TIP’TAN ŞİKAYETLER
Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde hasta ve hasta yakınları şikayeti artış sürecinde.
Şikayetçiler, “eskiden hastane hizmetleri daha iyiydi” görüşünde hem fikir görünüyor.
Eski, ne kadar eski?
Bir hasta yakını eskinin, “on yıl kadar eski” olduğundan bahsetti.
On yıl öncesi Prof.Dr.Süleyman Okudan, Prof.Dr.Mustafa Şahin ve Prof.Dr.Metin Aksoy’un rektör olduğu dönem.
Konuştuğumuz hasta yakınlarına o dönem Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinin iyi olduğunu ne kadar biliyorsunuz dediğimizde “Geçmiş dönemleri bilen insanlar hastane hizmetlerinin daha iyi olduğunu söylüyor” demekle, yetindiler.
İnsan hareketinin yoğun olduğu Tıp Fakültesi Hastanesi koridorlarındaki hakim görüş: “Gelen gideni aratıyor” görüşü.
Gelen, gideni aratıyor.
Sorular, muhatap bulamıyor.
Konuşulacak idareci bulunamıyor.
Kim, kimdir bilinmiyor.
“Kim kime, dumduma”
Rektör Yılmaz’ın geçen yıl göreve geldikten sonra, 3 bin civarında personelin olduğu hastanede 700’den fazla personelin görev yerini değiştirdiği iddia ediliyor. Yeri değiştirilenlerin çoğunu hastane mensupları bile bilmiyor.
Hastanede randevu, iletişim, açıklık ve daha başka bir takım sorunlar olsa da, hasta ve hasta yakınları için önemli olan her türlü hastane hizmetleri oluyor.
Fakat devasa büyüklükte ve her gün 50 bin civarında insanın girip çıktığı tahmin edilen hastanede nitelikli bir kantin ya da kafeterya bulunmuyor.
İnsanlar yazın kavurucu sıcağında, kışın karında, yağmurunda, tipisinde, fırtınasında, soğuk havasında hastane bloklarının birisinin kenarında-dış tarafında bulunan kafeterya benzeri bir yerden çay, kahve, su, simit, tost gibi ihtiyaçlarını ayak üstü, açık alanda karşılamaya çalışıyor. Çevre temizliği de berbat. Oradaki manzara böyle bir dönemde ilkel manzara. İnsanlara eziyet ediliyor.
Tıp kökenli rektör Prof.Dr.Hüseyin Yılmaz, başhekim, hastane müdürü kantin rezaletini görmemeye devam mı edecek?
Devam edecek gibi görünüyor.
Aslında 1’den fazla görülmeyen garabet.
Her biri önemli garabet.
Mesela Tıp Fakültesi Hastane binası, çok kapılı bir han gibi.
Çok büyük bir hastane binasının çok kapılı olması normalde, kapıların güvensiz olması normal mi?
Kapılarda güvenlik var mı?
Varsa neden gören yok?
Silah, bıçak, taraması yapan elektronik araç-alet her neyse, neye yok? Varsa da neden kullanılmıyor?
Hastane kapıları, han kapıları kadar kontrolsüz.
Sonra danışma.
“Danışma mı?” dediniz.
O ne?
Nerde?
Gideceği yeri bilmeyenler, koridor girişlerinde karşılaştığı insanlara soruyor, gideceği yerin nerde olduğunu ve nasıl gideceğini.
Ayrıca hasta yakınları, hastaları hakkında bir şekilde olsa da bilgi alamıyor. Telefonla alamadığı gibi, hastaneye giderek de alamıyor.
Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nden randevu almak da insanların karşılaştığı eziyetlerin en büyüklerinin başında geliyor. Sağlık kurumlarından randevu almak zorda, bu hastaneden almak daha da zor. Denemek ve mukayese etmek serbest.
Hasta odalarında klima.
Hasta odalarında hayır severlerin yaptırdığı klima var ama her odada değil. Bir hastanede yazın sıcağında aktif klima olmayacakta, ne zaman olacak?
Lavman!
Lavman önemli.
Lavman tanımı: ” Bir tıbbi görüntülemeyi kolaylaştırmak adına, dışkı hareketlerini uyarmak için rektuma sıvı enjekte edilmesi işlemidir. Lavman tıbbi bir prosedür olarak kabul edilir ve bir sağlık uzmanı tarafından uygulanması en sağlıklı yöntemdir.”
Lavmanın hemşire ya da yardımcı sağlık personeli tarafından yapılması gerekiyor.
Fakat Tıp Fakültesi Hastanesinde bilgi ve uzmanlık gerektiren lavman işleminin hasta yakını tarafından yapılması istendiği de oluyor.
“Eskiden hastane hizmetleri daha iyiydi” görüşü, farklı biçimlerde haklılık kazanıyor.
Esasen üniversite içinde benzer görüş ve iddialar söz konusu.