Konya
Parçalı az bulutlu
30°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
40,9773 %0,51
47,7735 %0,57
4.402,76 % 0,38
Ara

KAŞIKLA TOPLAYIP KEPÇEYLE DAĞITMAK

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

 2023 seçimleri sonrasında Türkiye ekonomisinde kapsamlı bir politika değişimi yaşamak zorunda kaldık. Ekonomi yönetiminin ifadeleri ile döndüğümüz rasyonel politikaların temel ayağı ekonomi yönetimine duyulan güvendi. 2025 yılı sonuna kadar önceliğimiz dezenflasyon sürecinin akamete uğratmadan devamını sağlamaktı. Kur artışını sınırlamak için bir taraftan yabancıya reel getiri verdik, öte taraftan yurtiçi yerleşikleri yüksek faizin cazibesiyle kurdan uzak tuttuk.

Böylece bir yıldan uzun bir süredir yüksek faiz yüksek enflasyon öngörülebilir kur seviyesi esaslı politikalarla devam ettik. Baz etkisini bir kenara bırakırsak enflasyonla mücadelemiz tartışılır olsa dahi rakam üzerinde düştüğünü hep birlikte gördük. Bu sürecin hiç şüphe yok ki en büyük mağdurları sabit gelirli ve emeklilerimiz oldu. Öte yandan yapılan açıklamalara baktığımızda zaten ekonominin bu hale gelmesinin de sebebi onlardı.

Sonra bir soruşturma ve gözaltılar neticesinde 19 Mart sonrası 21 Mart akşamı piyasalar kapanana dek borsada son 17 yılın en sert satışları ve kayıpları yaşandı. Kur tarafında stabil tutmak adına 20 milyar dolardan fazla satış yapıldı. Gizli faiz artırımı silahı kullanılarak aylarca indirmeye çalıştığımız faiz seviyelerine 3 günde geri dönüldü.

Uluslararası kuruluşlar raporlarını güncellerken özellikle ilk gün döviz tarafında yarım saat içerisinde oluşan %20’lik sapmalar bizim için son derece ciddiye alınması gereken verilerdir. Gerçi yaşananlardan ders almama gibi bir özelliğimiz olsa dahi bu hareket piyasa dinamiklerinin nasıl bir pamuk ipliğine bağlı olduğunu göstermesi açısından son derece önemlidir.

Türkiye son 35 yılında defalarca ekonomik sorunlar yaşadı. Bu sorunların hepsinde tetikleyici unsur siyaset oldu. Son aylarda siyasetin, ekonominin önünde gündem oluşturmaya başladığı zaten her akşam televizyonların demirbaş envanterine kayıtlı çok değerli yorumcuların tartışmalarından belliydi. Ana sorunları tartışmaktansa haftalarca aylarca siyasi figürleri ve ipe sapa gelmeyen meseleleri  tartışmak sanırım seçmeni daha iyi konsolide ediyor. Hal böyle olunca da memleketin gerçek sorunları kimsenin ilgisini çekmiyor. Oysa biz rafa kaldırmadığımız temel sorunlarımız sebebiyle her belirsizlikte ekonominin tokadını yiyoruz. Türk ekonomisinin bu denli kırılgan ve müdahalelere açık olmasının ana sebebi de yapmadığımız ev ödevleri değil mi?

Ekonomi yönetiminin aylarca kaşıkla toplamaya çalıştıkları ne yazık ki 3 günde kepçeyle geri verilmiş oldu. Ben işin ne hukuki tarafındayım nede siyasi. Benim anlamaya çalıştığım biz ne yapıp ne ettik ki siyaset hukuk finansal piyasalar gibi birbirinden tamamen ayrı ve bağımsız olması gereken kurumları bir sepetin içinde birleştirmeyi başardık. Açılmış bir davanın ülke risk priminden politika faizine, döviz rezervinden, borsa endeksine kadar etki gücüne sahip olmasının nasıl bir ekonomik izahı var. 21 aydır didinen çabalayan ekonomi yönetimini penceresinden bakarsak bu haksızlık değil mi? Ya Enflasyon düşsün diye talebi düşürme niyetiyle üstüne gidilen orta ve alt gelir grubuna ait vatandaşımızın bunca zamandır fedakarlığına yazık değil mi.

Ekonomi yönetimi eşgüdümü ile tüm ilgili kurumlar gereken tedbirleri almaya çalıştılar. Gecelik borç verme faizleri artırılırken haftalık repo ihaleleri iptal edildi. Borsadaki kayıpları önlemek adına hisse geri alımı da dahil olmak üzere bir çok esneklik oluşturuldu. 2007 yılında bu yana ilk kez vadeli likidite senedi ihracına karar verildi. Ortalama bir hesapla yaşanan fırtınanın toplamda 200 milyar lira üzerinde bir etki yarattığı konusunda ekonomi çevreleri hemfikir. Bazılarına göre 350 milyarın üzerinde bazılarına göre 250 milyar.

Anlamamız gereken temel mesele ekonomi belirsizliği sevmez. Hele emanet parayla işletme sermayesi yaratmış iseniz belirsizlik sizin için en can sıkıcı sorundur. Şimdi asıl can sıkıcı olan ise artık enflasyon hedeflerimiz de bu sürecin kurbanı. Büyük ihtimalle yukarı yönlü revizyonlar ile beraber kur ve faizde beklentilere eşlik edecek. Sağlam temeller üzerinde çalışan ekonomi çevrelerince kabul görmüş bir ekonomi politikası oluşturamadık. Zira bunun için her fırsatta konuşulan yapısal reformlar gibi ev ödevlerinin hiç birini yapmadık. Son yıllarda yaşadığımız ekonomik sorunların ana sebebi  seçim odaklı yürütülen siyasi tercihlerin piyasalara yansıması idi. Son olarak yaşananların da öncekilerden farklı değil işin kötü yanı hesabı ödeyecek olanlarda aynı insanlar. Şimdi hasar tesbiti konusunda bile mutabakat yapamayacağız çünkü algılar ve beklentilerin bozulması bir yana en temel doğrularda dahi kutuplaşmış bir toplum söz konusu.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *