CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN MİLLİ MAÇA GELİYOR MU?
Konya olarak bu hafta çok hareketli günler yaşıyoruz.
Ama şehri yönetenler Valisinden Büyükşehir Belediye Başkanına, Emniyet Müdüründen Sağlık Müdürlüğüne yani şehre dışarıdan gelecek yeni on binler için huzur güvenlik problemsiz temiz düzgün güzel bir Konya için haftalardır kırmızı alarmda.
Dile kolay Konya’ya Türkiye’den ve Dünya’dan on binler geliyor.
Mesela Büyükşehir’in bu yıl üçüncüsünü yaptığı Gastronomi Festivaline gerçekten beklenenin üzerinde bir ilgi var
Firmalar stant bulabilme konusunda kıyasiye bir yarışa girdiler.
Yarışmaya katılacak tanıdıklar var
Onların heyecanlarını hazırlıklarını birebir biliyorum
Kalehan Ecdat Bahçesi’nde gerçekleştirilecek olan festivalde mesela benim için en önemli konu oto park sorunu yaşanmayacak.
Yaşanmıyordu
Büyükşehir yöneticilerinin bu oto park sorununu kökten çözmeleri benim için çok önemli idi
Türkiye’nin en ünlü şefleri buraya katılıyor
Bizim yerli yerel ustalarımız bu gururu yaşıyorlar
Şehir cıvıl cıvıl yerli yabancı turistlerle dolu
Türbe önüne sabah gece yarısı bir dolaşmanızı tavsiye ederim
Yazdığım her satırın bir belgesi bir şahidi vardır.
Dün ikindin bende Türbe önünde Konya’nın mutfak lezzetinde kendisini bu sektörde ispatlamış Karapınarlı Mevlüt Tellioğlu ile birlikte idim
Konya turizminin yüz aklarından bu kurumun Patronu Kazım Büyükerkek işletme müdürü Mevlüt abimizle çay eşliğinde güzel bir sohbet yaptık
Türbe önü şehrin atar damarıdır.
Şehrin profilini esnafından turistine buradan görebilirsiniz.
Bölge esnafı hareketlilikten memnun.
Esnaf olarak tek yutkundukları nokta para kazansalar da çok hızlı artan maliyetlerden dolayı karın hissedilir bir şekilde düşmesi.
Ama Türbe önünün atar damarından restoranlarından kuyumcularına hediyelik eşya satıcılarından çay ocaklarına yaptığımız mini turda herkes Gastronomi Festivalinden Milli takım maçına kadar mutlu ve yüzleri gülüyordu
MAÇA SAYIN
CUMHURBAŞKANIMIZ
GELECEK Mİ?
Konya bir taraftan Gastronomi Festivali ile mide ve tanıtım heyecanını yaşarken Pazar günü içinde Milli takımın İspanya maçına kilitlenmiş durumunda.
Maç geç biteceği için milli takım teknik heyet protokol Pazar akşamı da Konya’da kalacak.
Maçla ilgili tek sıkıntı bilet konusu.
Bilet yok
Davetiye yok
Siyasilerde de yok
Bürokratlarda da yok
Sanayici ve patronlarda da yok.
Onlarda bilet olmayınca biz garibanlarda olur mu?
Biz Allah’tan gazeteci olarak maçı izleyecek şanslılar arasına girebildik.
Yine bu konuda bu kadar işlerin sıkı tutulması konusunda Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın maça gelme ihtimalinin yüksek olduğunu öğrendik
İnşallah Sayın Cumhurbaşkanımız bu vesile ile şehrimize gelir.
Ve yine Konya güzellikler ile tarihe geçer.
EMEĞE
EMEKÇİYE
ALIN TERİNE
LÜTFEN SAYGI
“Kaç para bu peynir?” diye sordu adam.
Sesi sert, yüzü asıktı.
Pazarın kenarında küçük bir taburenin üstünde oturan yaşlı bir teyzenin önünde ise yalnızca üç kalıp keçi peyniri vardı.
Kadının elleri çatlamış, yüzü güneşten buruşmuştu.
“Elli lira evladım” dedi kadın.
Her seferinde aynı sakinlikle.
Adam kaşlarını çattı:
“Elli liraya peynir mi olur? Marketten otuz beşe alıyorum ben. İndir de alayım.”
Kadının gözleri doldu ama başını eğmedi:
“Dağda kendi keçilerim var.
Sütü sağarım, kaynatırım, sabaha kadar beklerim.
Çocuğum üniversiteye hazırlanıyor, dershane parası lazım.
Onun için buradayım.”
Adam hırçın bir tavırla:
“Kırk ver, yoksa almam.”
O sırada cebinden telefonunu çıkardı.
“Evet, yazlık için bahçeye havuz yaptırıyoruz.
Hafta sonu arkadaşlarla barbekü var, kesin gelin.” diye yüksek sesle konuştu.
Ben biraz ötede izliyordum.
İçim yanıyordu.
Kadının tezgâh dediğim o minicik alanda sadece üç kalıp peyniri vardı.
Belli ki gün boyu satıp birkaç kuruş kazanma derdindeydi.
Adam parasını uzatıp zorla almak istedi.
Dayanamadım, yanlarına gittim.
“Merhaba teyze” dedim.
“Elinizde kaç kilo peynir var?”
“Üç kalıp var yavrum.
Toplasan beş kilo anca eder” dedi.
Beş yüz lira çıkardım, uzattım:
“Ben hepsini alıyorum.”
Kadın şaşırdı, utandı:
“Olmaz evladım. Kilosu elli lira dedim ya, bu fazla.”
“Senin çocuğun okusun teyze.
Benim için helali hoş olsun.” dedim.
Adam sustu, yüzü kızardı.
Peynirleri alıp pazardan çıktım.
Üç gün peynir yesem ne olur?
Benim için mesele sadece karın doyurmak değil.
İnsanların alın terine saygı göstermek.
O peyniri sadece soframa koymayacağım.
Bir kısmını köyde ihtiyaç sahiplerine pay edeceğim.
Bir kısmını da satıp, gelirini dershane taksitini ödeyemeyen bir gence ulaştıracağım.
Çünkü biliyorum ki, zincir marketlere yüzlerce lira bayılanlar, köylü kadının emek dolu ürününde kırk kuruş hesap ediyor.
Yazık.
Kıymayın emekçilere.
……………
Hafta sonu için yaşanmış gerçek acı ama güzel bir hikaye değil mi?
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Çirkinlikte güzelliği görünüşle değil akılla ayırt edersin.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Birbirimizi üzerimizdeki gömlek pantolon ayakkabı ya da bindiği araba ile özdeşleştirmediğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.
