KENDİNİ SABOTE ETME DÖNGÜSÜ
YAYINLAMA:
| GÜNCELLEME:
İnsanın en büyük savaşlarından biri, aslında en derininde yatan, görünmez bir düşmanla verdiği savaştır. Bu düşman, dışarıda değil; tam da içimizde, ruhumuzun kıyılarında sessizce büyür, çoğalır. O, kendi sabote etme döngümüzdür. Başarılarımızın hemen yanı başında, mutluluğumuzun kapısında, kendi ellerimizle ördüğümüz görünmez bir engeldir. İnsanın kendine kurduğu bir tuzaktır; attığı her adımı, kurduğu her hayali bir fısıltıyla geri çevirir.
Kendini sabote etmek, aslında bilinçsizce kendini koruma içgüdüsünün kırık bir yansımasıdır. Korkularla, güvensizliklerle, geçmişte bir yerde alınmış yaralarla örülmüş bir kale gibidir. Kişi başarının tadına varmaya, mutluluğun sırrına ulaşmaya doğru adım attığında, bu kale duvarları titrer, sarsılır. Ve bilinmez bir güç, sanki kendine zarar vermek istercesine, o duvarları yeniden örer. Neden? Çünkü değişim korkutur; çünkü bilinmezlik ürkütür; çünkü çocukluğun, gençliğin, hatta bazen en yakın çevrenin öğrettikleri “ben buna layık değilim” cümlesi yürekten silinmemiştir. İşte burada, kendi içinde bir fırtına kopar. İnsanın bilinçaltı, farkında olmadan “ben yapamam, ben hak etmiyorum, ben yeterince iyi değilim” diye fısıldar. Kendi kendine ördüğü zincirlerin varlığını fark etmeden, kendi özgürlüğünü sınırlar. Başarı yolunda attığı adımlarda tökezler, mutluluğun kıyısında geri çekilir. Her denemede, her hayalde, kendi umutlarına kurulan tuzaklar görünmez bir düşman olur. Ama bu döngü, kırılmaz değildir. Kendi gölgenle savaşmak, en cesur yüreklerin işi olsa da, imkânsız değildir. Öncelikle, bu döngüyü fark etmek gerekir. Kendi kendine zarar veren düşünceleri, davranışları anlamak, onlara ad vermek, onları görünür kılmak gerekir. Çünkü karanlıkta dokunamadığımız, ismini koyamadığımız şeyler büyür, hayatımızı kuşatır. Farkındalık ise, ilk ve en önemli adımdır. Ardından, kendine şefkat göstermek gelir. Kendi kırılganlıklarını, kusurlarını kucaklamak, onları sevmek gerekir. Çünkü yıkıcı döngü, çoğu zaman kendini yargılamanın, kendini sevmemenin bir sonucudur. Bu nedenle, içsel sesini değiştirmek; “yapamam” yerine “deneyeceğim”, “hak etmiyorum” yerine “ben de değerliyim” demek gerekir. Kendini sabote eden döngüyü kırmanın belki de en güçlü yolu, küçük ama kararlı adımlarla ilerlemektir. Büyük değişimlerin, büyük başarıların değil; her gün kendine karşı nazik olmanın, her düşüşte yeniden kalkmanın gücünü keşfetmek gerekir. Çünkü gerçek özgürlük, kendini sınırlayan zincirleri tek tek çözmekten, içindeki o en derin karanlıkta bile ışık aramaktan geçer.
Sonunda, insan anlar ki; en büyük engel kendinde değildir. Kendi içinde ördüğü kalenin kapısını araladığı anda, o engeller yıkılır, zincirler kırılır ve ruh, hak ettiği mutluluğa, hak ettiği başarıya doğru uçar. Kendini sabote etme döngüsü, aslında kendini tanıma yolunda atılmış bir ilk adımdır. Ve bu adımı attığında, artık hiçbir güç seni durduramaz.
Yorumlar
S
Suzann
3 hafta önce
Yine sen ve yine harika bir yazı elinize,emeğinize sağlık.
CEVAPLA