GECE YAZITLARI
YAYINLAMA:
| GÜNCELLEME:
Bazı sözler vardır insanın ciğerini söker yerinden. Yutkunamazsın, anlamsızlaşır her şey bir anda, anlamını yitirir ışık, değerini kaybeder zaman, aciz kalırsın istemsiz o sözün karşısında. Sonra utanırsın insanlığından, yalnızlığından, nefesinden, bedeninden, teninden, ruhundan, buluttan, aydan, zamandan… Yanıtı olmayan sorular gibi çaresizliğine ağlarsın.
Herkes gibi sorunsuz yaşayıp gittiğim ve küçücük sorunları, her şeyi, hatta tanrıyı bile sorgulama hakkını kendimde gördüğüm günlerden birinde, o küçük kız çocuğun sözleri ile anlamını yitirdi, bütün anlamlarım. Aynada uzun uzun çirkin yüzüme baktım, saatlerce kendime, yitip giden insanlığımıza tükürdüm. Keşke bir kere bile olsun yüzüme, yüzümüze gelebilseydi tükürdüklerim. Bu kahve niye soğuk? Neden benim sevgilim yok? Neden daha iyi bir sevgilim yok? Neden bir tane var? Neden iki tane yok? Neden Ahmet’ten daha yakışıklı değilim? Benim param niye onun kadar değil? Bu evde neden ısı yalıtımı yok? Niye bu otobüs bu kadar kabalık? Allah kahretsin diziyi kaçırdım yine. Bu akşamda nohut pilav varsa ben bu karıyı kesin boşarım. Yine mi başın ağrıyor? Sigaram bitti ve gecenin üçü! Ben bu saatte nereden açık tekel bulacağım şimdi? Bu saatte işe mi gidilir? Zavallı insanların zavallı sorunları! Tıksa basa yiyip, içip, sevişip, daha fazlasını alıp ve asla yetinmeyip, gezip dolaşıp kımıl zararlısı olarak geçiriyoruz ömrümüzü. Sanki tüm bunları rahatlıkla yapabilmek için doğduğumuzu sanıyoruz. Bütün dengeleri, haklı olduğumuzu sanarak yıkıp, doğa ile yaptığımız saçma savaşı, kazanacağımızı sanıyoruz. Sözüm ona akıllıydık ya, ondandı bu ahmak taframız. Beş bin yıldır doğayı vahşice katledip, sonra beş on tane elektrikli araba yaptık diye, kendimizi masum sanıyorduk. Ozon tabakasını delmişler! Sanki kurbağalar deldi. Hava kirliliği son elli yılda yüzde yüz artmış! O kadar dedim kelebeklere, içmeyin şu sigarayı diye. Hatta uyardım martıları, açmayın şu fabrikayı diye ama dinletemedim işte. Bazı yerlerde, bazı devletler, nükleer bomba kullanıyormuş! İlahi kuşlar, siz yok musunuz siz, nereden geliyor aklınıza böyle çılgınca şeyler. Bir baba öz kızına tecavüz etmiş! Şerefsiz aslan, utanmıyorsun değil mi? Her üç kadından biri, kocasından şiddet görüyormuş! Şu fok balıklarını bir temiz döveceksin, bak bakalım bir daha yapabiliyorlar mı? Çoğu zaman kendi kendime sorup duruyorum. Şimdi gerçekten, en üstün varlık insan mı? Sahiden bir varlık mı yoksa salt bir kütle mi? Olduğu yeri kaplamaktan başka bir işe yarıyor mu insan? Olmasaydık da olur muyduk? Sanırım bu soruların yanıtını hiçbir zaman veremeyeceğim. Oysa cevabını biliyorum. En acıklısı da bu…
.jpeg)
Bazı sözler vardır insanın ciğerini söken, ağlamaya bile kendini layık görmediğin. Bazı sözler vardır tüm anlamların sonunu getiren. Suriye’de evini, üzerine düşen bomba yüzünden kaybeden, o küçük kızın söyledikleri mesela. Annesinin üç kuruşla aldığı yeni pijamasını, doktora kestirmemek için amansız bir uğraş veren, o küçük kız. Koca koca adamların asalak beyinleri yüzünden, küçücük ruhuna büyük büyük yükler, yüklemek zorunda bırakılan. Hani, bombayı atana değil de tanrıya kızdığımız. Hani beş dakikadan fazla bakamadığımız. Hani, beş dakika sonra, ahmak hayatlarımıza devam ettiğimiz. Ergen ruhların, ergen sorunları ile uğraşmayı bir hüner sandığımız. Hani, kıyıya vuran meleğin fotoğrafını, yılın en iyi fotoğrafı seçtiğimiz. Hani, on binlerce canı kaybettiğimiz depremden sonra, bize depremi anlatan adamcağızı, en seksi erkek seçtiğimiz. Onu diyorum işte ya, hani insanlığımızı bir gece vakti, kimseye görünmeden gizlice gömdüğümüz. Anladınız değil mi ne demek istediğimi? Biz işte canım, dünyanın hâkimi! Üstün varlık!
.jpeg)
Bazı sözler vardır insanın ciğerini söken, utanmayı bile bize unutturan. Özel misafirlere özel anlarda, insanlığımızın çeyiz sandığından çıkardığımız, merhametimizi bize gösteren. Hani, yılda bir kez çıkan porselen tabaklar gibi varlığını unuttuğumuz. Bazı sözler vardır, inadına yüzüne vurmak istediğin.
.jpeg)
“Ne olur doktor amca, pijamamı kesme! Annem yeni aldı onu.”
“Çizmelerimi çıkartayım mı?”
“Öbür dünyada her şeyi, bir bir Allah’a anlatacağım.”
Neden mi gelişemedim? Böylesi bir acıyı bünyemde, uzunca bir süre tuttuğum için. O haberi sonunda kadar ısrarla izlediğim için. Hiçbir zaman unutmadığım, unutamadığım için.
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *