Bedavadan Yaşıyoruz
Bedavadan yaşıyoruz. Hava bedava, yürümek bedava, güneşe kısık gözlerle bakmak bedava, hayal kurmak bedava… Gerisi parayla.
Ha bir de ölmek bedava. Hatta pisipisine ölmek bile bedava.
Önlem almamak bedava. Olan olur olmaz, birbirimizi suçlamak bedava. Suçlu aramak ve bulamamak bedava. Sosyal medyada özlü sözler söyleyip, üzülmek bedava. Hiçbir şey yapmamak, ölmüşçesine susmak bedava. Unutmak bedava. Hatta neyi unuttuğunu bile unutmak bedava. Unutup, hiçbir şey olmamışçasına yaşamak bedava. “Kalan sağlar bizimdir” demek bedava. Bizim ülkede, açılmış bir çukuru kapatmak değil ama üstüne örtmek bedava. Bütün sorunları, halının altına süpürmek bedava.
Daha yası tutmadan kutuplaşmak, birbirimizi suçlamak bedava. Kavga etmek bedava. Yanılmak, yanıldığını söylemek bedava. Özür dilemek de bedava. Ancak bundan pek emin değilim. Belki de parayladır özür dilemek. Yoksa neden özür dilenmesin ki?
Yas tutmak, yas ilan etmek, ağlamak, sızlamak, kızmak, sinirlenmek, canının yanması bedava. “Hiçbir önlem alınmamış arkadaş” demek bedava. Olayın hemen ardından, “nasıl önlem almalıyız?” adlı programlar yapmak, halka anlatmak bedava. “Fakirin orada ne işi var? Onların hepsi zengindir” demek bedava. İnsan ayırmak, ötekileştirmek, birbirinden koparmak, bütün cenaze işlemleri bedava.
Canımız yandı. Amacı ara tatilde çocuklarıyla, güzel zaman geçirmekten öte olmayan 76 kişi hayatını kaybetti. Ne uğruna? Bir hiç uğruna.
Ederinden çok daha fazla para vererek, gözü paradan başka bir şey görmeyen insanları doyurarak üstelik… Öyle ya fırsatçılık yapmak, insanın zaaflarından yararlanmak, serbest ekonomi bahanesiyle vatandaşı sömürmek bedava. Ahlaki yozlaşma bedava. Namaz kılmak da, “mülk Allah’ındır” yazmak da, üstüne dünyanın kirasını istemek de bedava. Bedavadan yaşıyoruz canım, her şey bedava… Ölmek bile bedava. Tüm cenaze işleri, çadırından, çayından, pidesine, ayranına hepsi bedava…