Konya
19 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.83
  • ALTIN
    2508.3
  • BIST
    9693.46
  • BTC
    64358.01$

18 MART 1915 ÇANAKKALE ZAFERİNDEN 2016 TÜRKİYE?SİNE?

18 Mart 2016, Cuma 08:58

 

18 Mart 1915… Dünya’ya parmak ısırtacak bir zafer kazanmışız.

Osmanlı döneminde, 1914-1918 arası sürecek 1. DÜNYA SAVAŞINDAYIZ

Vatanımızı işgale gelmişler, ihanet devletleri. Avusturalya’dan bile gelen askerler var.

Çanakkale’ye çıkarma yapıp, boğazdan geçip İstanbul’u işgal edecekler.

Tarihin en kanlı savaşlarından birini yapıyoruz.

Dar alanda 550.000 ölü var. Yazıyla yazalım beşyüz elli bin… Bu beşyüzelli binin 210.000 bizim şehitlerimiz .

Osmanlının o devirdeki nüfusu ne ki? Dile kolay ikiyüz on bin şehit..

Sadece Konya şehitleri bir ansiklopedi kalınlığında.

Dar alanda dedik. Atılan mermi çekirdeklerini bu alan için hesap ederseniz, bir metrekareye bir karış yüksekliğinde metal bir tabaka olur.

Çanakkale’de ayağınızı bastığınız yerde bir düşman askerinin yada şehidimizin mezarına basıyorsunuz demektir.

Çoluğunu-çocuğunu, anasını-babasını Vatan için terk edip ölüme giden kahraman TÜRK ASKERLERİ…

Oğlunu askere gönderirken, ‘Vatana feda eyleyeceğini bilen anneler’

Haydi oğul, haydi git! Ya gazi ol ya şehit… diyen erkek anneler.

Yoksul ülkenin yoksul milleti. Elindeki avucundakini vatan için veren bir YİĞİT MİLLET, TÜRK MİLLETİ…

Biz Çanakkale’de şehit olurken, doğu anadoluda erkeksiz köyleri basıp yaşlı, kadın, çoluk çocukları katleden ERMENİLER…

Daha sonra, bu millet KAHPE ERMENİLEREDE bedelini ödetti…

Çanakkale’de Osmanlının bir muhteşem subayı Mustafa KEMAL…

‘Ben size ölmeyi emrediyorum’ diyen bir büyük komutan.

Daha sonra Türkiye Cumhuriyeti’ni kuracak olan Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK.

Düşmanlarının bile saygıyla önünde eğildiği bir dünya LİDERİ…

Yarı aç, yarı tok kahramanca savaşan yiğit TÜRK ASKERLERİ…

Mehmet AKİF’in ‘Bir hilal uğruna yarab, ne güneşler batıyor’ dediği GÜNEŞ’e benzettiği eşi bulunmayan ASKER …

Düşmanla SÜNGÜ savaşına giren kahraman askerlerimiz.

Aman dileyen düşman askerine dokunmayan askerlerimiz.

Matarasındaki son damla suyu ‘Su’ inleyen düşman askerine veren Vicdanlı Türk Askerimiz.

Savaşa mola verildiğinde cigarasını düşmanla paylaşan yiğit insanlar.

Bir 57. Alay düşünün. Bir tek ferdi kalmadan gülerek şehit olan kahraman bir TÜRK ALAYI…

Kahpe ve kancıklar o devirde de var.

Bağımsızlığımızı bir tarafa bırakıp ‘Amerikan Mandası’ olmamızı isteyen bir burjuva kesimi var…

Çanakkale’de muhteşem zafer kazanırız ama topraklarımız işgalden kurtulamaz.

İzmir işgal edilmeye başlanmıştır. Yunanlılar övündükleri bir eğitimli alayıyla İzmir’e çıkarlar.

Bir yiğit gazeteci vardır Hasan TAHSİN.

Vatanın işgalini bir türlü hazmedemez.

Halkı milli mücadeleye çağırır.

Hasan TAHSİN kalemi bırakır, eline silahı alır.

İzmir’i işgal etmeye başlayan yunan askerlerinden ikisini oracıkta vurarak gebertir.

Sonra kendi de şehit olur.

Hasan Tahsin’in kendi de, kalemi de, silahı da yiğittir.

Vatanını, milletini, ülkesinin sırlarını satmaz.

Vatanın sırlarını satıp hapse düşen yavşak (Yavşak kelimesi bitin yavrusu olduğu için hakaret içermez) gazeteciler gibi AB’ye müracaat etmez.

ABD’nin uşağı Feto’dan yardım istemez.

ABD başkan yardımcısı Biden gibiler gelip Hasan Tahsin’i hiç ziyaret etmezler.

Benim ülkem, kahraman çıkardığı gibi, hainde bolca çıkarmıştır.

Ülkem işgal altındayken Mustafa Kemal’in önderliğinde Türk milleti bu işgali kırmak için imkansızlıklar içinde savaşır.

Yüce Türk milletinin savaşta en büyük imkanı İMANIDIR…

Kurtuluş savaşı başlar… İnönü zaferi, Sakarya Meydan muharebesi artarda gelen zaferlerdir.

Sakarya nehri kan rengi kırmızı akar.

Yurdun her bir tarafı düşmandan temizlenir.

Konya bile İtalya işgali görmüştür.

Bir yeni Cumhuriyet kurulur.

Cumhuriyetten evvel halk iradesinin göstergesi olan 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi açılır.

23 Nisan 1920 bir Cuma günüdür. Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşları Hacı Bayram Camiinde Cuma namazını kılıp, meclisi dualarla açarlar.

29 Ekim 1923, Büyük Millet Meclisi tarihi görevini yapıp Türkiye Cumhuriyetini ilan eder.

Osmanlı imparatorluğu yerini Türkiye Cumhuriyeti’ne bırakmıştır.

Osmanlı’dan Cumhuriyete geçiş kolay olmamıştır.

Yüzyılların geleneğini yıkmak kolay değildir.

Cumhuriyetin ilanından sonra yeniliklerin ardı arkası kesilmez.

Kılık kıyafetten tutunda alfabeye varıncaya kadar değiştirilir.

Bu yenilikleri bazı kesimler kabullenmek istemez.

Yenilik karşıtları yanlarına dini ve din adamlarını almak isterler.

Ülkenin bazı yerlerinden isyanlar çıkar.

Konya’da da çıkar.

Hepsi bastırılır. Kanlı bastırılır. Af yoktur.

Bugünkü gibi değildir. VATAN HAİNLİĞİNİN cezası idamdır ve yerine getirilir.

O devirde de mecliste ÇATLAK sesler çıkar ama çabuk susturulur.

Yeni Cumhuriyet, kadınlara da bir sürü haklar verir.

Seçme-seçilme hakkı batıdan önce kadınlara verilen en büyük armağandır.

Kadınlar kitabımız Kur’andaki değerlerine kavuşurlar.

Bugün bir hanımefendi kürsüye çıkıp, 90 yıllık enkazı düzelttik falan deyip konuşuyorsa,

Eğitim yeterli olmamıştır.

Kürsüde konuşmasını bile o enkaz dediği Cumhuriyete borçludur.

Afganistan’da, Sudi Arabistan’da İran’da, Kuveyt’te, Katar’da kadın olsaydı da kürsüye çıkıp iki kelam etseydi ya…

Bazı İslam ülkelerinde kadının seçim hakkı olmadığı gibi ehliyet alıp araba kullanma özgürlüğüne yeni kavuşan ülkeler var.

1918’de Cumhuriyet ATATÜRK’ünü kaybetmiş.

Sonraki dönemlerde ülkem Atasını çok aramış.

Birileri Atatürk’ün yerini almaya çalışmış.

Okullardaki ve paranın üzerindeki Atatürk resmini kaldırınca, kendilerinin de Atatürk olduğunu sananlar olmuştu.

Atatürk’ten sonraki yönetimlerde cumhuriyetin kurulmasında etken görev alan Atatürk’ün silah arkadaşları da ülkeye sıkıntı yaşatınca bir nevi savaş başarılarına gölge düşürmüşlerdir.

1960’lı yıllarda savaş meydanlarında ha bire şamar yiyen batılı devletler gençlerimizi sağ-sol diye kırdırmışlar.

ASALA diye bir terör örgütü kurdurup, elçilerimizi, ateşelerimizi, savunmasız insanları kahpece şehit ederler.

ASALA deşifre olunca PKK kurulur ve ASALA’nın elindeki imkanlar PKK’ya aktarılır.

1984’ten günümüze batıdan, Rusya’dan yardım gören bu örgüt, içimizdeki hainlerin toplanma merkezidir.

PKK ve yandaşları kanla beslenir.

Demokrasinin nimetlerinden faydalanan bu PKK örgütü HDP adıyla mecliste temsil edilir.

Etnik kimliğini gizleyen hainler, el altından terör destekçiliği yaparlar, köşe yazılarında terörü överler.

2002 yılından sonra Türkiye’de Recep Tayyip Erdoğan fırtınası eser.

Halkın oylarıyla önce başbakan, sonra cumhurbaşkanı seçilir.

Recep Tayyip beyi sevenleri olduğu gibi, düşmanları da vardır.

Atatürk zamanında nasıl bir Atatürk düşmanlığı oluşmuşsa, Recep Tayyip zamanında da bir Recep Tayyip düşmanlığı oluşmuştur.

Bütün partilerin, dış devletlerin, içimizdeki hainlerin, terör örgütlerinin, eli kalem tutan yavşakların hedefi artık Recep Tayyip’tir.

Recep Tayyip Erdoğan’ın halkın oylarıyla seçilen bir lider olduğunu söyleyip, saygı duyulması gerektiğini söyleyince, ettiğim münakaşaların sayısını hatırlamam.

ABD Recep Tayyip gitsin diyor, PKK sözde yöneticisi Cemil BAyık’ta Erdoğan gitsin diyor.

PKK’ya terör örgütü diyemeyen Cumhuriyet Gazetesi’de Recep Tayyip gitsin diyor.

Recep Tayyip düşmanlığı üzerine kurulan SÖZCÜ Gazetesi’de Recep bey gitsin diyor.

İşin garibi sırtı yerden kalkmayan, her girdiği seçimde tuş olan CHP Genel Başkanı Kemal KILIÇDAROĞLU’da Recep Tayyip Erdoğan gitsin diyor. Hatta bir dönem ORDU GÖREVE diyen hainler bile çıkıyor.

Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığı bazı hainleri PKK sempatizanı yapıyor.

Recep Tayyip düşmanlığı, kalemlerini ve devletin sırlarını satan, gazeteci bozuntularına örgütlüyor. Öyle bir Recep Tayyip düşmanlığı ki, yurt içinden ve dışından bini aşkın akademisyen bozuntusu, beyin isalli kişiler bir araya gelip terörü destekliyorlar.

Bazen Recep Tayyip’le Türk Devleti düşmanlığı bir odun savunuculuğuyla ortaya çıkıyor, Gezi’deki gibi.

Bazın bir maden çıkarılması ve işletmesiyle ortaya çıkıyor Recep Tayyip düşmanlığı.

Beyler bu ülke demokrasi ile halkın iradesi ile idare edilir. Buna S.S. saygı duyacaksınız.

Seçilenler gidince bu ülkeyi sizin gibi yavşaklar mı yönetecek?

Konu Çanakkale’den nerelere geldi.

Çanakkale’de Türk’ün kahramanlığını dünya gördü. Kalitesini, insanlığını gördü.

Hiçbir Türk askeri düşmanına arkadan, ensesinden vurmadı.

Hiçbir Türk askeri eşinin yanındaki bir düşmanını arkadan vurmadı.

Hiçbir Türk askeri ailesiyle telefon kulübesinde görüşen düşmanını ensesinden vurup kaçmadı.

Hiçbir Türk askeri oturup çorba içen düşmanlarını kahpece öldürmedi.

Hiçbir Türk askeri, polis, asker, öğretmen, vatandaşını öldürmedi.

Hiçbir Türk askeri otobüse Molotof atıp genç kızlarımızı yakmadı.

Hiçbir Türk askeri sağa sola bomba koyup, veya canlı bomba olup suçsuz, günahsız insanları, çocukları, gençleri öldürmedi.

Türk askerinin özelliklerini saymakla bitiremeyiz.

Teröre ve hainlere destek verenler teröristleri ve terör cenazelerini ziyaret edenler, kanla beslenen, barış güvercini kılığına girmiş hainler, geldiğimiz nokta KAN ve GEN meselesidir.

Sizin gibi insanları bu ülkeden temizlemeden yaşamak bize haramdır.

Bu gücü nereden mi alacağız. Merak etmeyin o muhteşem güç damarlarımız da dolaşıyor.

Artık Milli Mücadele başlamalı ve Milli Mücadele yasaları gelmelidir.

İtin köpeğin eli, beli, dili kesilmelidir.

Haydi yüce Türk milleti, haydi kahramanlarımız biraz daha gayret. Temizliğe devam. Yolun sonu görünüyor.

Allah hepimizin yar ve yardımcısı olsun.

Esen kalın.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.