Aynadaki Yüzümüz
Kültür… Sıklıkla duyduğumuz, bazen üzerine konuştuğumuz ama çoğu zaman yaşarken farkına varmadığımız bir gerçeklik. Bir milletin, bir toplumun, hatta bir mahallenin bile ruhudur kültür. Kimi zaman bir türkünün ezgisinde, kimi zaman sokak arasında oynayan çocukların şarkılarında kendini gösterir. Bazen de unutulmuş bir gelenekte, eski bir sözde ya da bir yemeğin tarifinde yaşar.
Günümüzde kültür, teknolojiyle, dijitalleşmeyle, küreselleşmeyle büyük bir sınav veriyor. Geleneksel olanla modern olanın mücadelesinde bazen biz, kendi öz değerlerimizle yüzleşmeyi unutuyoruz. Oysa kültür, geçmişle gelecek arasında köprü kurar. Dünü unutmadan yarını inşa etmenin yollarından biridir. Ve biz bu köprüden geçerken yanımıza ne alacağımıza karar vermeliyiz.
Kültür sadece büyük festivallerde, müzelerde, sanat galerilerinde yaşanmaz. Kültür, selamlaşırken kullandığımız kelimelerde, bayram sabahındaki sessizlikte, komşunun kapısını tıklatırkenki nezakette saklıdır. Ne kadar gündelikse, o kadar köklüdür aslında.
Bugün yaşadığımız hızlı değişimin ortasında kültürü korumak nostaljiye saplanmak değil, kimliğimizi diri tutmaktır. Zira kültür, sadece geçmişi değil, aynı zamanda bizi biz yapan değerleri geleceğe taşıma biçimidir.