Konya
27 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.45
  • EURO
    34.82
  • ALTIN
    2438.6
  • BIST
    9915.62
  • BTC
    62827.550$

BİZ BUNLARI HAKETMİYORUZ…

25 Mart 2021, Perşembe 08:40

Hem ülkemden hem şahsımdan bahsediyorum.

Virüs var, canları kaybediyoruz. Üzüntümüz çok.

Siyaset girdabına adete itelenmişiz. Siyasetle yatıp siyasetle kalkıyoruz.

Açıyoruz televizyonu, siyaset! Artık televizyon kanallarının haber kanallarına dönüştüğünü görüyoruz.

Her televizyon kanalının tuttuğu bir takım var. Takım diyorum, siz anlarsınız.

Akşam oluyor, günün yorgunluğunu atacaksınız, yine haber programları, tartışma programları.

Aynı konular aynı yüzler. Bir insanın her konudan anlaması mümkün değil ama programa katılanlar her şeyden anlıyorlar.

Düşünün S-400 ve F-35 konusu tartışılıyor, ertesi gün kadına şiddet. Hepsi her şeyi biliyor.

Bazıları için bu programlar zor oluyor. Yalanı savunmak kolay değil. Ama yüzleri bile kızarmadan yalan söylüyorlar, yalanı savunuyorlar.

Ya bunaldık iyice, maddi sıkıntılar, virüsün getirdiği olumsuz düşünce.

Şöyle kanallara bir bakıyorum ve radyodan TRT Nağme’yi dinliyorum. Türk sanat müziği çalıyor. Saat başı orada da kurtuluş yok. Haberler.

Habersiz yaşasak diyorum. Bende biliyorum olmuyor.

Haberin yanlı yorumu, birilerinin övülmesi, birilerinin yerilmesi bıktık ya.

Türkiye’nin genel gündemine yetişmek imkansız. Her gün gündem değişiyor.

Bizi bize bırakmayın diyoruz ama bırakıyorlar.

Virüsle mücadelede bize her gün öğüt veren siyasileri görüyoruz. Kongrelerini gövde gösterisine dönüştürmek için yoğun kalabalık oluşturuyorlar.

Kongrelerde ne kadar çok kalabalık olursa oy oranı o kadar artacak, virüste o oranda azalacak (!)

Kongrelerde illerden ilçelerden otobüslerle partililer taşınıyor. Virüs otobüsle seyahat ediyor. İstediği yere rahat ulaşıyor.

Veya kongre dönüşü, otobüslerle virüs ücra köşelere, virüssüz ilçelere kadar taşınıyor.

Bize kalabalık oluşturmayın diyenlerin hali.

İşte ben onun için biz bunları hak etmiyoruz diyorum.

VİRÜS TIRMANIŞTA!

Televizyonlara ve etrafınıza bakınca virüsün nasıl tırmandığını görüyorsunuz.

Rakamlar alabildiğince artmış. Stabil gibi gözüken vefat sayıları da bir anda arttı.

23 Mart koranavirüs tablosu

Bin altı yeni hasta (1006)

Yirmi altı bin yüz seksen iki (26.182) yeni vaka.

İyileşenler on dokuz bin iki yüz bir (19.201)

Vefat yüz otuz sekiz (138)

Ağır hasta sayısı bin yedi yüz on (1710)

On beş gün önceki tabloyla kıyaslarsak, sıkıntının ve artışın ne kadar büyük olduğunu görürüz. 60-70 lerde dolaşan vefat sayısı bir anda 138 olmuş.

Yani vefat yüzde doksan-yüzde yüz artmış.

Ama gördük ki bu tablo, bizi idare edenlerin gözünden kaçmış. Biz görmüşüz onlar görmemiş.

Bazı şeyler yazılmıyor. Ama yaratılan kalabalıklar, bizim bu virüsle mücadelede elimizi zayıflatıyor.

Mücadelenin yükünü bizler omuzlayalım diyeceğim, yük ağır omuz kalmadı.

GELELİM EĞİTİME…

Virüsün bu denli tırmanışlarından biri de okullar, dershaneler ve de etüt merkezleri. Haberlere düşmeye başladı okullarda virüs yayılımı.

Her yer kıpkırmızı, okullar açık. Yüz yüze de yüz yüze. İnadım da inadım. Köy okulları tamamen yüz yüze.

Öğretmenlerinizi aşılamamışsınız. Okullarda ki tedbirler, bazı okullar için bir fotoğraf pozu süresi kadardır.

Beton yığını içine, beş katlı apartmanı tadil edip okul yaparsanız, bahçe yok, havalandırma yok. Çocuklarımız, gençlerimiz bu binalarda gerçekten sıkılmış ve virüsten kaçamaz hale gelmişlerdir.

23 Mart akşamı son dakika haberi. Liseler de 12. Sınıf hariç yüz yüze sınavlar ertelendi, hem de mayıs ayına…

Yine Eğitim Bakanlığının (Milli demiyorum) bir kararı daha mutasyona uğradı.

Bir ata sözü vardır. “Testi kırılınca akıl veren çok olur” diye.

Biz aman testi kırılmasın diye uğraşırken, aynı mücadeleyi vermesi gereken yetkililer, adeta kırılırsa kırılsın diyorlar.

Her zaman söylüyorum. Eğitimi erteleyebilir siniz, telafi edebilir siniz. Ama giden can geri gelmiyor.

Aman çocuklarımız eğitimden kalmasın diyorsanız, eğitimden geri kalmayan çocukların da halini görüyoruz.

Bilim ve ilim eğitiminden önce, toplumsal yaşam kuralları yani insanlık yani edep öğretilmelidir.

Vaka artışlarının okulların açılmasıyla alakası yok deyip işin içinden sıyrılabilir siniz. Ona da eyvallah.

Kalabalık oluşturmada üstümüze yok. Hele yetkililerin kalabalık oluşturmada ellerine su dökülmez. Ne diyelim?

KONYA NE ALEMDE?

Benim şehrim Hz. Mevlana’nın bulunduğu güya hoşgörü şehri…

Hz. Mevlana’nın “Edep ya huuu” dediği, seslendiği şehir.

Geçtiğimiz hafta Konya gündemini Selçuk Üniversitemizde, Kültür Merkezinin isminin senato kararıyla değiştirilmesi Süleyman DEMİREL ismi kaldırıldı, Sultan Alpaslan Kültür Merkezi oldu.

Prof. Dr. İhsan DOĞRAMACI ana okulunun adı kaldırıldı. Nasrettin Hoca Anaokulu oldu.

Selçuk Üniversitesinde emeği çok olan iki kişinin ki birisi uzun yıllar ülkemde başbakanlık yapmış, Cumhurbaşkanlığı yapmış Süleyman DEMİREL diğeri YÖK Başkanlığı yapmıştır. Selçuk Üniversitesinin oluşumunda büyük emeği olan İhsan DOĞRAMACI…

İkisinin de ismi bir kalemde silindi.

Vefa duygusu yok.

Soruyorum, acaba bu iki isim neden kaldırıldı? Kişiler hakkında olumsuz bir durum mu vardı*

Yine soruyorum bu fikir mutlaka önce bir kişinin aklına düşer. Acaba bu kimdi?

Tekrar soruyorum, iki ismi değiştirince, üniversitede ilimin, bilimin önümü açıldı? Bu isimler mi engeldi?

Sorularım devam ediyor. Bu iki ismi kaldırınca elinize ne geçti? Nasıl bir mutluluk duygusu oluştu?

Bana sorarsanız, bu ismi değiştirenler vebal altındadır. İsmi değiştirmek bu kadar kolay olmamalıdır.

Unutmayın! Keser dönüp sap döndüğünde her şey değişir. Vefa duygusu olmayana vefa edilmez.

Bu iki ismin kaldırılması sebebini sizden beklerim. Sebebi ben tahmin ediyorum, oda bende kalsın. Esen kalın.

Yorumlar

  • yorum avatar
    kenan kurtcan
    25-03-2021 19:50

    amirim yazınız güzel ama en sonundaki sebebi ben tahmin ediyorum diyorsunuz ya o tahmininizi de yazsaydınız keşke selamlar.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.