SİYONİZMİN AZGINLIĞI
Tarihin en büyük olaylarına tanık olan Orta Doğu yine büyük olayların yaşanacağı bir atmosferi kucaklamaktadır. Bu bölge savaşa dayalı bir toplumsal kimlik özelliğini tarihi süreç içerisinde de hep sürdüre gelmiştir. Roma imparatorluğu tarafından MS.132 yıllarında dünyanın çeşitli coğrafyalarına gönderilen lanetlenmiş Yahudi zihniyeti yeni planlar ile yeniden Orta Doğu coğrafyasına dönme ve yurt edinme hayali ile bilhassa Osmanlının bu coğrafya ’da zayıflamaya başlatıldığı dönemlerde daha bir büyük çabalarla devlet kurma hayalini ilerlettiğini Yahudi asıllı tüccarların tüm büyük devletlerin yönetimlerine kadar girip işlerini kolaylaştırma için her türlü yolu denediğini ve bir örümcek ağı gibi yeryüzünü sardıklarını görmekteyiz. Mesela Osmanlı’nın en zor zamanlarında borçlarını ödemeyi ama Filistin’e bir plan dâhilinde yerleşmeyi dahi teklif ettiklerini ve bunu 2.Abdülhamit’in reddettiğini fakat Yahudi zihniyetinin içerideki adamları ile padişahı iktidardan uzaklaştırdıklarını ve amaçlarına ulaştıklarını tarihler kaydetmektedir. Yahudi sermayesi ticaret ile dünyanın ekonomi nabzını adet elinde tutmakta ve her taşın altında mutlaka bu zihniyet ve adamları çıkmaktadır.
Tarihi Filistin topraklarına bir plan ve proje çerçevesinde Yahudi akınları başladığında 18.yy bu olaylara şahit olmuştur. Birinci Siyonist kongresinin tertipçisi Theodore Herzel 1897 yılında İsviçre’de bu fikri ortaya atarak ilk oluşumu başlatmış ve bundan sonraki olaylar hep bizim aleyhimize gelişmeler olarak canlılığını korumuştur. Yahudi’nin en büyük akıl sermayesi olan ticaret işi dünya üzerindeki tüm Yahudi sermaye sahipleri eliyle bir proje dâhilinde yapılan olağan çalışmalarla desteklenip oluşturulan güçlü fonlarla her ülkede yaşayan bu ırktan insanların bir an evvel Filistin’e gitmesi arzulanmış ve devlet kurma fikri yolunda adımlar atılarak önüne konulan tüm engellerle ellerindeki sermaye gücünü kullanarak savaşmışlardır. Zaten entrika fitne sinsilik bunların karakterlerini oluşturduğun işlerine engel olan her kim varsa o günkü şartlar içerisinde bunları halletmişler ve arzı mevut sevdalarından vazgeçmemişlerdir.
Yahudilerin bilinçli olarak Filistin’e yerleştirilmesiyle ve batılı ülkelerinde bilhassa Osmanlıya karşı bunlara destek vermeleri onların işini kolaylaştırmış mesela Sykes-Picot anlaşması ile ki gizli yapılan bu anlaşma sonucunda Yahudi devletinin kurulmasının önü açılmış idi. Göçlerle Filistin topraklarına gönderilen Yahudiler Filistin topraklarına her türlü oyun hile desise güç kullanma yıldırma zorla ellerinden alma uçuk vergiler gibi yöntemlerle teker teker Filistin halkı uzaklaştırılarak artık buraların sahiplerinin kendileri olduğunu ilan etmeye hazırlanıyorlardı.
Ellerinde çok büyük medya gücü ve sermayeleri olan bu Siyonist zihniyetin yeryüzünün tüm coğrafyasına dağılmış örgüt ve kolları ile istedikleri gibi el altından her ülkeye gizlice tesir edebiliyorlar ve adeta her ülkede gizli yönetimin perde arkasını oluşturmaları ile ahtapotun kolları gibi dünya coğrafyasının kaderiyle oynuyorlardı. Mesela holiwud gibi bir medya gücü vasıtasıyla kendilerinin uğradıkları zulmü yansıtan filmleri ile ülkelere ve halklara kendilerince masum olduklarını kanıtlamaya çalışırken aslında hangi ülkede bulunuyorlarsa o ülkenin altını kazmakla meşgul idiler ve bunu hiç sezdirmeden o ülkede elde ettikleri adamları vasıtasıyla yapmayı da becerebiliyorlardı. Bugün dünya üzerinde savaşlar oluyorsa öldürücü silahlar kullanılıyorsa bunların arkasında hey Siyonist Yahudi ve onların zihniyeti vardır. Her ülkede en üst düzey ekonomi ve siyasi arenada bunların ya elleri ya adamları ya da sermayeleri vardır.
Bilhassa lobicilik faaliyetleri ile her ülkede istedikleri her şeyi kendi menfaatlerine kullanmayı becerebiliyorlar karşı çıkan olursa da kendi yöntemlerini uyguluyorlardı. Dünya üzerinde medya gücü ve geniş istihbarat ağlarıyla ayakta kalmaya çalışan bugün Amerikan yönetimi hatta İngiliz yönetimi üzerinde büyük güç sahibi olan bu Siyonist zihniyet kutsal kitapları Tevrat’a göre hareket eder. İnsanlığı hiçe sayar, öldürmeyi amaç edinir, başka ülkelerin içişlerine doğrudan ya da dolaylı müdahale eder, her türlü üst düzey insanlarla ilişki içerine girerler ve her türlü kılıkta ortaya çıkarak her türlü kaypaklığa zemin oluşturarak sadece kendileri için yaşamayı arzu edip diğer insanları kendilerine hizmetkâr olarak görürler.
Bugün Filistin halkını sömüren etrafına Amerikan desteği ile korku salan savaş çıkartan gözünü karartan çoluk çocuk yaşlı genç ihtiyar demeden beşikteki bebeklere kadar öldürmeyi seven Siyonist Yahudi zihniyeti inançları olan Tevrat’ın yazdıklarına uygun yerine getirir.(Burada belirtelim ki Tevrat bugünkü inandıkları olan kitapları Hz. Musa’ya gönderilen Tevrat değildir, değiştirilmiştir.)Mesela bu Tevrat’ta derki: Tanrınız Rabbe bağlı kalırsanız yolunda yürürseniz sizden daha güçlü toplumların topraklarını mülk edineceksiniz. Ayak bastığınız her yer sizin olacak sınırlarınız çölden Lübnan’a Fırat ırmağından Akdeniz’e kadar uzanacak. Tevrat ayetinin tesniye suresi 11:22-28’de eğer bu yoldan gitmezseniz saparsanız lanete uğrayacaksınız denilerek her Yahudi’yi bilinçli bir şekilde doğuştan bunlar aşılanmakta ve bu ideal uğruna yaşamaları hazırlanmaktadır.
Velhasıl Siyonist Yahudi kendi sapkın inançları uğruna öldürmeyi marifet bildiğinden Filistin’de Gazze’de taş üstünde taş bırakmamış iyice kudurmuş saldırganlıkları iyice artmış kendilerini efendi diğer insanları hizmetkâr görerek kibirle insanları hakir görerek kim kendilerine karşı çıkarsa onunla savaşa tutuşmuşlardır. Bugün İran’a saldırmış yarın belki de Amerika’dan cesaret alırsa sırada hedef belli ki biziz. Bunun için biz başta muhalefet olmak üzere iktidarla işbirliğine girip önümüzde bizi bekleyen bu tehlikeye karşı içerde birlik olmayı mutlaka sağlamalıyız.