Sırlarla Dolu Bir Topluluk; Dürziler
Ortadoğu’da son dönemde yaşanan köklü değişimler bazı yerel aktörlerin önemini arttırdı. Suriye, Lübnan ve İsrail gibi ülkelerde yaşayan özgün bir etnik olan Dürziler Suriye- İsrail çatışmasının ardından gündeme geldi. Tarih boyunca stratejik önem taşıyan Dürzi topluluğu Suriye'de Dürziler ve Bedeviler arasında başlayan çatışmalarla dünya gündeminin odağına taşıdı.
Ortadoğu’nun köklü ve gizemli topluluklarından biri olan Dürziler, tarihsel kökenleri, özgün inanç sistemleri ve kapalı toplumsal yapılarıyla dikkat çekiyor. Kökenleri, İslam’ın Şii mezhebinin İsmailiye koluna dayansa da, Dürzilik zamanla felsefi, mistik ve batıni unsurlarla zenginleşerek bağımsız bir inanç sistemine dönüşmüştür.
Dürzîlik, VI. Fatımî Halifesi el-Hâkim bi-Emrillah’ın, saltanat yıllarının son dönemlerinde tarih sahnesine çıkmış ezoterik bir fırkadır. Fırkanın inanç boyutu Hamza b. Ali tarafından belirlenmekle birlikte, bu inançları insanlara açıklayarak davette bulunan ilk şahıs olan Neştekin ed-Derezî’nin ismine nispetle Dürzîlik olarak tanınmıştır.
Dürzîlik bir mezhep olarak ilk defa Mısır’da ortaya çıkmış ancak burada barınamayınca Suriye, Lübnan, İsrail ve Ürdün bölgelerine yayılarak taraftar bulmuştur.
Dürzî toplumunun etnik köken olarak hangi ırka dayandığı meselesi kesin olarak belirlenmiş değildir. Çünkü Dürzîlerin zuhur ettiği dönemlerde yaşayan ve söyledikleri delil olarak kabul edilen tarihçiler bu konuda sessiz kalmışlardır.
Dürzî toplumunun özellikle kültürel yapı bakımından Araplarla benzerlik göstermesi ve kendilerini Arap ırkından kabul etmeleri bu iddianın en güçlü delili olarak kabul edilebilir.
Dürzîliğin teşekkülünde Dürzîlik inancının yegâne kaynağı olarak kabul edilen, mezhep ilkelerinin yer aldığı risaleler de önemli bir rol oynamıştır. “Kitabü’l-Hikme”, “Resailü’l-Hikme” veya “el-Hikmetü’ş-Şerife” adı verilen bu risaleler 111 kitapçıktan oluşmaktadır. Dürzî inancına göre hududlar Yüce İlahın nurundan yaratılmıştır aynı zamanda cismani varlıklardır ve kutsal olan bu risaleler, onlar tarafından yapılmıştır.
Dürzîlerin manevi liderlerine “Şeyhü’l-Akl” denir. Lübnan’da iki Şeyhü’l-Akl’ın bulunması bir gelenektir. Ancak şu anda orada bir Şeyhü’l-Akl vardır. Aynı şekilde Filistin’de de bir dini önder vardır. Dürzîlerin bugün şahıs hukukuyla ilgili işlerine bakmak üzere Lübnan’da beş bölgede kurulmuş dini mahkemeleri mevcuttur.
XVI. yüzyıldan itibaren bazı Dürzîler‚ Lübnan ve Kuzey Suriye’ye, oradan da özellikle Havran Dağı’na göç etmişlerdir. Bugün, bu bölgede geniş bir Dürzî topluluğu oluşmuştur. Günümüzde burası “Cebelü’d-Dürûz” olarak bilinmektedir. 1685 yılında 600 olan Dürzî nüfusu, 1810 yılında 7 bin, 1890 yılında 25 bin, 1921 yılında 42 bin, 1925 yılında 44 bin olarak sürekli bir gelişim göstermiştir. Bugün nüfusları 400.000-450.000 civarında olduğu tahmin edilmektedir.
XIX. yüzyılda Lübnan ve Suriye’deki bazı Dürzîler; Amerika, Avustralya ve Batı Afrika’ya göç ettiler. Şu anda Latin Amerika’da, özellikle de Venezuella, Brezilya, Arjantin ve Meksika’da, küçük topluluklar halinde de Şili ve Kolombiya’da 40 bin civarında Dürzî yaşamaktadır. Bazı Dürzîler de Doğu ve Batı Hint Adaları ile Filipinler’de bulunmaktadır.
Dürziler, tarihsel olarak Şii gruplarla, özellikle de İran ve Hizbullah ile mesafeli bir ilişki sürdürdü. Bu mesafeli duruşun temel nedenleri hem teolojik hem de siyasi. Dürziler, İsmaili kökenlerine rağmen kendilerini İslam’ın dışında konumlandırıyor ve Şii teolojisini reddediyor. Bu teolojik farklılık, özellikle İran’ın dini liderlik iddialarına karşı mesafeli duruşlarının temelini oluşturuyor.
Dürziler kendilerini İslamiyet’in bir mezhebi olarak tanımlamalarına rağmen, İslamiyet’ten farklı birçok uygulamaları ve inanışları mevcuttur. Bunlardan en önemlisi reenkarnasyona inanmalarıdır.
Kendi tanımlamaları ile Dürzîler, sosyal bakımdan “Ukkal” (akıllılar) ve “Cuhhal” (cahiller) olmak üzere ikiye ayrılırlar. Cahillere din öğretilmez ve bu sınıfta olabilmek için sıkı bir imtihana tabi tutulan akıllılar ise kıyafetleri ile diğerlerinden ayrılırlar.
Dürzîlerin kendi aralarında uymak zorunda oldukları başka prensipler de vardır ve bunların en önemlilerinden bir tanesi “iffet”tir. Hamza’nın kitaplarında üzerinde özellikle durduğu “iffet” temiz ahlak sahibi olmak demektir. Dürzîlere göre tevhit erbabının kötülüklerden uzak bulunması gerekir.
İnananlar birbirinin kardeşi olarak kabul edildiğinden karşılıklı yardımlaşma çok önemlidir ve zengin fakire yardım etmelidir. Din mensuplarının özellikle hastalık, sıkıntı ve felaket anlarında birbirlerine yardım etmeleri önemli kabul edilir. Bir Dürzî’nin dindaşını koruması dini bir görevdir ve toplum tehlikede olduğu zaman hepsinin toplanıp kendilerini savunmaları gerekir
Dürzilikte içki içmek, karaborsacılık, tefecilik, çok-eşlilik, on üç yaşından küçük kızlarla ve Dürzi olmayan kişilerle evlenmek, mut’a nikâhı, cariye edinme haramdır. Dürziler, mal taksimatını kadın ve erkek arasında eşit olarak yaparlar.
Yakın zamanda Dürzî toplumunun liderliğini üstlenmiş olan Velid Canbolat, Lübnan hükümetlerinde aktif görevler üstlenmiştir. 1999 Lübnan hükümetinde “Göçmen Bakanı” olarak vazife almıştır.