Konya
Açık
21°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
40,9721 %0,51
47,6936 %0,56
4.375,88 % -0,23
Ara

BÖLGEDE SU SAATLİ BOMBADIR

YAYINLAMA:

Bu söz kime ait biliyor musunuz? Siyonist Yahudi işgalci Ortadoğu’nun saldırgan kabile devleti İsrail Tarım Bakanlığı yapmış olan Rafa El Eitan’a aittir. Bölgede evangelist canavarları da kontrolüne alan ve birlikte hareket eden bu soykırımcı vahşi insan hakları işgalcisi sözde devletin, terör odaklı yok etme amaçlı ve öldürmekten hoşlanan kadrosu ile nerede ve kimlerle hangi menfaati varsa onunla işbirliğine giden uygulamaları sonucu, her salataya maydanoz olma ve el altından işgal planları yapma varyasyonlarını devreye alaraktan her gün yüzlerce insanların bebeklerin canına kıyarak dünyanın gözü önünde kendine alan açmaya çalışmakta canavarlığını gaddarlığını ve katilliğini işgalciliğini sürdürmektedir.

Uluslararası stratejik araştırmalar merkezi Washington’da 1986 yılında yayınladığı bir raporda Ortadoğu’nun su sorunu başlıklı bir yazıyı gündemine almış ve hazırladığı raporda bölgede kuraklığın artacağı, nehirlerin debilerinin azalacağı ve suyun günlük hayatta petrolden daha değerli olacağını vurgulamış Nil, Ürdün ve Fırat… Ortadoğu’da gelecekteki bir savaş bu üçlü nehrin sularının paylaşılmasından çıkacaktır kehanetinde bulunmuştur.

Siyonist Yahudi bugün su ihtiyacının büyük bir kısmını Taberiye Gölünden karşılamaktadır. Bu göle suyunu boşaltan Litani nehri ise Lübnan üzerinden gelmektedir. İsrail zihniyeti işte bu yüzden Güney Lübnan’ı işgal etmekte ve buranın kontrolünü elinde tutmak istemektedir. Hem stratejik bir alanı kontrol edip hem de önemli bir su kaynağına sahip olma istemesi Yahudi’yi azgınlaştırarak arzı mevut hayaline çeşitli kollardan ve adım adım yaklaşma arzusuyla arkasına yaslandığı USA dayısıyla sürekli huzursuzluklar ve insan hakları ihlalleri savaşlar gibi yöntemleri kullanarak Tevrat’ın emirlerini uygulamaya çalışmaktadırlar.

Hatırlarsanız bizden de Manavgat’ın suyunu istemişler fakat sonunda anlaşma yapmayan hükümet bir yanlış adımdan dönmüştü. İsrail bölgede belli yıllarda kurulduğundan beri hep uyguladığı politikalar gereği aslında Türkiye ile birlikte hareket etme isteğini öne çıkarmıştır. Türkiye’nin Osmanlının mirasçısı ve devamı olduğunu bilmesine rağmen Türk Hükümet yöneticilerinin kendi siyasi fikir yelpazeleri doğrultusunda Yahudi’ye yanaşmaları onları böyle bir düşünceye sevk ettiğinden aslında kendi vaat edilmiş topraklara sahiplenme arzusu bu dürtüsünü kuvvetlendirdiğinden bölge üzerinde hâkim ve istediğini alan bir krallığın temellerini atıp kuvvetlendirme yönünden önünde engel olmaması arzusundan Türkiye’ye karşı yaklaşma isteği ağırlık kazanmış ve böyle bir anlaşma yapıldı diyelim ileride biti iyice kanlandığı zaman içerden nifak çıkarıp Bizans ve Çin taktiği ile rakibini alt etmeği zamana bırakarak sözde dostluk ve birliktelik çabalarında bulunmuştur. Lakin unuttuğu bir nokta var ki o da bu ülkenin mayasında bulunan İslam’ın gün gelip intibaha geçmesi. İnsanımızın geçte olsa bazı şeylerin farkına varması elbette sevindiricidir. Dostmuş gibi görünerek alacağını elde edemeyen Siyonizm’in nasıl bir saldırganlığa dönüştüğünü halkımız Mavi Marmara baskınından iyice anlamıştır. Lakin bazılarının hala balık hafızalı olduğu da bir hakikattir. Bu nedenler bizler bazı şeyleri kolayca unutabiliyoruz. Umarım devlet aklı ve hafızası bizim gibi değildir.

Batı Şeria ve Gazze’deki suyun 60 % ını elinde bulunduran Yahudi bugün işgal ettiği ve iki yılı aşkın sürdürdüğü zulümle bebeklerin susuz kalmasına ve açlıkla imtihan olmalarına vesile olmuştur. Tarihte eşi benzeri görülmemiş bir kinle vahşiliğini sürdüren bu insafsız ve karakter yoksunu kabile devleti yöneticileri azgınlıklarını artarak devam ettirme seçeneğinde karar kılarak en çok ta çekindikleri bugünkü Türk Hükümeti üzerine yoğunlaştırmıştır. Çünkü One Minite sözcüğü onların kalplerine öyle bir acı bıraktı ki kinleri boylarını aştı hınçları ve hırsları Tsunami dalgalarının öfkesini geçti. Öldürmekten zevk alan ve hoşlanan, acıma duygusunu yitirmiş, bu korkak ödlek mahlûklar karşılarında güçlü bir kuvvet bulamadıkları için kendilerini ele avuca sığmaz zanneden pehlivan gibi azgın azılı bir güruhun salyalarını akıtan temsilcileri edasıyla etrafa her gün saldırmakta ve öldürmeye devam etmektedirler.

Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda iki yüz bin Yahudi’ye ve sekiz yüz bin Ermeni’ye Türk kimliği verilmiş olup bunların bugün tahmini on on beş milyon bir kripto temsilcileri bulunmaktadır. Devletin kozmik odasına giren ve Ülkenin en önemli tarım ticaret sanayi eğitim sağlık gibi kurumlarının içerisinde hücrelenen ve bu ihanet şebekeleri lobicilik yaparak varlıklarını sürdürüp dünyanın her yerinde söz sahibi olma ve perde gerisinden yönetme tarzını ve usulünü kullanmaktadır. Hatırlatmak istediğim bir nokta daha var. Yaklaşık iki asırdır bu topraklarda değerlerimize çöken kültürümüzü dejenere eden, geleceğimize ipotek koyan karabasan gibi üzerimize çullanan ve daha çok Türkçü vurguları kullanarak milletin can damarını ele geçiren bu zihniyet Ergenekon ismiyle kendine yer bulmaya çalışmış o isimle ülkede bir takım gizli kapaklı işlerin peşine düşmüş derin karanlık ve fitne işlerini başarıyla yürüterek adım adım efendisine hizmet etme yollarının kapılarını aralamaya devam etmiştir. İşte bu derin yapının bağlı olduğu organizasyon aslında arzı mevutu gerçekleştirmek isteyen Yahudi’nin bu ülkede kurduğu ve yönettiği bir örgüttür. Bir siyasi partinin niçin ağır ırkçılık söylemlerini çirkinleşerek dilinden düşürmediklerini de bu arada hatırlatmak isterim.(Hatta Genel Başkanı hapis yattı)

Batı maalesef bu projeye destek verdiğinden ikiyüzlülüğün ağababası olarak Türkiye’yi her açıdan yalnızlaştırıp Yahudi’nin yanında yer alması sonucu işte bu azgın güruh, Türk yumruğunu yemek için saldırgan tutumuna devam etmekte ve eninden sonunda Türk İsrail savaşı kapıda bizi beklemektedir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *