Konya
Açık
33°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
40,9523 %0,58
47,6869 %0,63
4.381,35 % 0,02
Ara
reklam

UNUTMANIN PSİKOLOJİSİ

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Alzheimer hastalığında sadece Hafıza mı Gider?
Alzheimer’da ilk dikkat çeken belirti unutkanlıktır. Ancak bu, buzdağının sadece görünen kısmıdır. Unutulan aslında sadece “bilgi” değil, “benlik”tir. Bir bireyin adını, çocuklarını, anılarını unuttuğunda; artık kim olduğu sorusu da boşlukta kalır. Bu noktada psikolojinin temel alanlarından biri olan benlik kuramı devreye girer. Kişinin kendilik algısı, geçmiş deneyimlerle şekillenir. Anıların silinmesiyle bu yapı çöker. Unutmak hepimize tanıdık bir şey. Anahtarımızı, bir ismi, bir doğum gününü unuturuz. Ama Alzheimer hastalığında yaşanan unutkanlık bambaşkadır. Bu hastalık, kişinin sadece anılarını değil, kim olduğunu da alıp götürür.
İnsan zihni bir arşiv gibidir; anılar, kimlikler, duygular ve ilişkiler özenle saklanır. Peki ya bu arşiv, zamanla tozlanmaya ve silinmeye başlarsa? Alzheimer hastalığı, sadece belleği değil, insanın kimliğini, ilişkilerini ve duygusal sürekliliğini de çökerten karmaşık bir nöropsikolojik süreçtir.
Tedavide Psikolojik Yaklaşımın Rolü
Her ne kadar Alzheimer tedavisinde farmakoloji ön planda olsa da, psikososyal müdahaleler hastanın yaşam kalitesini anlamlı şekilde artırır. Bilişsel uyarım terapileri, hatırlama kutuları, duyusal bütünleme uygulamaları gibi tekniklerle hastanın çevresiyle bağlantısı güçlendirilebilir. Klinik gözlemlerimiz, sevgi dolu bir iletişim ortamının, hastanın ajitasyonunu azalttığını, zaman zaman duygusal tepkilerini artırdığını göstermektedir.
Alzheimer hastası günlük rutinde yer alan bilgileri kaybettikçe, “ben kimim?” sorusunun cevabı da silinmeye başlar. Bu durum hem hasta için hem de yakınları için çok zorlayıcıdır.
Psikolojik destek, bu süreçte çok önemlidir. Hastaya sabırla yaklaşmak, sevgiyle iletişim kurmak ve geçmişteki güzel anıları hatırlatmak, duygusal bağların korunmasına yardımcı olur. Çünkü Alzheimer her şeyi silse bile, sevgiye verilen tepkiler genellikle en son kaybolur. Bir şarkı, bir koku, bir dokunuş hastaya hâlâ tanıdık gelebilir. Alzheimer sadece bir kişiyi değil, bütün aileyi etkiler. Bakım veren kişiler çoğu zaman tükenmişlik yaşar. Onların da psikolojik olarak desteklenmesi gerekir. Çünkü bu süreç, dayanışma ve sevgi ile daha kolay atlatılır.
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *