Konya
Açık
22°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
40,9902 %0,54
47,7392 %0,61
4.402,50 % -0,10
Ara

BAYRAM DEĞİL SEYRAN DEĞİL ENİŞTEM BENİ NİYE ÖPÜYOR?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Bugün uzun süredir alanlarına girmemek için direndiğim Necmettin Erbakan Üniversitesi ve Selçuk Üniversitesi ile ilgili kısa kısa yorumlar yaparak başlamak istiyorum.

Aslında bugün üniversitelere değinirken okul öncesi eğitimden üniversitelere kadar canımı yakan bütün hayallerimi ve ümitlerimi yıkan adeta yazmamak için üç maymunu oynadığım EĞİTİM konusunun bir ucundan değinmiş olacağız.

Ya da eğitim işine girmeyelim.

Bir Selçuk Üniversitesi mezunu olarak

Aynı zamanda Selçuk Üniversitesi öğrencisi iken de sarı basın kartlı bir gazeteci olarak ilk tanıdığım Rektör Prof. Dr. Halil Cin Hoca idi.

O gençlik yıllarında biraz geri zekalı olduğum için biraz basın özellikle yerel basın çok güçlü olduğu için öğrenci olmama rağmen gazeteci kimliğim zaman zaman öne çıkar Üniversitenin eksikliklerini dahası kendi okuduğum Eğitim Fakültesinin bile sıkıntılarını yaşanan olumsuzlukları haber yapardım.

Üstüne üstelik patronun eşi üniversitede öğretim üyesi olmasına rağmen bu haberleri yapardım.

Yapabilirdim. 

Üniversitede ilk yıllarında Y. Konya Gazetesi muhabiri iken daha sonra Türkiye Gazetesi muhabiri idim. 

Yani 40 yıl önce ESKİ TÜRKİYE’ de bir yerel muhabir öğrencisi olduğu Üniversite dahası okulu için bile eksiklikleri yanlışlıkları yazabiliyordu. 

YENİ TÜRKİYE düzenine geçtikten sonra emekli bir gazeteci olarak dahi artık ben üniversitelerimiz ile ilgili tek olumsuz satır yazamam.

Ben yazamıyorsam hiçbir gazeteci dostumuz yazamaz.

Yazarlarsa da başlarına neyin geleceğini görürler.

Bilirler

Bunu Anadolu basını yerel çalışanları için diyorum.

Çünkü artık malum Üniversiteler siyasi olarak yönetiliyor. 

Eskiden mesela ilk yıllarında Sayın Cumhurbaşkanımız üniversitelerin kendi aralarında belirlediği rektör adayları arasından bir ismi rektör olarak atardı.

Değil mi?

Yanlışım var mı? 

Şimdi aynı Cumhurbaşkanımız rektörleri kendisi direk atıyor değil mi?

Hani ben gazetecilik yapmıyorum sizin gibi düşündüklerimi yazmıyorum diye bana kızıyorsunuz yaaa.

İşte maalesef iyi niyetli de olsanız siz bu ince sistem geçişini özür dilerim ama göremiyorsunuz.

Sayın Cumhurbaşkanımız 85 milyonunun duyabileceği şekilde görebileceği bir şekilde haykırıyor.

YENİ TÜRKİYE diyor.

Bir anlayın yahu.

YENİ TÜRKİYE…

…………

Neyse biz yine haddimizi aşmayalım.

Kendi yazı konumuza dönelim.

Derin sulara girmeyelim.

……………….

Biraz Konya dışına çıkıp şehri biraz uzaktan seyredeyim.

Debelenen ve yeniden şekillenmeye çalışılan KONYA BASIN işine burnumu sokmayayım diye kaçtım.

Tabii kaçtım ama Konya ile asla bağımı koparmadım. 

Bu arada Necmettin Erbakan Üniversitesinden sürekli olarak dostlar aramaya başladılar.

Yeni rektör adaylarının isimleri geliyordu tek tek

Bir anda yedi sekiz rektör adayı oluverdi

Aralarında da bir hanımefendinin ismi geldi

Allah Allah Erbakan’da seçim zamanı mı gelmişti?

Benim bildiğim kadarı ile zaman vardı

Sürekli bilgi akışı devam edince her arayana soruyordum

“Cem hocanın daha görev süresi bitmedi.

Ne oldu?

Yeni bir şey mi var?”

…………..

Aldığım cevapların ortak konusu şöyle idi.

İddia 

“Cem Hoca Kasım ayında Aralık ayında büyükelçi olarak atanıyormuş.

Onun içinde yeni rektörlük için mücadele başlamış”

……………

Oralardan durumu Ankara’daki dostlara sorup öğrenmek istedim.

Bu haber doğru mu yanlış mı diye çünkü bu durum Rektör hocaya sorulmazdı ki.

Ankara böyle bir durumun asla söz konusu olmadığını,

Rektör Prof. Dr. Cem Zorlu Hocanın görev süresinin son gününe kadar görevinin başında olduğunu söyledi.

Ama şunu da gördüm ve anladım ki Erbakan Üniversitesi seçimleri öncesi özellikle rektör adayları içerisinde Tıp Fakültesinin başarılı hocaları kıyasıya bir yarışa girecekler.

Bende binlerce kilometre uzaklarda düşünüyordum

“Bayram değil seyran değil.

Seçim takvimi yok atama yok.

Bu telaş bu çalışma neyin nesi ki?”

SELÇUK ÜNİVERSİTESİNDE

İSE REKTÖR HÜSEYİN HOCA

KENDİNİ ÇALIŞMAYA KAPTIRMIŞ 

Erbakan Üniversitesi Erbakan Tıp Fakültesi demişken Selçuk Üniversitesi ile ilgili de birkaç cümle yazıvereyim.

Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz hocayı ben eski Rektör çok sevdiğim saydığım Hocam Prof. Dr. Mustafa Şahin hocadan bu yana tanırım bilirim.

Kendisi ile de ilgili olarak seçilmeden önce bile bütün bilgeleri toplamıştım.

Bunun da canlı şahidi Uğur İbrahim Altay Başkandır.

Ama o günlerden bugünlere görüyordum ki Rektör Hüseyin Hoca bizim kendisini sevdiğimiz kadar sevmiyor.

Allah var hocanın bu duruşuna saygı duyuyorum

Dahası basına öyle bakıyor galiba hoca.

Hiç kızmıyorum

Hiç şaşırmıyorum.

Hak dahi veriyorum

Böyle başa böyle tarak.

Ben rektör olsam böyle basını bende gale almazdım.

………………….

Rektör Hüseyin Hoca ne yapıyor? diye sürekli üzerindeyiz.

Hoca gece gündüz nerede ise 20 saat Üniversitede çalışıyormuş.

Ameliyatlarına düzenli olarak giriyormuş. 

Güçlü ve güvendiği bir kadro ekip oluşturduğu için de sadece onlarla mesai vererek bugüne kadar güzel işler yapmış. 

………………..

Mesela Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz Hoca tıp da artık olmazsa olmaz “Robotik Cerrahi Sistemi” konusunda ileri teknoloji ile donatılmış cihazları üniversiteye getirmiş. Şimdi de Robotik Cerrahi- Da Vinci sistemini getirmiş. 

Zaten bu sistem Hüseyin Hoca’nın en büyük hayali idi.

Ha bu hayalini de hoca bize söylemedi

Ekibine söylüyordu. Bizde oradan bilgi alıyorduk.

Hoca Üniversitenin Tıp alanına önemli dokunuşlar yapmış. Ameliyat öncesi işlemlerin hastane içerisinde tek merkezden hızlı bir şekilde yürütülmesi için PREOPATİF HAZIRLIK ÜNİTESİ kurmuş. 

Selçuk Tıp’ta bize ulaşan en büyük şikâyet konularından birisi de yemekler idi.

Özellikle hasta yakınları bu konuda çok şikayetçi idi.

Hoca bu işi kökten çözmüş ve yeni “Yemekhane Hizmet Alımı” nı yapmış. 

Yine Tıp Fakültesinde Tıbbi onkoloji polikliniği ve 40 hasta kapasiteli ayaktan kemoterapi ünitesi devreye girmiş.

Allah kimseyi düşürmesin ama bu servis çok sıkıntılı ve zor bir servistir.

Kan alma, numune toplama idrar laboratuvarı ve Kan Merkezi gibi birimler için artık hasta ya da hasta yakınları o bloğa bir alt kata bir üst kata çıkmıyorlar

Bütün bunları Hoca ve Fakülte yönetimi bir araya toplamış.

Ve yine çok acı bir şeyi söyleyeyim mi?

Tıp Fakültesinde zaman zaman elektrik kesintileri yaşanıyordu.

Bu çok acı ama gerçek böyleydi.

Şimdi hastanenin tüm elektrik enerjisini sağlayacak jeneratör sistemi devreye girmiş.  

Tıpta Selçuklu Tıp’ta görmek istemediğim gördüğüm zamanda utandığım hasta odaları ve refakatçiler için fiziki şartlar yeniden düzenlenerek “işte bu” dedirtecek şekle getirilmiş. 

Yine hocanın ekibinden duyunca çok sevindiğim bir başka konu ise yeni anjiyo ve onkoloji yeni poliklinikler devreye girmiş.

Çünkü şehrimizde ve bölgemizde kalp ve kanser hastalıkları tarif edilemeyecek şekilde artmış durumda.

Allah korusun her evde bir kalp ya da kanser hastası olmuş durumdu. 

Hani biz özellikle hasta yakınları olarak zaman zaman sağlık sistemine isyan ediyoruz yaaa hiçbir yetkili dile getirmiyor ancak bu rakamlar korkunç boyutlardı.

Sonuç bu şehrin sağlık konusunda lokomotif görevi yapmasını ısrarla savunduğum iddia ettiğim Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Rektör Hüseyin Hoca’nın istediği şekle girmeye başlamış.

Allah hiç kimseyi düşürmesin.

Muhtaç etmesin ama buralar insanlığımız için rahat ve sağlıklı nefes alıp hareket edebilmemiz için olmaz ise olmazlarımızdan

………….

YEREL BASININ

DURUMU NE OLACAK?

Bu konuda değerli büyüklerim şehrin yöneticileri basını seven takip eden hatta destek olan iş dünyasının güçlü isimleri bazı önemli bürokratlar son günlerde hep bana özel sohbetlerde KONYA BASINI NE OLUYOR? Diye soruyorlar.

Çok şeyler oluyor da

Diyemem.

Yazamam.

Niye?

Hep derim ya

DAM ALÇAK DEĞNEK KALKMIYOR

………….

Yılbaşı’na kadar sabredin.

Sizde sabredin bende sabredeyim.

Bu debelenme yılbaşına kadar sürecek.

Acı gerçek yeni yıl ile biraz olsun netleşecek.

Çünkü siz, siz olun bugüne hiç inanmayın ama hiç inanmayın.   

Bende eğer kimse bana dokunmaz ise yılbaşına kadar bu topa asla girmeyeceğim.

Ama inşallah bu konuda bize biraz da ağır yorum yapan büyüklerimden bazılarını yarın sizlerle paylaşırım. 

Ama yorumumu yılbaşına kadar yapmamaya kararlıyım

Tabi kimse damarıma basmaz ise.

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Hepimizin içinde zenginliğe ya da fakirliğe, sağlığa ya da köleliğe izin veren güç yatar.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Resmi üniformalı polislerin durduğu kavşaklarda trafik ışıklarında yayalar polisi gale almadan kırmızı ışıkta karşıdan karşıya geçmedikleri zaman daha iyi ADAM oluruz.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *