Ormana “Girmeyerek” Doğaya Katkıda Bulunalım
Ağaçlar, ağaççıklar, çalılar, otsu bitkiler, mantarlar, mikro-organizmalar ve irili ufaklı hayvanlarla, toprak, hava ve suyun uzun süreli doğal etkileşim süreci sonucu ortaya çıkan bir ekolojik sistem olarak tanımlanan orman, aynı zamanda çok yönlü işlev ve değerleri (ekonomik, sosyal, çevresel, bilimsel, ruhsal, estetik) ile yeryüzünde yaşamın temel taşlarından biri.
Üç kıtanın birleşme noktasında yer alan Türkiye, biyolojik çeşitlilik açısından ılıman kuşakta yer alan en zengin ülkelerden biri olarak kabul ediliyor. Geniş bir yelpazeye sahip olan orman tipleri, alüvyal akarsu ormanlarından, yüksek dağ ormanlarına oradan tipik Akdeniz ormanlarına varan bir çeşitlilik göstermekte ve bozayı, vaşak, huş tavuğu, kara akbaba gibi göz kamaştırıcı türleri de içeren bir faunaya ev sahipliği yapıyor.
Ekolojik bir sistem olan ormanların en önemli canlı kısmını bitkiler ve hayvanlar oluşturuyor. Bitkiler ve hayvanlar için ise ormanlar; yaşadıkları alan, yuva demek. Ormanlar, yeryüzündeki karasal biyolojik çeşitliliğin yüzde 80’ini barındırıyor.
Dünya nasıl nefes alıyor hiç merak ettiniz mi?
Dünyamız için oksijen kaynağı olan ormanlar aynı zamanda iklim üzerinde düzenleyici etkiye sahip. Sadece bulundukları bölgenin havasını temizlemez, aynı zamanda bol yağış almasını da sağlarlar. Ayrıca ormanlardaki ağaçların kökleri toprağı tutarak erozyonu ve sel baskınlarını önler. Her bir ağaçtaki yaprak sayısı düşünüldüğünde ağaçların neden çok büyük bir oksijen kaynağı olduğu anlaşılabilir.
Küresel ısınmanın etkileri
Ormanlar iklim değişikliği ve biyolojik çeşitlilik krizinin tam ortasında. İklim değişikliği, ormanları pek çok açıdan olumsuz etkiliyor. Orman yangınlarının daha kolay çıkmasına ve daha kolay yayılmasına yol açıyor. Bitkilerin büyümesi üzerinde etkili oluyor. Yine bitkilere zarar veren böcek ve mantar hastalıkları üzerinde iklim değişikliğinin önemli etkileri var. Bitki göçleri, orman kompozisyonlarının değişmesi ve ormanlardaki biyolojik çeşitliliğin azalması da iklim değişikliğinin ormanlar üzerindeki doğrudan etkilerinden.
Evet, iklim değişikliği orman yangınlarını doğrudan etkiliyor. İklim değişikliği nedeniyle kendiliğinden orman yangını çıkmıyor; ancak diğer etkenlerle (ihmal, kaza, kasıt, yıldırım düşmesi vb.) çıkması muhtemel yangınlar daha kolay çıkıyor ve yayılması kolaylaşırken söndürülmesi zorlaşıyor. Yani iklim değişikliği nedeniyle daha sık yangın çıkarken çıkan yangınlar daha büyük alanları etkiliyor.
Ormanların yok edilmesi, Dünya'nın bizi iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerinden koruma yeteneğini ciddi şekilde tehlikeye atmakla kalmıyor; aslında küresel ısınmayı daha da kötüleştiriyor.
Ağaç büyümesi gibi doğal süreçler, her yıl atmosferden insan kaynaklı karbondioksit emisyonlarının yaklaşık yarısını ortadan kaldırıyor. Bu şekilde ağaçlar, karbon 'yuvası' olarak adlandırılan bir işlev görüyor. Ne kadar az ağaç varsa, o kadar az karbondioksit temizlenebilir.
Orman yangınlarında insan faktörü …
İnsanlar aynı zamanda boş zamanlarını ormanda geçirmek, turistik ve rekreasyonel faaliyetlerinde ormanla iç içe olmak istiyorlar. Dünya genelinde nüfusun artması ve beklentilerin çoğalması ormanlar üzerindeki baskıyı daha da artırıyor.
Ülkemizde 12.5 milyon hektar orman, yangın tehdidi altında. Yani ülke yüzölçümünün yüzde 16’sı. Gerekli hassasiyet gösterilmezse orman yangını sayılarının artması işten bile değil. 1937’den 2023 yılına kadar 87 yılda yıllık yangın ortalaması 1408. 21 bin 600 hektar alan yanıyorken bugün ortalama 2568 adete çıkmış. Çok büyük bir artış var.
Orman yangınlarının % 90’ ı bilerek ya da istem dışı olarak, insanların çeşitli etkinlikleri sonucu meydana geliyor. Buradan da anlaşılacağı üzere ancak % 10’luk kısmı, doğal nedenlerden kaynaklanıyor.
Türkiye’ de 1 Ocak 2025'ten itibaren şu ana kadar bin 89 yangın çıktı. Sadece izmarit atılması sebebiyle 81 yangın çıktı. Piknik ateşinden 50 yangın çıktı. Türkiye'de bin 89 bu yangınlarda bin 823 hektar alanımızı maalesef kaybettik. Burada kaybolan sadece ağaçlar değil bu ekosistemde yaşayan bütün canlıları kaybettik.
İnsan faaliyetleri nedeniyle ormanlarımız giderek kirleniyor ve bu da hem bitki hem de hayvan yaşamına zarar veriyor. Plastik, cam ve metal gibi atıkları ormanlara atıyoruz bu hem ormanlara büyük zarar veriyor hem de doğal yaşamı tehlikeye atıyor.
Orman yangınlarında geyik gibi daha büyük ve hızlı hayvanlar ormandan kaçabilirken sincap, yılan, koala gibi daha küçük hayvanlar, böcekler ya da yaşlı ve zayıf hayvanlar yangından kaçamıyor. Hayatta kalanların ise habitatlarının yani yaşam alanlarının büyük bir kısmı yok oluyor. Orman yangını sonrasında hayvanların yaşam alanlarının tekrar oluşması aylar sürüyor.
Sonuç olarak; hayvanların yaşam alanı “evi” olan ormanları, insanlardan korumak zorunluluk haline geldi.
Piknik yapmasını bilmiyorsak,
Yürüyüş, spor yapmasını bilmiyorsak,
Lütfen ORMANLARA GİRMEYELİM
En azından doğaya bir katkı sağlamış oluruz.