Konya
Açık
33°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
40,9389 %0,53
47,7409 %0,59
4.381,56 % -0,04
Ara
reklam

KÖYLÜ HALA MİLLETİN EFENDİSİ Mİ ?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Bir milletin gerçek efendisi kimdir?

Bu sorunun cevabı, aslında yüzyıllar öncesinden verilmişti. Biri insanlığa rehber olan Peygamber Efendimiz ’in (sav) kutlu sözüyle:

“Bir kavme hizmet eden, onların efendisidir.”

Diğeri ise Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün veciz ifadesiyle:

“Köylü milletin efendisidir.”

Toplumun yükünü omuzlayan, üretimin temeli olan, nasırlı elleriyle hayatı yeşerten insan; işte asıl efendi odur.

Bugün Efendi ne durumda?

Ne yazık ki bugün, bu asil sözlerle ülkemizin kırsal gerçeği arasında ciddi sorunlar var.

Bugün köylü, artık bir bağ maydanozunu, birkaç yumurtayı, günlük ekmeğini şehirden alıyorsa… Köydeki kazan şehirden kaynıyorsa, artık efendilik bir kelime olmaktan öteye geçemiyor demektir.

 

Köyler yıllar önce üretimin merkeziydi. Domates tarlada, yumurta kümeste, süt sabahın ilk saatinde sağılırdı. Her hanede üretim vardı. Çocuklar toprakla büyürdü. Şimdi ise köylerde üretim değil; beklenti, göç ve yalnızlık var.

 

 Bugün köylü:

Köyler boşaldı, Çiftçi yaşlandı,

Bir bağ maydanoz ve yumurta almak için ilçeye iniyor,

Üretimi değil geleceğini düşünüyor,

Hal böyleyken “milletin efendisi” sözüne dönüp tekrar bakmak gerek.

Bu unvan hâlâ geçerli mi, yoksa bir zamanların güzel hatırası mı kaldı geriye?

Köylü efendi olacaksa önce üretici olmalı.

Köyler, yeniden hayvan sesleriyle uyanmalı.

Tarlalar, traktör sesiyle dirilmeli.

Gençler, şehre değil, tarlaya dönmeli.

Çünkü unutulmamalı ki; Toprakta üretim biterse, sofrada bereket kalmaz.

Yeniden efendi olmanın yolu, yeniden üretmekten geçer.

Mazot, gübre, tohum, ilaç… Her şey çok pahalı. Ürün değer bulmuyor. Pazarda sözü geçmiyor. Türkiye’de miras ve arazi paylaşımı nedeni ile tarım arazileri küçüldü. Bugün tarım arazilerinde ortalama büyüklük 60 dekara kadar düştü. 

Destekler yetersiz.   5488 sayılı Tarım Kanunun 21. Maddesi “Tarımsal destekleme programlarının finansmanı, bütçe kaynaklarından ve dış kaynaklardan sağlanır. Bütçeden ayrılacak kaynak, gayrisafi millî hasılanın yüzde birinden az olamaz.”  

Ama bu güne kadar tarımsal desteklerin milli gelire oranı hep %1’in altında kaldı.

2000’li yılların başında tarım sektörünün istihdam içindeki payı %35 iken, TÜİK’in 2022 verilerine göre bu oran %15,8’e düşmüştür.

 

Aynı dönemde tarımsal gelirlerin GSYH içindeki payı ise %10’dan %5’in altına gerilemiştir. Kentte ise göçmen bireylerin büyük bir bölümü kayıt dışı, güvencesiz ve düşük ücretli işlerde çalışmaktadır. Bu, bireyi üretimden koparıp tüketimin pasif bir öznesine dönüştürmüştür.

2024 yılı itibarıyla çiftçilerin yaş ortalaması 59’a yükselmiştir. Erkek çiftçilerin yaş ortalaması 58, kadın çiftçilerin ise 61’dir. 2024 yılı itibariyle yapılan anketlerde Çiftçilerin %68,8’i gelirinin giderini karşılamadığını söylüyor.

 

%67,3’ü tarlada çalışacak işçi bulamıyor. 

%74,5’i çocuklarının çiftçi olmasını istemiyor.

Köylü Sadece Üretici Değildir!

Köylü toprağı işler ama sadece bu değildir…

Köylü aynı zamanda:

Toprağın da bekçisidir, doğanın da emanetçisidir.

Sağlıklı gıdanın üreticisidir.

Kültürel mirasın taşıyıcısıdır.

Milli ekonominin omurgasıdır.

Bir köylü gittiğinde; sadece bir üretici değil, aynı zamanda bir kültür, bir hayat tarzı, bir doğa dengesi de kaybolur.

Ve toplum, bu kaybın farkına çoğu zaman çok geç varır…

Peki, Ne Yapmalı?

Artık söz zamanı değil; icraat zamanı.

Gerçek çözüm adımları atılmalı:

Girdi maliyetleri düşürülmeli, üretici desteklenmeli.

Alım garantili modeller geliştirilmeli.

Kooperatifleşme teşvik edilmeli, üretici örgütlenmeli.

Gençlerin kırsala dönüşü cazip hale getirilmeli.

Tarım, savunma sanayi gibi stratejik sektör ilan edilmeli.

Ve en önemlisi: Köylünün onuru, emeği, itibarı iade edilmeli.

Çünkü...

Bu ülkenin ekmeği, suyu, umudu onların nasırlı ellerinde yoğruldu.

Efendi, işte odur!

Toprağıyla bütünleşmiş, alın teriyle geleceği mayalayan köylümüzdür.

Bugün, bu sözü sadece hatırlama değil, yaşatma günüdür:

 

“Köylü milletin efendisidir.” “Bir kavme hizmet eden, onların efendisidir.”

 

Ve bizler, bu iki kutlu sözün hakkını vermekle yükümlüyüz.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *