Konya
Parçalı az bulutlu
30°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
40,9773 %0,51
47,7735 %0,57
4.402,76 % 0,38
Ara

Muharrem Ayının ve Aşure Orucunun Fazileti (2)

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Peygamber aleyhisselâm’ın muharrem orucunu ramazan orucuyla bir arada zikretmesine bakarak, arzu eden kimselerin muharrem ayının tamamını veya tamamına yakınını oruçlu geçirebileceklerine imâ ettiğini söylemek mümkündür.

Bilindiği üzere muharrem ayında çok değerli bir zaman dilimi olan âşûrâ günü bulunmaktadır. Peygamber Efendimiz’in bu ifadesiyle âşûrâ orucuna işaret buyurmuş olacağı da hatıra gelmektedir.

Muharremin "Allah'ın ayı" diye nitelendirilmiş olması, onun değerini anlatmak içindir. Çünkü zaman da aylar da günler de hepsi Allah'ın yaratmasıyla var olmuştur.

Muharrem ayında tutulacak orucun fazileti iki şekilde yorumlanmıştır:

Birincisi, söz konusu fazilet, hadisin ifadesinden anlaşıldığına göre muharrem ayının herhangi bir gününde tutulacak nâfile oruç için geçerlidir.

İkincisi, ondan maksat, o ayda bulunan âşûrâ gününde tutulacak oruçtur. Âşûrâ günü orucu da en faziletli nâfile oruçlardandır. Muharrem ayı söylenmek suretiyle onun bir parçası olan âşûrâ günü kastedilmiştir.

Muharrem ayının onuna rastlayan âşûrâ gününün fazileti de o günde cereyan edegelmiş olaylardan kaynaklanmaktadır.

Resûlullah (sav) aşûre gününde oruç tuttu ve oruç tutmayı tavsiye etti." (Buhârî, Savm 69; Müslim, Sıyâm 127).

Resûlullah (sav)'e aşûre günü tutulan orucun kıymeti soruldu; o da:

"Geçmiş bir senenin günahlarına kefâret olur" buyurdu. (Müslim, Sıyâm 197);

"Gelecek seneye kadar yaşayacak olursam, muharrem ayının dokuzuncu günü oruç tutarım." buyurdu (Müslim, Sıyâm 134)

Aşûre günü orucunun, ramazan orucu farz kılınmadan önce farz olduğu, sonra bu farziyet hükmünün ortadan kaldırıldığına dair rivayetler bulunmaktadır (Müslim, Sıyâm 122-126; Ebû Dâvûd, Savm 64).

Önce farz iken sünnete dönüşen bir hüküm, böyle bir geçmişi olmayan sünnetten daha üstündür. Bu sebeple aşûre günü orucuna ihtimam göstermek gerekir.

Ayrıca Aşûre günü muharremin onuncu günü olmakla beraber, aşûre günü orucu diye tutulacak olan orucun sadece o gün tutulmaması, ondan önceki dokuzuncu gün ile birlikte tutulması gerektiğine Müslim hadisi işaret etmektedir. Zira Peygamber Efendimiz'e yahudilerin ve hıristiyanların sadece onuncu güne tazim ettikleri, bu sebeple o gün oruç tuttukları haber verilince, "Eğer gelecek seneye kadar yaşarsam dokuzuncu gün oruç tutarım" buyurmuştur. Ancak Rasulullah Efendimiz gelecek senenin muharrem ayından önce vefat etmiş, muharremin dokuzunda oruç tutamamıştır.

Peygamber Efendimiz'in, muharrem ayının onuncu günü oruç tuttuğu bilinmektedir. Dokuzuncu günü oruç tutmayı arzu ettiği de bu hadiste görülmektedir. Bu sebeple müslümanların aşûre orucunu muharremin dokuzuncu ve onuncu günlerinde tutmaları müstehaptır. Hz. Peygamber'in sünnetine tam mânasıyla uygun olan tavır budur. Zira Peygamber Efendimiz'in niyet ettikleri de ümmet için sünnet sayılır.

Bazı âlimler de muharremin 9-10. veya 10-11. ya da 9-10. ve 11. günlerinde iki veya üç gün oruç tutmanın müstehap olduğunu ifade etmişlerdir.

Hanefî ve Mâlikî mezheplerinde muharremin dokuzuncu günü ile birlikte onuncu günü ya da onuncu günü ile on birinci günü oruç tutulması sünnet kabul edilmiştir.

Şâfîîler ise bu ayın dokuz ve onuncu günlerinde oruç tutmayı müstehap sayar. Hanefî mezhebine göre muharremin sadece onuncu günü oruç tutulması yahudileri taklit etme anlamına gelebileceği için mekruhtur.

İbn Kayyim el-Cevziyye muharrem ayındaki oruçların en faziletlisinin dokuz, on ve on birinci günlerinde tutulan oruç olduğunu, daha sonra da dokuz ve onuncu günlerin, bunun ardından yalnız onuncu günün geldiğini ifade eder (Zâdü’l-me'âd, II, 76; M. Kamil Yaşaroğlu, "Muharrem", DİA, c. 31, s. 5).

Aşure Gününde Yaşanan Hadiseler:

On muharrem, kaynaklarda işaret edildiğine göre birçok peygamberin hayatında önemli ve olumlu olayların gerçekleştiği bir gündür.

Hz. Mûsâ ile İsrâiloğulları’nın Firavun’un elinden âşûrâ günü kurtulduğunu ve Hz. Nûh’un gemisinin Cûdî dağına aynı gün oturduğunu söyleyen yahudileri Hz. Peygamber’in tekzip etmemesi, hatta, “Biz Mûsâ’ya sizden daha lâyıkız” diyerek bu günde oruç tutulmasını emretmesi (Buhârî, “Savm”, 69; Müsned, II, 359-360), âşûrânın Nûh’tan itibaren semavî dinlerde önemli bir yer işgal ettiğine işaret etmektedir (Yusuf Şevki Yavuz, "Aşura"DİA, c. 4, s. 26)

O halde muharrem ayında ve özellikle aşûre gününde ve bir gün öncesinde veya sonrasında oruç tutmaya gayret edelim. Bu mübarek ve saygın ayda ibadetlerimizi artırmaya çalışalım. Allah yar ve yardımcımız olsun.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *