YENİ BİR ÇEVRE AHLAKINA İHTİYACIMIZ VAR!
YAYINLAMA:
| GÜNCELLEME:
Ülkemizde bu sene “5 Haziran Dünya Çevre Günü” ile Kurban Bayramı ile aynı haftaya rastladığı için çevre ile ilgili etkinlikler sönük geçiyor. Zaten Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bu seneye mahsus “Dünya Çevre Günü” etkinliklerini 29-30 Mayıs’ta 81 ilde “Plastik Kirliliği ile Mücadele” teması ve “Çevrene İyi Bak” sloganıyla kutladı. Kamu kurumları, belediyeler ve okullarda farkındalık programları düzenlediler. Bitti, geçti, gitti.
Hem mübarek bayram haftası hem de Çevre haftası nedeniyle gelin hayatımızda bir değişiklik yapalım ve yeni bir çevre ahlakına sahip olmak için çaba harcayalım. Bu günlerin ülkemizde en üst yönetim kademesinden en alt yönetim kademesine 7 den 77 ye her yaş ve kesimden insanımızın çevreye bakışını ve davranışlarını gözden geçirmesi ve yeni bir başlangıç yapmasına vesile olmasını diliyorum.
Biliyoruz ki; bu dünya, sadece biz insanlar için yaratılmamıştır. İnsan bu büyük düzenin sadece bir parçasıdır. Rabbimiz tarafından İnsan olma onurunu taşıyan ve elhamdülillah Müslümanım diyebilen her bireye kıyamete kadar devam edecek ağır bir sorumluluk yüklenmiştir. Ancak Allah(c.c)’ın önemli ölçüde sadece bizlere verdiği zekâmızı yıllardır bencilliğimize kurban ediyoruz.
Çok daha fazla para kazanma hırsı ve rant peşinde koşan, gözü bir türlü doymayan insanların -sözde kalkınmamıza katkı- faaliyetleri yüzünden tarım alanları, orman alanlarımız, sulak alanlarımız, doğal güzelliklerimiz, doğal hayat biyolojik çeşitliliklerimiz gittikçe yok oluyor ve bizler maalesef seyrediyoruz.
Buna karşılık, iklimler değişiyor, doğal afetler artıyor, bazı bölgelerde kuraklık bazı bölgelerde sel, fırtına, aşırı yağışlar adeta uyarı veriyor ama bizler ders almıyor, bindiğimiz dalı kesmeye devam ediyoruz. Peki, bu daha nereye kadar daha devam edecek?
Yeni ve güçlü bir Türkiye için yeni bir çevre ahlakına ihtiyacımız var. Yeni Çevre ahlakı, yeryüzünde yaşamakta olan insanların birbirine ve gelecek nesillere karşı sorumlulukları yanında çevreye karşı sorumluluklarının bilinciyle oluşan yeni bir ahlâkî temeller üzerine inşa etmesiyle başlayacaktır.
Yeni çevre ahlakının temeli tüketerek ve kirleterek değil, diğer yaratılanlarla bölüşerek ve onları da koruyarak mutlu olmayı merkeze alan bir anlayışla başlamalı. Bu ahlak, yanı başımızdaki kardeşimizin sağlıklı ve temiz bir çevrede yaşama hakkına saygı göstermekle başlayacak; bunların yanı sıra sokaktaki kediye, köpeğe, yerdeki karıncaya gökteki kuşlara, ormandaki ağaçlara, yaban hayatına, sulak alanlarımıza, doğal güzelliklere kısacası yaratılan her şeye sahip çıkan onu yaşatan koruyan bir ahlak anlayışıdır. Gerçek manada insana, bitkiye, hayvana; kısaca çevre duyarlı bir yaşam tarzı benimsemeliyiz. Unutmamalıdır ki yaratılanı sevme ve koruma çabaları da, çevreyi korumakta ibadettir.
Anadolu’nun en eski yerleşim merkezlerinden olan Konya İli, geniş arazi varlığı, sayısız tarihi ve kültür varlığı, eşsiz doğal güzellikleri, yaşantısında var olan inancının gereği hoşgörü ve huzurun merkezi olan ve yıllardır Kadim başkent olarak gurur duyduğumuz büyük bir şehir olarak hep göz önünde olmuş bir yerleşim alanıdır.
Dünya’da ve ülkemizde geçtiğimiz yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkan ve Konya’da son 40 yıldır kendini gösteren çevre sorunları halen yeterince çözüme kavuşamamış olup, yaşantımızın her alanında rahatsızlık vermeye devam etmektedir. Mevcut yasal düzenlemelere ve uyarılara rağmen, hayatın her alanında çeşitli çevre sorunları ile karşı karşıyayız ve bunların çözümü için göstermelik işler yapıyoruz. Bunun nedeni de toplumumuzda yeterli çevre ahlakının oluşmamış olması ve diyalog eksikliğidir.
Konya’mızın en büyük marka değeri olan Hz. Mevlana’nın getirdiği hoşgörü ve iyi niyet sınırlarını maalesef çevre konularında farklı yorumluyoruz. “Bir şey olmaz, adam sende, bana ne? Boş ver, düzelir, aldırma kimse görmez, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” gibi anlamsız sözlerle; Belediye yapsın, Zabıta müdahale etsin, Çevre müdürlüğü gelsin, yetkililerin işi ne onlar halletsin anlayışı sürdürdüğümüz müddetçe, çevre sorunlarının çözümüne değil artmasına sebep olmaktayız.
İnanan insanlar yaşantısında inancının gereği temiz olmak zorundadır. Temizli imandandır. Önce ben temiz olmalıyım ve ben çevremi temiz tutup, rahatsız etmemeliyim ki başkası da beni rahatsız etmesin düşüncesinde olmalıyız. Bireyler olarak hepimiz tüketim alışkanlıklarımızı değiştiren yeni bir çevre ahlakının egemen olması konusunda hep birlikte çaba göstermeliyiz.
Konya’da yaşayanlar için bu işin reçetesi belli, uzaklara gitmeyelim. Madem Hz. Mevlana’dan yola çıktık, mademki O’nun hoşgörüsüne sığınıyoruz, o halde Hazretin yedi öğüdünü hayatımıza düstur edinmeliyiz. En başta da “Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol” sözüne sadık kalalım yeterli. İslam dini yaratılanı yaratandan dolayı sevmeyi, korumayı ve israf etmemeyi emretmiyor mu?
Bu vesile ile hem Dünya Çevre Gününüzü hem de Kurban bayramınızı tebrik eder, hayırlara vesile olmasını dilerim. Kalın sağlıcakla.
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *