Konya
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.57
  • EURO
    35.03
  • ALTIN
    2424.3
  • BIST
    9722.09
  • BTC
    64195$

“BİZİM VEKİLLER NE İŞ YAPAR?”

29 Eylül 2021, Çarşamba 08:15

Yazımıza Büyükşehir’e, Selçuklu Belediyesine, Fen İşlerine, Emniyete, kim ilgi gösterip gündemine aldı ise tüm yöneticilerimize ve bürokratlarımıza teşekkür ederek başlamak istiyorum.

Dahası okurlarımız insanlarımız adına teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Köşemizde iki defa Yazır Aktepe kavşağına “dönene yol ver” yazılı tabelalarına rağmen arka arkaya gelen kazaların görüntülerini paylaşmıştık.

İşte yazımızı ve insanlarımızın feryadına kulak veren yöneticilerimiz dün şöyle bir çalışma yapıyorlarmış.

Daha önceki kaza görüntülerini ve dünkü bu çalışmaları bize gönderen okurumuz da şöyle diyordu;

“Yazır Aktepe kavşağına hız kesici bariyerler dün yapıldı. Araçlar hız kesmek zorunda kaldıklarından fren yaptıklarında daha kolay durur çarpışmaları en aza indirir. Acil çözümlerden biri bu idi. 

Sürücülerde birbirinin haklarına riayet etse mesela ada etrafında dönene yol ver kuralına da uysalar kazalar minimize olur. 

Sesimize kulak veren yetkililerimize ve emeği geçen herkese çok teşekkür ederiz.”

…………

Bizde yöneticilerimize bir kez daha teşekkür ederiz.

Bu kavşak konusu her yerde aynı o zaman birilerinin kulağına küpe olur mu bilmeyiz ama biz yazalım;

“İsveç’te diyorlarmış ki;

Eğer bir yerde çok kasis var ise orada trafik kültürü düşük demektir.

Tabelayı okumak yetmiyorsa, insanlar okuduklarını anlamıyorlarsa fiziksel engeller ile durdurmak zorunda kalıyorsunuz demektir”  

……………….

Biz hiç üstümüze alınmayalım değil mi?

HANİ DÜN FERASAT DEMİŞTİK YAAA

Bir abimiz şu yazıyı bizimle paylaşıyordu;

“Hayatımda birçok beddua duydum. Hepsi kendi içinde bir ciğer acısı taşıyordu elbet. Ama duyduklarım içinde en orijinaline dün denk gelmiş olabilirim.

Çarşının tam ortasında, yaşlı bir kadın genç bir kadının arkasından bağırdı dün:

"Firasetin bağlana işşşaallaaaah gızıım!" dedi.

"Vaaaov!", diye mırıldanarak döndüm sesin geldiği tarafa.

Teyzenin yüzünü göremedim, celalli ve hızlı adımlarını takip ettim bir süre.

Kayboldu gitti...

Farkında mıydı bilmiyorum söylediği o korkunç şeyin onu bilemem tabi, BİR İNSANA EDİLECEK EN BÜYÜK BEDDUALARDAN BİRİNİ ETMİŞTİ ONDAN EMİNİM.

Feraset kelimesi "FERES" sözcüğünden geliyor, bilmiyorum daha önce duydunuz mu?

"Feres" at demek.

Atların öyle muazzam bir görme yetileri vardır ki 360 derece etrafında olup bitenleri görebilirler. Çevrelerinde olup bitene o kadar duyarlıdır ki, yol dikkatleri dağılmasın diye at gözlüğü takar insanoğlu ona.

Olan biten her şeyin farkında oldukları zaman atları eğitemezsiniz, istediğinizi yaptırmak zor olur. Daha işlevsel olsun, söz dinlesin, fazla düşünmesin diye yaparız bunu. Bizim açımızdan bakınca faydacı bir buluş.

Bu yüzden de ferasetini yani görüş kabiliyetini kaybetmiş bir insan, çevresinde olan biteni kolay algılayamaz.

Ferasetini kaybetmiş bir insan işlerin, hâdiselerin ve insanların içyüzünü göremez. Dış belirtileri sezme yetisini kaybettiği için, görünenin ötesine geçemez.

Sadece söylenen ve gördüğü kadar bir dünyası vardır.

Mantık süzgeci ve sezgileri işlevini yitirir.

Ferasetini kaybetmiş insan gördüğü şeyin içini değil kabuğunu görür, duyduğu şeyin tınısına dikkat kesilir, özüne değil.

Her şeyi doğru görüp algılayamadığı zaman da doğru karar veremez.

Kendi için en doğrusu nedir emin olamadığı için hep bir başkasının yön vermesine ihtiyaç duyar.

Topluma, insana, hayata, ölüme dair görüşlerinin hemen hemen hepsi araklamadır.

At gözlüğünü ona kim takmışsa genelde onun gibi düşünür ve hayatı yorumlar.

O yüzden teyzenin ettiği o bedduaya maruz kalmak istemezdim.

Hayatımda duyduğum en orijinal beddua olmasının yanında en acımasız olanıydı da.

Gerçekten Ürperdim”

……………..

Abimize teşekkür ederim.

Dünkü yazımız ve tespitlerimiz ancak bu kadar doğrulanabilirdi.

YURT MESELESİ BÜYÜK SORUN

Bu bölümden yazacaklarımız ne olur yanlış anlaşılmasın.

Sözümüz ne Sayın Cumhurbaşkanımıza (Maazallah) ne de siyasetle, iktidar ile muhalefetin kayıkçı kavgası ile alakalı.

Bizim söylemek istediklerimiz birebir bu şehrin bağrından yükselen bir babanın feryadı.

…………..

Anadolu’da yaşayan normal standartlardaki bir aile için evladını İstanbul’da, bir üniversitede okutabilmek gerçekten hayal gibi bir şey.

Benim de tanıdıklarım var.

Evladını İstanbul’da okutuyor.

Ama bu okutma öyle bir çalışan annenin babanın hakkından gelebildiği mesele değil.

Devreye dedeler babaanneler giriyor da bir evlat İstanbul’da üniversiteyi öyle okuyabiliyor.

Şimdi konu genelde yurt meselesi.

İstanbul’daki Üniversite sayısı belli.

Okuyan üniversiteli belli.

Evi olmayan gurbetten gelmiş öğrenci sayısı da belli.

Belli olmayan ayakları yere değmeyen hiçbir rakam yok.

Devlet yurt konusunda Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği gibi gerçekten tarih yazmış durumda.

Devlet Üniversite gençliği için durmaksızın yurt yapıyor.

Peki yetiyor mu?

Vallahi yetmiyor.

Büyük boşluğu cemaat yurtlarımız dolduruyor.

Hangi cemaatin, vakfın olursa olsun bu yurtlar Devlet yurtlarından daha iyi şartlara sahip.

Hatta çok da ucuzlar.

(Dediklerim sadece İstanbul için geçerli değil ki. Konya içinde aynı şartlar geçerli)

Ama siz evladınızı illa ki “Ben bu yurtlara vermem” diyorsanız ve Kredi Yurtlar Kurumundan asil olarak yer almayıp da yedek de filan kaldıysanız işte o zaman yandınız. Bittiniz.

İşte dün bir dostum aradı.

Kızı İstanbul’da yurda girememiş.

Bu dostumuzun eli kolu da uzun.

Kardeşi Ankara’da Bakanlıkda görevli.

Siyasi yönden de iktidara yakın.

Bir vekilimizi arıyor. Telefonunu danışmanına yönlendiriyor. Görüşmeler, görüşmeler. Yazışmalar, yazışmalar.

En sonunda danışmandan gelen cevap “Bizim yapabileceğimiz bir şey yok” 

………….

Aslında vekilde, danışman arkadaş da doğruyu yapıyor.

Bizimkilerin yapabilecekleri bu kadar.

Abimizle telefonda anlaşamıyoruz.

Niye mi?

Çünkü elinde örnekleri var.

Konyalı olmayan vekiller bu işi bir formül bulmuşlar çözmüşler.

Gelin şimdi bu babaya bu durumu anlatın.

Baba dönüyor, dönüyor ve bağırıyor “Uğur abi bizim vekiller ne iş yaparlar”

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Yüz dil bilsen de seni anlayamayanın yanında dilsiz kalırsın

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Hastane, Sağlık ocağı önünde sigara içip sigara izmaritlerini de yerlere atmadığımız zaman daha iyi ADAM oluruz.

      

Yorumlar

  • yorum avatar
    KYAHAN
    29-09-2021 09:22

    Vekillerin görevi yakınlarının çocuklarına torpil yapıp yurt ayarlamak olmasa gerek

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.