KAMU YARARI NEREDEDİR?
YAYINLAMA:
| GÜNCELLEME:
Diyanet İşleri Başkanlığı tam zamanında bir hutbe yayınladı. Ana teması “KAMU HAKKI DOKUNULMAZDIR” olan hutbe, Allah razı olsun. İlk satırından son cümlesine kadar tam bir ders niteliğindedir. Özellikle halen TBMM de torba yasa kapsamında gündeme gelen kamuoyunda “Maden bahanesiyle Zeytinliklerin feda edilmesi” ve “İklim Kanunu” olarak bilinen yasa tekliflerine evet diyecek sayın milletvekillerinin hutbeyi bir kez daha okumasını bekliyorum. https://www.diyanethaber.com.tr/27-haziran-2025-cuma-hutbesi
Burada Kamu hakkı ve kamu malı şu şekilde tarif ediliyor:
“Kamu hakkı; ‘Hukukullah’tır; Allah’ın hakkıdır, Rabbimizin bizlere emanetidir. Bu emanete sahip çıkmak, Müslüman olmanın bir gereğidir. Kamu hakkına ihanet etmek; sadece bir haksızlık değil, aynı zamanda bir zulümdür.
Kamu malı ise; topyekûn bir milletin ortak menfaat alanıdır. Hiç kimse bu mallar üzerinde şahsi ve keyfi bir tasarrufta bulunamaz. Kamu malı; sadece hayatta olanların değil, henüz doğmamış çocukların, tüyü bitmemiş yetimlerin, bütün muhtaçların, garip gurebanın da hakkıdır.”
Gündeme gelen kanun tekliflerinin komisyon aşamasında evet diyen sayın iktidar milletvekilleri: Sizler kamuoyunda inanan, muhafazakâr kimliği ile tanınan ve içinde Allah korkusu taşıyan mümin kişiler olarak tanınıyorsunuz. Ancak gündeme gelen yasa tasarısının neyi içerdiği konusunda muhtemelen bilgi eksikliğiniz var. O nedenle buradan açık bir şekilde hatırlatıyor ve kamu adına yalvarıyorum:
Her iki kanun teklifinde de kamu yararı yerine, yörede maden işletecek olan birkaç holding sahibi yatırımcının ve uluslararası şirketlerin yararı söz konusu, lütfen buna alet olmayın. YASAYA HAYIR DEYİN VEYA GERİ ÇEKİN. Duamız iktidar partilerinin vicdanlı vekillerinin de katkısıyla söz konusu yasa geri çekilir ve başta yöre halkı olmak üzere çevreye duyarlı vatandaşlarla birlikte derin bir oh çekip rahatlarız.
Biliyoruz ki; halkın ve toplumun çoğunluğunun refahına kamu yararı denir. Halen çıkarılmak istenen yasada kamu yararı nerededir? Günlerdir Muğla’dan, Çanakkale’den yani zeytinliklerin sahibi köylerden gelen vatandaşların gözyaşları dökerek yalvarmaları, topraklarına zeytinliklerine ağaçlarına sahip çıkmalarının hiç mi önemi yok? Burada hiç düşündünüz mü? 83 yaşındaki Şerife teyzenin, Fatma ninenin bunda ne menfaati var? O ve onun gibi kadınlarımızın feryadında çocuklarının torunlarının geleceğine sahip çıkmaktan başka amaçları ne olabilir?
Normal olarak, her tür ekonomik faaliyette olduğu gibi madencilik faaliyetlerinde de amaç, insanın refah ve mutluluğudur. Tabii ki yeraltı zenginliklerimizden yararlanmalıyız ancak madencilik faaliyetleri yürütülürken göz ardı edilmemesi gereken en önemli noktalardan birisi de madenin bulunduğu çevreyi tahrip etmemek ve yöre halkının taleplerini karşılayarak kaygılarını gidermek olmalıdır. Bunun için onları dinlemek, anlamaya çalışmak gerekir.
Öte yandan daha öncede yazdığım gibi; İKLİM İSE KANUNLA KORUNMAZ. Sadece İklim değişikliğine uyum sağlanır. Bunun içinde mevcut 2872 sayılı Çevre Kanunu ve bu kanuna istinaden çıkarılan yönetmelikler uygulanırsa yeterlidir. İstenirse “İklim Değişikliğine Uyum Yönetmeliği” ve “Emisyon Ticareti Uygulama Yönetmeliği” çıkarılıp bu alandaki ihtiyaç duyulan düzenleme yapılabilir. İKLİM Kanununa gerek yoktur.
Şayet; Zeytinliklerimizi ilgilendiren maddeler ile İklim kanununun yer aldığı yeni torba yasa teklifi meclisten geçerse, bir kez daha kamu hakkı ihlal edilmiş olmayacak mı? Tarım toprakları, orman alanları, doğal kaynaklarımız, zeytinliklerimiz ve daha da önemlisi yöre halkının görüşleri dikkate alınmadan yasa çıkarılırsa yarınlarımızın sahibi torunlarımıza bu durumu nasıl anlatacaksınız?
Özel ceza hukuku üzerinden bakıldığı vakit: 'Halkın yönetimi, kamu yararına göredir”. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na göre, kamulaştırma yetkisi olan bir kamu kurumu (idare), belirli bir taşınmaz malı kamulaştırmaya girişmeden önce, o taşınmaz malın kamulaştırılmasının kamunun yararına bir işlem olduğunu gösteren bir karar alır. Bu kararı ya ilgili birim amiri ya da bir kurul alır. Buna da "kamu yararı kararı" deniyor. Mevcut ilgili kurullarda böyle bir karar alabilecek yetkili kaldı mı? Bilmiyorum.
Görüldüğü üzere mevcut yasalarda da asıl olan kamu hakkı ve kamunun çoğunluğunun kararıdır. Gerek Kuran-ı Kerim gerekse Hz. Peygamberimizin uyarıları da kamu hakkına dokunulmaması kamu yararının korunmasını emretmiyor mu? O halde bu ısrar niye?
Yazımı Resûl-i Ekrem (s.a.s)’in şu uyarılarıyla bitiriyorum: uyarısı gayet açıktır: “Hiç kimse hakkı olmayan bir karış toprağı bile almasın! Eğer alırsa, kıyamet gününde Allah yedi kat yeri onun boynuna dolar.” (Müslim, Müsâkât, 141.) “Kamu malından haksız kazanç sağlayanlar için kıyamet günü ancak cehennem azabı vardır.” (Buhârî, Farzu’l Humus, 7.)
İZİN: Kitap yazma çalışmalarım nedeniyle sizlerden bir süreliğine izin istiyorum. Eylül’de görüşmek üzere Allah’a emanet olun
Yorumlar
A
Adnan Koç
1 ay önce
Milletvekillerimiz milletin vekili değil adeta parti başkanlarının vekili. Mesela Konya'nın bir milletvekili TBMM de herhangi bir kanun teklifi görüşülürken konyalıların değil partisinin başkanının söylediği şekilde oyunu kullanıyor. Parti başkanlarının dediği şekilde ellerini kaldırıp indiririyorlar. Oysa günümüz teknolojisi ile çabucak gizli oy verilebilir. Zaman kayıbı değil bilakis zaman kazancı da olur. Grup kararının uygulanmadığı oylamalar çok nadir olsa da inşallah bu kez grup kararı uygulanmaz ve vekillerimiz kendi düşüncelerine göre oylarını verirler. Doğru kuralların uygulandığı meclisimize bir an önce kavuşmamız dileği ile.
CEVAPLA