Konya
24 Nisan, 2024, Çarşamba
  • DOLAR
    32.57
  • EURO
    34.93
  • ALTIN
    2431.7
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66674.84$

Bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü ETİ SENİN, KEMİĞİ BENİM

24 Kasım 2015, Salı 08:24

Eskiden anne, babamızın bizi öğretmene teslim ederken kullandığı  ‘ETİ SENİN KEMİĞİ BENİM’ klasik değiminin, tarihten gelen bir deyim olduğunu bende yeni öğrendim.

Sümer kil tabletlerinden çeviri yapan Prof. Muazzez İlmiye Çığ, yaptığı çeviriler esnasında, yaptığı çevirinin bir saray yazması olduğunun farkına varıyor. Bu kil tabletlerden çeviriler kitap haline getirilmiş. Prof. Muazzez ilmiye Çığ’ın yazdığı kitabın adı ‘SÜMERLİ RUDİN GİRRA’.

Şimdi Sümerli Rudin Girra’nın babası da saray yazmanı. ‘Babam bir gün beni eğitim, öğretim alacağım öğretmenle tanıştırdı. Okula gittik, babam öğretmene beni işaret ederek, ‘Eti senin kemiği benim’ dedi. Babam böyle söyleyince ben çok korktum. Babam ise, ‘Öğretmen seni eğitmek ve bazı şeyleri öğretmek için etini dövebilir ama kemiğini kıramaz’ diyerek korkuma cevap verdi. Demek ki bu deyim Sümerlerden geliyormuş.

Aynı duygularla ve söylemlerle beni ilkokula yeni başladığımda öğretmenimize teslim eden anam ve babamı rahmetle anıyoruz.

Eti senin kemiği benim deyimiyle ilgili bu bilgileri aktaran arkadaşım Av. Necip AKKURT’a da teşekkürü borç bilirim. Av. Necip Akkurt arkadaşımın sayesinde yeni bir şey öğrenmiş oldum.

Bu arda eşi öğretmen olan diğer bir arkadaşımın ifadesi de bizleri hayrete düşürdü. Öğretmen ilkokuldaki çocuğun ilgisizliğine kızıp ‘KALINKAFALI’ der. Anne durumu öğrenip okul müdürüne şikayete gelir. “Öğretmen benim çocuğuma ‘Kalın Kafalı’ diyemez” der. Müdür de veliden yana tavır koyar. Aslında herhalde hem veliye hem de müdüre aynı deyimi kullansak cuk oturur.

BENİM ÖĞRETMENLERİM!

Öğretmen yönünden şanslı olduğumu söyleyebilirim. O zamanki adı Cumhuriyet şimdiki adı Nesrin Ayşegül ilkokulunda 5. Sınıf kadar Sevim KOLİNA öğretmenimde okudum. Kendisini 5-6 yıl önce görmüştüm. İnşallah sağlıklıdır. Ellerinden saygıyla öpüyorum. 5. sınıfı ise evimizi taşımamız nedeniyle o zamanki adı Devrim, sonraki adı Mareşal Mustafa Kemal, şimdiki adı İhsaniye olan ilkokulda tamamladım. Öğretmenim Yalvaç’lı rahmetli Mehmet YENGİNOZ idi. Allah’tan gani gani rahmet diliyorum.

Bu arada okulların ismini ve konumunu değiştiren ve bizim hatıralarımızı yok eden eğitici, yönetici zihniyeti de şiddetle kınıyorum. Merkezdeki okulları yıkıp yeniden iş adamlarına yaptırıp adını da İmam-Hatip yapanları da Allah’a havale ediyorum. Madem ihtiyaç var yeni yerlere yapın İmam-Hatip Ortaokullarını, ne diye böyle hileli yola başvuruyorsunuz. Eski okulları yıkıp yerine hemen hemen aynı sayıda derslikli yeni okullar yapıp, adını İmam-Hatip ortaokulu koyunca eğitimdeki bütün aksaklıkları gidermiş oluyorsunuz. Helal olsun size…

ORTAOKUL YILLARIM

1968-1971 yılları arasında Meram’da Vali Konağı’nın hemen arkasında ‘Meram Ortaokulu’nda ortaokulu tamamladım. Muhteşem bir eğitim aldım. Sabahtan akşama kadar yani tek tedrisatlı bir okuldu. O yılların bende bugünkü emeği olan muhteşem öğretmen kadrosunu saymadan geçemeyeceğim. Müdür rahmetli, disiplin abidesi Salih Zeki SOLAK, Müdür muavini ve Fen Bilgisi öğretmenim Abdulkadir ÇETİN, Öğretmenlerim Osman Ünal, Gülendam YILMAZ, Abdurrahman ÇINAR, Rahmetli Şevki YILMAZ, Nimet GENÇAL (kızlık soyadı), İlhan EŞREFOĞLU (kızlık soyadı), Gülgün BERK, Numan BAYKAL… Hepsini saygı ve muhabbetle anıyorum. Askeri Liseyi kazanmam da, Harp Okulunu bitirmemde, kısacası işimin, aşımın temininde bu öğretmenlerimin hakkını ödeyemem.

ORTAOKUL YILLARIMDAN BİR ANI…

Sene 1970… Meram Ortaokulu Müdürümüz disiplin abidesi. Koyu renkli gözlükleriyle nereye baktığını bilemezsiniz. Ortaokulda şapka mecburi. Öğleden önce 4, öğleden sonra 2 olmak üzere 6 saat ders yapıyoruz. Müdürümüz rahmetli Hükümet gibi adam. 6 saattin sonuna bir saat ilave edip süreyi 7 saate çıkardı. Bu müdürümüzün koyduğu son saatte nöbetçi öğretmen gözetmen olarak okulda kalıyor, idareciler kalıyor diğer öğretmenler evlerine gidiyorlar. Bu ilave yapılan 7’nci saatte ertesi günün derslerini hazırlayıp ödevlerini yapıyoruz güya… Müdür muavinimiz Abdulkadir Çetin’in affına sığınıp bu anıyı yazıyorum. Bu 7. saat işi gittikçe gevşedi. Pek yoklamada alınmıyor. Sınıfımızda da Aydemir Hınçal diye Konyaspor’un o zamanki altyapısında oynayan bir arkadaşımız var.

Para toplayıp bir naylon top aldık. Sınıf başkanına bilgi verip, 7. saatte okuldan kaçıp, Meram Yeniyol-Fidanlık bölgesindeki üçgen bir arsada top oynamaya başladık. Bu arada Müdür Muavinimiz Abdulkadir Çetin’in balon teker bisikleti sonradan takılan TAS motoru var. Sesi 1 km’den duyulur. Tam maça dalmışız, Abdulkadir Çetin beyin anayol üzerinden motor sesi geldi. Hemen saklanmaya çalıştık. Yanımızdan motoruyla geçti gitti. ‘Herhalde görmedi’ dedik ve maça devam ettik.

Ertesi gün ilk saatin sonunda, müdür muavinimiz Abdulkadir Bey gelerek bizi teneffüse çıkarmadı. Bir halt olduğunu anladık. Futbolcu arkadaşımız Aydemir Hınçal’ı tahtaya çağırdı. ‘Dün 7. saatte okulda olmanız gerekirken neden top oynadınız?’ dedi. Aydemir geveledi. Sonra Abdulkadir bey Aydemir’e ‘Yanında kimler vardı?’ dedi. Aydemir delikanlılığa vurdurup isim vermek istemedi. Abdulkadir hocamızın bir kroşesi ile dağılan Aydemir kardeşimiz bülbül gibi kadroyu saydı. Tabiî ki bende varım. Hepimiz tahtaya çıktık, ben sona doğru durdum. Sırayla üzerimizde GÜL BİTİREREK geliyor. Hani öğretmenin vurduğu yerde gül bitermiş ya… Bizim her tarafımız gül oldu.

Ben çalışkan bir öğrenciyim. Abdulkadir hoca beni az döver diye, pardon az gül bitirir diye düşünüyorum. Sıra bana gelince Müdür Muavinimiz Abdulkadir Çetin hoca ‘Bu ipsizlerin, tembellerin arasında senin işin ne?’ diyerek daha fazla hırpaladı.

Anlayacağınız o gün okuldan kaçıp maç yapan öğrenci kadrosu, nefis bir gül ziyafetine maruz kaldı.

Eve gelip dayak yediğimi babama şikayet etsem aynı akıbeti işlediğim suçtan dolayı tekrar yaşayacağım. Sesimi bile çıkarmadım.

Zira etlerimiz öğretmenlerimize, kemiklerimiz ailemize aitti.

Bugün yediğimiz o dayaklardan zerre kadar gocunmam. Hak ettik, yedik. Onlar sayesinde ADAM olduk.

Bende emeği olan, yaşayan öğretmenlerimin ellerinden öpüp saygı ile eğiliyorum. Ebediyete göçen öğretmenlerime de rahmet diliyor, Fatiha gönderiyorum. Ne olur haklarınızı helal edin.

Öğrenciniz Muharrem BALATEKİN.

Esen kalın.  

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.