İNSANLIK VE VİCDAN…
7 Ekim 2023 sabahı başlayan ve kısa sürede bölge tarihinin en kanlı sayfalarından birine dönüşen şiddet dalgası, hâlâ dinmiş değil. Hamas ve diğer silahlı grupların İsrail’de sivillere yönelik gerçekleştirdiği saldırılar, en az 1.200 insanın hayatına mal oldu; 36’sı çocuktu. 240’tan fazla kişi kaçırıldı, akıbetleri hâlâ belirsiz.
Bu, uluslararası insancıl hukuk açısından tartışmasız bir savaş suçuydu.
Ancak ardından gelen İsrail’in saldırıları, çatışmanın boyutlarını ve bedelini akıl almaz bir noktaya taşıdı…
25 Mart 2025 itibarıyla Gazze Şeridi’nde 50.100’den fazla Filistinli hayatını kaybetti; bunların 17.000’i çocuktu.
113.000’den fazla kişi yaralandı. Yaklaşık 1,9 milyon insan en az bir kez yerinden edildi. Gazze’nin altyapısı sağlık tesislerinden su ve kanalizasyon sistemlerine kadar büyük ölçüde yıkıldı.
İnsanlar, temel yaşam ihtiyaçlarına erişimden mahrum bırakılmış durumda.
Kısaca, herkesin gözü önünde gerçek bir insanlık dramı yaşanıyor…
ULUSLARARASI SESSİZ ÇOĞUNLUK…
Uluslararası Adalet Divanı (UAD), 2024’te verdiği kararlarda İsrail’in Gazze’deki eylemlerine karşı “acil ve etkili önlemler” alınması gerektiğini defalarca vurguladı—fakat bu çağrılar büyük ölçüde uygulanmadı. Uluslararası Af Örgütü’nün son raporu, bu eylemleri Soykırım Sözleşmesi kapsamında değerlendirmiş; Gazze’deki Filistinlilere yönelik bir soykırımın hâlâ devam ettiğine dikkat çekiyor.
Hamas’ın sivillere yönelik saldırıları nasıl uluslararası hukukun ihlaliyse, İsrail’in Gazze’deki kitlesel ve ayrım gözetmeyen saldırıları da aynı derecede hukuk dışıdır. Bu, haklı-haksız meselesi değildir; insanlığın ortak vicdanının sorgulandığı bir krizdir. Vicdan hâlâ varsa?
KALICI BARIŞ ŞART…
Ocak ortasından Mart ortasına kadar sağlanan geçici ateşkes, Gazze halkına kısa süreli bir nefes sağladı.
Ancak İsrail’in bu ateşkesi tek taraflı ihlal etmesi, tam ablukayı yeniden devreye sokması ve insani yardım girişimlerini engellemesi, bölgedeki durumu yeniden derin bir felakete sürükledi.
Bugün geldiğimiz noktada, kalıcı bir ateşkes olmadan bu insani felaketin sona ermesi mümkün değil.
Gazze’ye uygulanan yasadışı abluka kaldırılmalı; insani yardım kesintisiz şekilde ulaştırılmalı; rehinelerin tamamı serbest bırakılmalı; uluslararası toplum, tarafları uluslararası hukuka uymaya zorlamalıdır.
ALMAN BAŞBAKANI MERZ’İN AÇIK SÖZLÜ DEMEÇLERİ…
Almanya Şansölyesi Friedrich Merz’in açıklamaları, bu trajedi karşısında verdiği demeçler Almanya’nın sorumluluk duygusunu net biçimde yansıtıyor:
Merz, Gazze’de yaşananları eleştirerek, “Artık bir mantık görmüyorum” dedi ve devam etti: “Bu kadar sivili acılar içinde bırakmak, Hamas terörizmiyle mücadeleyle artık açıklanamaz.”
Bu söylem, Almanya’nın geleneksel desteğini sürdürmekle birlikte, İsrail’in askeri operasyonlarını sorgulamaya başladığını da göstergesi olarak yorumlandı toplum içinde…
Ayrıca 1 Ağustos 2025’te de Merz, Gazze’deki insani durumu “kabul edilemez” olarak nitelendirdi:
“Oradaki durum kabul edilemez.
En kısa sürede sona ermeli.
En azından asgari düzeyde insani yardım, tıbbi ve gıda desteği sağlanmalı… Ve İsrail bu konuda en önemli sorumluluğa sahip.” diyerek Gazze’de yaşanan insanlık dramına dikkat çekmesi çok olumlu karşılandı.
İNSANLIK ÖLMÜŞ…
Gazze’de ölen her çocuk, İsrail’de kaçırılan her sivil, yerinden edilen her aile bize bir gerçeği hatırlatıyor: İnsan haklarının hiçe sayıldığı, hukukun üstünlüğünün yok sayıldığı bir dünyada hiç kimse güvende değildir.
Barışın yolu, taraflardan birinin yok edilmesinden değil; hukukun üstünlüğü, adalet ve insan onurunun korunması üzerinden geçer.
İsrail, Hamas ve diğer tüm aktörler uluslararası insancıl hukuk ve insan hakları yükümlülüklerine uymadıkça bu kan davası durmayacak.
Bugün uluslararası toplumdan beklenen yalnızca ateşkese aracılık etmek değil; adaleti sağlamak, insanlığı korumak ve yeni bir sayfa açmak için cesur ve kararlı adımlar atmaktır. Ayrıca unutmamalı: Bir toplumun yok edilmesini “ASKERİ HEDEF” olarak görmek, insanlık, hukuk ve vicdanı buzlu bir hayatta tutulmuş bir fantezi haline dönüştürür.
Çünkü bu yalnızca Gazze’nin, İsrail’in veya Filistin’in meselesi değil…
Bu, insanlığın sınavıdır.