Konya
Açık
20°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
41,1808 %0,26
47,9592 %0,46
4.682,89 % 0,17
Ara

DEPREM DEĞİL, FAKİRLİK ÖLDÜRÜR…

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Haber ajansları son dakika geçti…

Afganistan’da, Celalabat kentine 27 kilometre uzakta, odak derinliği 8 kilometre olan 6.0 büyüklüğünde deprem.

 

Bilanço ağır:

250 ölü…

500 ağır yaralı…

Binlerce yıkılmış bina…

 

Bir de cümle düşüyor sosyal medyaya:

“Deprem değil fakirlik öldürür.”

Söyleyen, Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Ahmet Övgün Ercan.

 

Ve haklı.

Deprem değil, fakirlik öldürüyor.

Deprem değil, cehalet öldürüyor.

Deprem değil, umursamazlık öldürüyor.

Deprem değil, kötü yönetim öldürüyor.

 

 

Afganistan’da yıkılan binalar…

 

“6.0 büyüklüğünde deprem oldu, 250 kişi öldü.”

Oysa bu büyüklükte bir deprem Japonya’da olsa?

Haber değeri bile olmazdı.

Çünkü orada deprem bir felaket değil, bir mühendislik sınavıdır.

 

Bizde?

Deprem olur, önce “şehitlik” payesi verilir,

Sonra “ben bu fay hattını önceden söylemiştim” diyen “deprem kahinleri” çıkar ekrana.

Basın ekran doldurur, ulemalar devreye girer,

Dua zincirleri başlar…

Ama bilim, gene bir kenarda unutulur.

 

 

Çünkü biz hâlâ sanıyoruz ki…

 

Deprem bir kaderdir.

Öyle söylüyorlar ya…

“Kader planı!”

 

Oysa kader değil bu, kötü plan!

Müteahhitlik adı altında yapılan imar rezaletleri…

Teknik elemanların yok sayılması…

Kaçak yapılar, çürük binalar, denetimsiz şantiyeler…

Betona gömülen hayatlar!

 

Prof. Dr. Ercan’ın dediği gibi:

“Depremde değil, kötü yapılmış evlerde ölüyoruz.”

Çünkü insan, kendi mezarını kendi elleriyle yapıyor.

 

Japonya’da deprem olur…

 

Çocuklar okullarında tahliye tatbikatı yapar,

Devlet afet planlarını uygular,

İnşaat sektörü en küçük vida standardına kadar denetlenir,

Yerel yönetimler kriz yönetiminde saniyelerle yarışır.

 

Bizde deprem olur…

Binalar “çürük mü değil mi” diye tartışılır,

Çimento kalitesi bilirkişi raporlarına bırakılır,

Yıkılan binaların müteahhitleri ya “kaçak”tır ya da “tanıdıktır”,

Ama hiçbiri sorumlu değildir!

 

 

Yıkımın gerçek adı: Yoksulluk

 

Deprem yoksulu daha çok öldürür.

Zengin semtlerde binalar yıkılmaz,

Ama varoşlarda, gecekondu bölgelerinde, kırsalda…

Her sarsıntı bir felaket demektir.

 

Çünkü ekonomi çökerse mühendislik çöker,

Mühendislik çökerse hayat çöker.

 

Bir gün anlayacak mıyız?

 

Bizim için depremden sonra ilk gündem “yardım kampanyası”dır.

“Yaraları sarıyoruz” deriz.

Ama kimse sormaz:

O yara neden açıldı?

Hangi bilim insanının uyarısı dikkate alınmadı?

Hangi yönetmelik kağıt üzerinde kaldı?

Hangi müteahhitin vicdansızlığı imar barışıyla affedildi?

 

Prof. Dr. Ercan yıllardır söylüyor:

“Depreme karşı tek çare, bilim ve mühendisliktir.”

Ama biz hâlâ…

Dualarla binaları sağlamlaştırmaya çalışıyoruz.

 

Son Söz

 

Deprem değil, fakirlik öldürür.

Deprem değil, cehalet öldürür.

Deprem değil, bilimden uzaklaşmak öldürür.

 

Bir gün gerçekten anlayabilirsek,

Bir gün gerçekten Japonya gibi olabilirsek,

Belki o zaman…

Haber bültenlerinde deprem rakamları değil,

Hayatta kalanlar konuşulacak.

 

Ama bugün?

Kendi ellerimizle yaptığımız mezarlarda,

Kendi ihmalimizle gömülmeye devam ediyoruz…

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *