Konya
09 Mayıs, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.24
  • EURO
    34.86
  • ALTIN
    2421.9
  • BIST
    10269.93
  • BTC
    61811.6$

BATI MEDENİ Mİ İKİ YÜZLÜ MÜ

23 Ocak 2024, Salı 00:01
Batı insanlığın yüz karası ve bir ölüm sessizliğine gömülmüş durumda. Kendi işine geldiği gibi hareket eden, menfaati gerektiğinde kavram cambazlığına bürünen batı, bugün savunduğu kavramlar karşısında üç maymunları oynuyor, hatırlatanlara da kulak tıkayıp, nasıl bir ikiyüzlü olduğunu alenen sergiliyor. Atalar elbette boşa söylememiş “ayıdan post gâvurdan dost olmaz ”Diye.
Her zaman kendinden olmayana yahut kendi gibi düşünmeyenlere hep ikircikli davranan batı dünyası göz önünde bulunan seyrettikleri soykırıma karşı Siyonist Yahudi zihniyetinin yanında yer aldığını bir kez daha göstermiştir.
Batının tüm nankörce davranışları tamamen İslam coğrafyası üzerine yoğunlaşmıştır. Asırlardır bu coğrafya ’da at oynatmayı yeğleyen, menfaati gereği Siyonizm’in kılıcını kuşanan, terörü destekleyerek silah ve malzeme eğitim ve lojistik destek sağlayan, başta Pkk olmak üzere yeryüzündeki tüm terör mahfilerini kurup destekleyen, finanse eden batı emperyalizmi, İslam toplumlarını da dizayn edip yönetici elit kesimi el altından atama moduna girdikten sonra bir daha Ortadoğu coğrafyasından ayrılmak istemedi, ayrılması da mümkün değil.
Gerek bu coğrafyanın maddi yer altı zenginlikleri gerekse bu coğrafya da dinen ve fikren yanında durduğu Siyonizm, bir de kendini kurtarıcı rolünde hâkim olduğu tüm kanalları vasıtasıyla vazgeçilemez olduğunu ilan etmesi, rambo, süpermen ve daha nice çizgi film kahramanları kılığında aranan olduğunu ve de zorunluluğunu ve gerekliliğini kabul ettirmesi, dahası elindeki teknik ölüm silahları ile korku pompalaması, batıyı diğerleri yanında, yani üçüncü dünya ülkeleri nezdinde boyun eğilmesi gereken bir güç unsuruna yükselttirmiş, çeşitli ülkelerde her zaman güçlü olduğu içerdeki medya kaynaklarıyla tescil edilerek, kendi çapında varlığını erişilmesi mümkün olmayan bir güce dönüştürmüştür.
Batı kendi ülkesinde ve dünya da en çok insan hakları, hak hukuk adalet yaşam kalitesinin yükseltilmesi, düşünce ve ifade özgürlüğü gibi kavramları kullanmasına rağmen, bunun sadece göstermelik ve hakkıyla savundukları bir argüman olmadığı gerçeği ortaya çıktı. Batı eğer gerçekten insan haklarına kendi ürettiği argümanlarla sahip çıkmış ve korumuş olsaydı, Gazze’de ve diğer İslam coğrafyasında Müslümanların maruz kaldığı katliamlara seyirci kalmazdı. Aynı dinden olmasa bile insanlık açısından savunduğu kavramların yanında yer alır ve doğrudan katilleri desteklemezdi. Bunun izah edilmesi gereken yanı ise kendisinin de altının temiz olmamasındandır. Çünkü batı karanlık dolu bir geçmişin kan ve gözyaşının emperyalizm ve sömürgenin hep merkezinde yer aldı. İslamafobi yüzyıllarca batı da stratejik bir propaganda malzemesi olarak kullanıldı. Yani batı İslam’ı hep tehlikeli kendisini de kurtarıcı hüviyetinde tanıttı.
İslam’ı korku endeksli olarak pompalaması, gerçekte kendisinin fail olarak finanse edip bizzat kendisinin kurduğu/kurdurduğu İslam dışı yapılanmaları, sözde İslam’ınmış gibi ve terör odaklı ölüm makineleri olarak sunması, bununla İslam’ı (deaş vb.) kafa kesen, öldüren ve gayri medeni olan, kadınlara iyi davranmayan biri olarak nitelendirmelerle küçük düşürmeye çalışması, Ukrayna ile Gazze olaylarına farklı yaklaşımlarda bulunması batının korkunç yüzünü ve çizgisini ortaya koymuştur.
Zorba Siyonistleri bugün haklı göstermek için her yolu deneyen batılılar zamanında en büyük katliamı yine Yahudilere yapmışlardı. Hristiyanlar bir zaman belli tarihlerde ve dönemlerde Yahudi soyundan gelen kim varsa hepsine savaş açmışlar ve bugün İsrail terör çetelerinin Gazze halkına uyguladığı sahneyi yaşatmışlardır. Hal böyle iken başta Almanya olmak üzere zamanında kendilerinin Yahudilere yaşattığı insanlık dışı muameleyi affettirmek adına,İsrail’in katliamlarına onay vermeyi uygun gördüler ve hep Müslümanları yani Gazze halkını suçladılar.
Bu durum kahrolası Siyonistleri azdırdıkça azdırdı. Çoklukları ve batı dünyasının ve sığır çobanı kovboyların arkalarında durması onları iyice şımarttı. Lakin bu zulüm elbette devam edemez. Evet, her ne kadar İslam dünyası da birbiriyle çekişmekten ve kendi aralarında kısır döngü oluşturmaktan kurtulamadıkları için Gazze halkına yeterli desteği verememekteler, lakin Kassam Tugayları tarihin en büyük ve olağanüstü mücadelesini Allah’ın izni ve yardımıyla ortaya koyup Siyonizm’e hiç beklemediği darbeleri arka arkaya vurmuştur. Bu coğrafya da Hamas, Kassam Tugayları, kahraman Gazze halkı ve anneleri bilhassa direnç, direnme ruhu, cihat ruhunu ve bunun nasıl olması gerektiğini yeniden yazdı.
Biz batının medeni olmadığını ve zulmün banisi olduğunu söylüyoruz. Biz ikiyüzlü batının yanında değil, geçmişte çok büyük bir coğrafyayı insanlığın en büyük kalesi ve medeniyetine dönüştüren bir güzelliğin yeniden ihdas edilmesi gerektiğine inanıyor ve sabırla fikir ve düşünce de anlaşılmayı umutla bekliyoruz. Yarın elbet bizim, elbet bizimdir. Gün doğmuş gün batmış ebed bizimdir.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.