Hayvanlara merhamet lütfen!
Hafta içi bir görev için Ankara’daydım. Hızlı trenle gelecektim. Ancak 18.00’deki treni kaçırdım. Sonraki tren ise 20.00’de idi. Treni kaçırdığıma üzülmedim desem yalan olur ama bir hikmetinin olduğunu düşünerek mescide, bineceğim trenin saatini beklemek için gittim. İki bayan vardı içeride. Selâm verdim girdim. Okumam gereken makaleler vardı. Onları okuduğum için konuşmak istemedim. Ancak daha sonra bir bayan daha geldi. Ak saçlı, gözlüklü, yaşı biraz ileri ama entel bir bayan. Laf lafı açtı. Adı Emine imiş. Emine hanım bir fakültede öğretim üyesiymiş. Konuşma sırasında bir serzenişte bulundu. Hayvanlar hakkında çok hassas olduğunu, hayvanlara zulmedenleri affedemediğini, komşularının hayvanlara olan zulmünden bahsetti. Tabi ki anlattıklarını duydukça bunlar insan mı dedim içimden. Çünkü hayvan da olsa, bir canlıdır ve Ahiret’te onların da hesabı sorulacaktır. Benim yaptığım görevi öğrenince hayvanlara yapılan bu zulüm hakkında vaazlarımda konuşmamı rica etti. Diyanet İşleri Başkanlığı’mızın bu konuda aynen Emine hanım gibi hassas olduğunu, hatta soğuk kış günlerinde bize yazı ile aç hayvanların beslenmesi hususunda resmi bildirimlerde bulunduğunu belirttim kendisine. Ayrıca bu konu hakkında yazı yazacağıma dair söz verdim. Bu konuya dikkat çekmemiz noktasında bize örnek teşkil ettiği için kendisine teşekkür ediyor hayırlı uzun ömürler diliyorum.
Hayvanlara yapılan bu zulmün aynı zamanda dini bilgiden mahrumiyet neticesi olduğunu düşünüyorum. Birkaç ayet-i kerime ve Hz. Peygamber’den (s.a.v.) birkaç hadis-i şerif nakledelim. Bakalım ortaya ne çıkacak.
“Yeryüzünde yürüyen hayvanlar ve (gökyüzünde) iki kanadıyla uçan kuşlardan ne varsa, hepsi ancak sizin gibi ümmettir. Biz o kitapta hiç bir şeyi eksik bırakmadık. Nihayet (hepsi) toplanıp Rablerinin huzuruna getirilecekler. (En’am/38)
Görüldüğü gibi ayet-i kerimeye göre hayvanlar bir ümmet olarak anılıyor. Bir ümmet ne yaparsa onlar da onu yapıyor aslında yani Allah(c.c.)’ı zikrediyorlar. Bakalım ayete:
“Yedi gök, yer ve bunlarda bulunan her şey (herkes) O’nu tesbih eder. Göklerde ve yerde olanların hepsi, mülkün sahibi, eksiklikten münezzeh, aziz ve hakim olan Allah’ı tesbih eder.” (Cuma/1.)
Ayette de geçtiği üzere hayvanlar ve her şey Allah’ı tesbih ediyor. Sıradan varlıklar değiller. Sıradanmış gibi görünse de. Eğer onlar hayatımızda olmasalar, insanın yaşamında kendisinin bile tahmin edemeyeceği hayati anormallikler başlar. Çünkü Allah(c.c.) her şeyi aslında insan için yaratmıştır.
Hz. Peygamber (s.a.v.) de, “Merhametli olanlara Rahman olan Allah merhamet eder. Yerde olanlara da merhametli olun ki, gökte olanlar (melekler) de size merhamet etsin.” (Tirmizi, Birr, s. 16.)
Örnekleri çoğaltmak mümkündür. Dinimiz hayvanlara merhametli olmamızı emrederken, nasıl olur da insanoğlu zaten altından kalkamayacağı günahlarının hesabını düşünmesi gerekirken, bir de hayvanları zehirlemek gibi, onlara eziyet etmek gibi hayvanın hakkını veremeyeceği bir hususta kendini ateşe atar, akıl almıyor.
Dünyada yaşamak sadece insanın hakkı değildir. Allah, bütün yarattıklarını bir hikmet gereği yaratmıştır. Nasıl bütün canlıların canını O vermiştir, yine alırken de yine O alacaktır. İnsanoğlunun hayvanları zehirlemek ve onlara zulmetmek gibi bir yetkisi asla yoktur. Hesabını veremeyeceği bir günahı kazanmış olur. İnşallah bir hayvan kurtarabilmek ümidiyle….