Konya
Açık
23°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
40,9783 %0,60
47,6681 %0,66
4.364,70 % -0,49
Ara

Annelik ruhsal bir çöküş mü? yoksa doruklarda yaşanan bir haz mı?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Anne, biyolojik olarak bağlandığımız ve asla kopamayacağımız bir yaşam biçimidir. İlk anne olduğumuz andan itibaren, hayatımıza kendimiz dışında, tüm ihtiyaçlarını karşılamak zorunda olduğumuz bir başkası girer. Uykusuz geçen geceler, ardından zaman zaman endişeler, çocuğunuzun her anında yanında olma isteği, sorumluluklar… Anne olmak oldukça yorucu ve fedakarlıklarla dolu bir serüvendir. Peki annelik toplumda tarif edildiği üzere, ruhsal bir çöküş mü? yoksa doruklarda yaşanan bir haz mı? Bu iki zıt duygu arasında gider gelir anne. Ancak tüm  annelerin ortak noktası, başarılı ve mutlu bir çocuk yetiştirme isteğidir. Bu sebepten, anne olma durumu bazen insanlar için sancılı geçen bir süreç ve sürekli aktif düşünme gerektirir. Mükemmel olma çabası içerisinde olmamız, hem kendimizi hem de çocuklarımızı, istemeden de olsa, kaygı sirkülasyonu içerisine sürüklemektedir. “Ben çocuğumun ihtiyaçlarını yeterince karşılayabiliyor muyum?” ya da “ona karşı iyi bir ebeveyn miyim?”, kusurlu veya eksik yönlerim var mı?” gibi sorularla zihnimiz adeta bizi sorgular. Beynimizin bize oynadığı suç psikolojisi ve aynı sorgulayıcı dış baskılarla ruhsal çöküntünün temelleri ruhumuza atılmış olur. Peki tüm bunları kabullenip, bireysel mutluluğumuzu terketmeli miyiz? Tabi ki de hayır! Çünkü bireysel olarak mutlu olan kişi, hem çevresine hem çocuklarına hem de eşine mutluluk veren kişidir. Kişi bireysel mutluluk konusunda sıkıntı yaşadığında bu ilk olarak eve ve çocuklarına yansır. Bu yüzden öncelikle annelik kaygılarınızdan hızlıca uzaklaşın. Kendi ihtiyaçlarınızı önemsemenin bencillik olmadığını ve çocuklarınıza yetmek için önce kendinize yetmeniz gerektiğini; bu nedenle de başkalarının ihtiyaçlarına koşmadan önce kendi ihtiyaçlarınızı gidermeniz gerektiğini unutmayın. Bedensel, zihinsel ya da ruhsal neye ihtiyaç duyuyorsanız gerçekleştirin. Tüm bunlar sizi bencil ve kötü bir anne yapmadığı gibi mutlu bir süreç geçirmenize de yardımcı olur. Ne olursa olsun, önce kendiniz sonra başkalarının anneliğinizi sorgulamasına izin vermeyin. Unutmayın ki, ilk kez anne oluyorsunuz ve anneliğin okuyup ezberlenecek bir kılavuzu yok. Anneliği yaşayarak öğreniyorsunuz. Başka annelerin sizden daha iyi olduğu fikrini aklımızdan çıkarın, her çocuğun karakteri farklı olduğu gibi her annenin de tarzı farklıdır. Bu nedenle kendinizi başkalarıyla kıyaslamayın.Unutmamanız gereken bir diğer önemli nokta; annelik, her şeyi tek başınıza yapmak zorunda olmak değildir. Tek başınıza dünyaya getirmediniz bu çocuğu. Öncelikle eşinizden, annenizden, aile büyüklerinizden, hatta üstesinden gelemeyeceğinizi düşünüyorsanız bir profesyonelden yardım alın. Çocuklar büyürken bir çok evreden geçip öz benliklerine ulaşırlar. Çocuğunuzun inatçı, kaba, sabırsız olmasından kendinizi sorumlu tutmayın. Çocuğunuz uygunsuz davranışlar sergiliyorsa, bunun biletini kendinize kesmeyin. Bazen çocuğumuzun her istediğini yerine getiremediğimiz için de eksik hissederiz kendimizi. İngiliz psikanalist Donald Winnicott’un en önemli kavramlarından biri “yeterince iyi anne” kavramıdır. Winnicott, çocuğun tüm istediklerini değil ihtiyaçlarını karşılayan anneyi “yeterince iyi anne”olarak tanımlar.”

Yorumlar
t
turgut 9 ay önce
harika
BEĞENME
0
CEVAPLA