Konya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.50
  • EURO
    34.97
  • ALTIN
    2438.7
  • BIST
    9716.95
  • BTC
    64641.34$

24 Kasım ÖĞRETMENLER GÜNÜ VE ANILARIM

24 Kasım 2020, Salı 08:54

Korona virüslü günlerde, gerçek rakamlara hızla yaklaştığımız, hasta sayılarının rekor kırıp 6 bini aştığı bu günlerde, virüsü bir kenara koyup, ülkemin kaderini belirleyecek, Öğretmenlerimizden bahsedeceğim.

Önce 24 Kasım Öğretmenler günümüz kutlu olsun.

Kimse kusura bakmasın benim bahsedeceğim öğretmenler yeni nesil öğretmenler olmayacak.

Baş Öğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk; “Öğretmenler! Yeni nesil eseriniz olacaktır” der.

Yeni nesli görüp, yeni öğretmenler hakkında pek bir şey söylemeyeceğim. Benim bahsedeceğim beni yetiştiren, ilimden, bilimden önce bana İNSANLIĞI öğreten, çok şey borçlu olduğum öğretmenlerim.

Hemen belirteyim vefat eden öğretmenlerime Allah’tan rahmet yaşayan öğretmenlerime, sağlıklı uzun ömürler dileyip, ellerinden öperim.

İlkokula 1963 yılında, şimdilerde adı Nesrin, Ayşegül olan, benim başladığım yılda adı CUMHURİYET ilkokulu olan tarihi binada başladım.

Öğretmenim Sevim KONER, yaşıyor. Antalya’da oğlunun yanında. İrtibatı kesmedim. Emekli olunca arayıp buldum. Sevim öğretmenime çok şey borçluyum. 4. Sınıfa da Cumhuriyet İlkokulunda okuyup, 5. Sınıfı, yani ilk okul son sınıfı, Zindankale’de bulunan ve o zaman ki adı DEVRİM ilkokulu olan okulda, rahmetli Yalvaç’lı Mehmet YENGİNOL öğretmenimde okudum.

Mezarı Musalla Mezarlığındadır. Fatihamı gönderirim. Nadiren de kabrini ziyaret ederim.

İlkokuldan sonra ki okulum, Meram Ortaokulu oldu. 1968-1971 üç yıl bu okulda okudum ve buradan mezun oldum.

Okul müdürüm Rahmetli Salih Zeki SOLAK idi. İnanılmaz disiplinli bir müdürdü. Malum o yıllar şapka giyme ve kravat takma zorunluluğu vardı.

Bu arada kantincimiz Kadir Ağa’yı da anmadan geçemeyeceğim.

Çalışkan ama yaramaz bir öğrenci idim.

Müdür Muavinimiz ve Fen Bilgisi öğretmenimiz Abdülkadir ÇETİN Bey’di. Öğretmenlerimiz Osman ÜNAL, Gülendam YILMAZ, Nimet GENÇALP, Nuran BAYKAL, İlhan EŞREFOĞLU, Serpil ÇELİKER, Rahmetli Şevki Bey, Hüseyin KALELİ, Abdurrahman ÇINAR, Muhammed SEVGİLİ, Gülgün ERDEM hanımefendiyi, saygı ve muhabbetle yad ediyorum. İsmini unuttuğum öğretmenlerimin affına sığınıyorum.

Çalışkan ve yaramaz olduğumu söylemiştim. Bir anımı hemen aktarayım. Meram Ortaokulu’nda sabah 4 ders, öğleden sonrada 2 ders toplam 6 ders yapıyoruz. Öğle yemeğimizi de evden getirdiğimiz azıkla karşılıyoruz. Buda anlatılacak ayrı bir anı olsa gerek. Neyse müdürümüz Salih Zeki SOLAK, okulda ders çalışalım, ödevlerimizi yapalım diye bir saat ilave etti. 7. Saati de yapıyoruz. Nöbetçi öğretmen bizlere nezaret ediyor. Fakat yaramazlık hep aklımızda. Konyaspor alt yapısında futbol oynayan rahmetli Aydemir HINÇAL bizi organize ediyor, para toplayıp naylon top alıyoruz. 7. Saatte okuldan kaçıp, Meram Yeni Yol üzerinde yola sıfır üçgen bir alanda top oynuyoruz.

Bu arada Müdür Muavinimiz AddülkadirÇETİN’in kalın teker bisikletine monte edilmiş TAS motorlu motosikleti var. Sesi bir kilometreden duyulur. Maçın en heyecanlı yerinde, motorun sesi duyuldu.

Hepimiz kaçıp yere yattık. En son rahmetli Halit OK arkadaşımız saklandı. Motosikletiyle Abdülkadir öğretmenimiz geçip gitti. Biz maçı bitirip evlere gittik.

Ertesi gün Tarım dersimiz var, ders bitince Aldülkadir öğretmenimiz sınıfa girip teneffüse çıkmamızı engelledi.

Bir gün önce bizden son saklanan Halit OK’u görmüş. Onu çağırdı. Kimlerle top oynadığımızı sordu. Bu arada rahmetli Aydemir HINÇAL’ı da çağırdı. Kimlerle top oynadıklarını sordu. Onlar sağolsun bizi satmayacaklar. Ser verip sır vermediler. Abdülkadir öğretmenimizin boksör yanı vardı. Onu konuşturunca Halit ve Aydemir bülbül gibi ötüp, kadroyu saydılar. Hepimiz tahtanın önüne tam takım dizildik. Ufak ufak kulak çekmeler başladı, ben hocam yorulur gerekçesiyle en sona geçtim.

Sıra bana gelince doz arttı. Çalışkan öğrenci olduğum için benim bunların içinde ne işim var diye daha fazla nasip almaya başladım. O gün dağıldık yani. Ben bir yandan da inşallah rahmetli babam falan duymaz diyorum.

Güzelliklerle doluydu. Bugün yazıyı kaleme alırken bir TV kanalında sanatçı Şükran AY’ın 23 Kasım 2011’de vefat ettiğini ve saygıyla andıklarını söylediler.

Bir fincan kahve olsam kırk yıl hatırı vardır, diye başlayan şarkıyı Şükran AY meşhur etmişti. Bende bunu arkadaşlara söylerdim. Yıl sonuna doğru Abdülkadir öğretmenimiz şarkı türkü söyleyen var mı? dedi. Arkadaşlar beni söyleyince bu şarkıyı söyledim. Abdülkadir hocam daldı gitti. Şarkı bitince kafasını hüzünlü salladı. Belki onunda bir KAHVE hatırası vardı.

Sınıf arkadaşım Yurdakul BEYZADEOĞLU’nun “Yoksun diye bahçemde çiçekler açmıyor bak, gel görüp açılsınlar, devşirip göğsüne tak” adlı şarkının güzelliği kulaklarımdadır.

Liseyi Kuleli Askeri Lisesinde okuduğum için Konya’dan ayrıldım. Sonra Harpokulu…

Velhasıl bu günlere gelmemde, önce insan olmamda emeği geçen tüm öğretmenlerimin önünde saygı ile eğiliyorum. Ölenlere rahmet, kalanlara sağlıklar diliyorum. Esenkalın.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.