BATININ KİRLİ YÜZÜ
1991 yılıydı. Avrupa’da hiç kimsenin tahmin ettiği bir yangın çıktı. Bütün dünyayı sardı. Tarihi olarak birçok gerçeği, birçok nedeni, sonucu vardı. Ancak bunların hiçbirisinin bir önemi yoktu. Bu savaş değildi bu tam anlamıyla katliamdı. Şeytanın ordusunun bir intikam planıydı. Dünyanın nefret ettiği Müslüman ırkından, hıncını çıkardığı bir soykırımdı.
Senad ise Bosna Hersekli sıradan bir vatandaştı. Savaş çıkınca vatanını savunmak için Bosna ordusuna katıldı. Bir yıl sonra esir alındı ve esir kampına gönderildi. Türlü türlü işkencelere maruz kaldı. Bir gece, birkaç arkadaşı ile kamptan kaçmayı başardı ve yeniden Bosna ordusuna katıldı. 1995 yılına kadar da vatanını savundu. Hitlerin soyundan gelen aşağılık bir lider durmuyordu, yakıp yıkmaya yeminliydi sanki. NATO’nun güvenli alan olarak belirlediği, asker kontrolünde olan bölgeye Sırp ordusu bir şekilde girdi. Bu nasıl oldu? Buna nasıl izin verildi? Hala bilinmiyor. Batı kirli yüzünü bir kez daha göstermişti. İşte Sırp ordusu bölgeye girerek kadın, erkek çocuk, yaşlı demeden herkesi toplayıp ormanlık alana götürdü. Ve orada “Srebrenista Katliamını” gerçekleştirdi. 13-18 Temmuz 1995 yılında yaklaşık 8 bin insan öldürüldü. Toplu mezarlar kazıldı ve oraya cesetler atıldı. Bugün bile, ismi belirlenemeyen kişiler var hala…
Sırp ordusunun başında bulunan şahsa 40 yıl hapis cezası verildi. Uluslararası Adalet Divanı 2007 yılında yaşananları soykırım olarak belirledi ama sorumlusunu Sırbistan olmadığını savundu. Ortada bir cinayet vardı ama faili belli değildi. Kimse üzülmesin diye verilmiş iğrenç bir karardı bu. Senad savaş sonunda köyüne geri döndü. Ama köyünde yaşayan herkes, evet herkes öldürülmüştü. Yakılmıştı köyü. Çocukluğunda gölgesinde dinlendiği ağaca sımsıkı sarılıp hıçkıra hıçkıra ağladı. O ağaçtan başka kimsesi kalmamıştı. Bu fotoğraf, katliamın simgesi oldu. Batı medeniyeti hiçbir zaman iyi olmadı. Sadece yaptıklarını süslü yapıyordu. Bu yüzden de barbar değil medeni oluyorlardı.
Birçok gelişmiş Avrupa ülkesi, geri dönüşümü olmayan atıklarını para karşılığında bize gönderiyor. İngiltere kraliyet ailesine ait olan bir şirket, ülkemizde altın madeni çıkartıyor ve posasını yani pisliğini bizim topraklarımızda bırakıyor. Birçok Avrupalı deniz şirketleri, gemilerinin pisliklerini bizim denizimize bırakıyor. Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Kendi insanı dışında batı hep kötüydü. Onu dışındakiler, dünyanın artığıydı onlar için.