz bırakın kişilerin gözüne girmeyi, Rabbinizin gözüne girin.

Din adamlarını da vicdanlarıyla baş başa bırakıyorum. Aykırıları da Allah’a havale ediyorum.

İkinci husus olarak camilerimize girmeyecek olan şey paradır, maddiyattır. Para isteme işi Cuma hutbesine çıkmıştır. Devletimizin imamı mensubu olduğu vakıf için para talep etmektedir. Bazen, bu iş yapacağımız yardımların ahrette çok faydalı olacağına dair pek de kısa olmayan bilgilendirmeyle sonuçlanıyor. Hatta Cuma öncesi vaaz veren hoca efendi de yapacağımız bu yardımlara değiniyor. Efendim biz parayı topluyoruz ama hayır işlerinde, cami ve Kuran Kursu yapımında kullanıyoruz falan diyebilirsiniz.

Bırakın bu işleri. Bunları caminin dışında vakfın elemanları ile yapın.

Ramazan geliyor, fitre ve zekatımıza da aynı vakıf talip oluyor. Fitre ve zekatlarınızı cami imamına verip, karşılığında makbuz alabilirsiniz diye cami kapı girişine yazılar yazıyorsunuz. Devletin imamı vakıf adına zekat ve fitre topluyor.

Biliyorum çoğunuz bana kızıyordur. İmamlar bize zekat ve fitrelerimizi ne zamana kadar, kime vereceğimizi, kime vermeyeceğimizi öğretsinler. Eğer bu işleri vakfa verip, vakfa yükleyeceksek, bana biraz sıkıntılı geliyor.

Şunu iyi bilmeliyiz; İnsanlar önce kendi vicdanlarında aklanmalıdır. Efendim bizim yaptığımız iş dinimize uygundur, diyorsanız ben sizi Allah’a havale ediyorum. Kurban Bayramında yine Kurban işine bulaşıyor bu vakıf. Bir fiyat veriyor, bu fiyata kurbanlarınızı keseriz diyor. Yine Camiyi ve devletin imamını vakıf adına kullanıyor.

Caminin bahçesinde ne yaparsanız yapın ama bu para işlerini caminin içine sokmayın.

Bakın çoğu vakıf ve dernekler para toplama işini stantlar açarak görevlendirdiği kişiler ile yapıyorlar.

Ben desem ki yahu Kızılay’ımızın paraya ihtiyacı var. Ki bu kurum doğal afetlerde sadece ülkemizde değil, dünyanın her tarafına yardım ediyor. Kızılay yetkilileri de Cuma günü hutbeye çıkıp para talep etse ne olur? Olur mu ya? Tabi olmaz. Sadece Kızılay değil insanlığa, İslam’a hizmet eden bir sürü dernek var. Onlar da böyle bir hak talep ederlerse haksızlar mı?

Bakınız insanları camiden soğutursanız hepimiz sıkıntı çekeriz. En büyük sıkıntıyı da dinimiz çeker. Eleştiriye başlamışken devam edelim. Özellikle Diyanet’in anlayışına sığınıp bu eleştirileri yapacağım.

Neden imamlarımızın müezzinlerimizin genelde sesleri iyi değildir. Devlet ses ve saz sanatçısı yetiştirecekse özel yetenek sınavı ile bu işi konservatuarlar vasıtasıyla yapmaktalar. İmam ve müezzinler için neden böyle uygulama gelmez. İmam-Hatiplerin lise kısmını bitirenlerin neden hepsi İmam yapılır. İmam-Hatiplere yetenek sınavıyla öğrenci alınsa, okul süresince kimlik, kişilik olarak imam, müezzin olabilme özelliğine sahip olmayanlara düz lise diploması verilse, imamlarımız, müezzinlerimiz elif olsa ne olur?

Siz bu işi Diyanet olarak böyle yaparsanız ama bu işten bizler ve dinimiz sıkıntıya düşer…

Hitabet gücü olmayan diksiyonu, kılığı kıyafeti ile imam ve müezzinlik vasfı olmayanları göreve getirirseniz, Cuma hutbesini okumaktan aciz görevlilerimiz bizlere ne verecektir?

Toplum, bilim ve teknoloji olarak ilerledi. Hocalarımızda bunun karşısında kendilerini yenilemek zorundalar.

Evet toplum bilim ve teknoloji konusunda ilerledi ama insanlık, Allah Korkusu, inanç konusunda gün ve gün gerilemektedir. Bunun sorumlusu da ben değilim.

Kaç cami imamımız vaktinin bir kısmını ahaliye ayırır, cemaatten olsun, olmasın onları eder? Kendini insanlığa ve dine adar?

Yunak’ta bir mahalle camilerinin lojmanı olmadığı için camilerine imam atanmadığını veya imamların gelmek istemediğini söylüyorlar. Yazık diyorum.

Rabbimin bahsettiği imam ve müezzinliği bir meslek gibi görmemelidir. Ne mutlu onlara ki, insanlara dinlerini, insanlıklarını öğretiyorlar. Bu manevi görev ve haz her türlü maddiyatın üstündedir. Din adamlarımızın da olaya böyle bakmalarını isterim.

Diyanetteki görevlilerimizin vakıf parası ile altlarına lüks araba almalarını ben yadırgarım ama onlar ne yapar bilemem.

Lüks camiler inşa edip, içine cemaat bulunmazsa halimiz ne olacak?

Söyleyecek çok şey daha var ama ne diyelim? Unutmayalım ölüm ve ahir hepimiz için var. Bu dünyada parayla, lüks yaşamak öbür tarafa pek kazanç götürmez.

Dinimiz konusunda çok ama çok dikkat etmeliyiz.

Kalın sağlıcakla…

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.