Konya
Parçalı az bulutlu
30°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
40,9773 %0,51
47,7735 %0,57
4.402,76 % 0,38
Ara

“BİZAREM”

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Yüzyıllar boyu Hz. Pir’i, ne Konyalı anlayabildi, ne de diğer insan toplulukları. Herkes kendi çıkarları ve düşünceleri doğrultusunda onu kullanmaya çalıştı. O’nun düşünceleri hiç önemli kılınmadı. Oysa Hz. Pir ne demişti? “gel gel ne olursan ol yine gel mi?” demişti, yoksa “Gel, gel de birbirimizin kadrini bilelim” mi diyordu. Din, dil, ırk ayırmadığını ve bir anlamda herkese gel demesinin özünde, sadece gel demiyor, Hak yolunu bulmaya çağırıyordu. Sen yeter ki gel de aramıza gir. Biz Hak âşıklarıyız, gel aramıza katıl da, sana aşk bahçesinin kapılarını açalım diyen davetinde, insan sevgisini ortaya koyduğu kadar, bir anlamda çağırdığı, gönül bahçemiz dediği, İslam’ın saflığı ve Hak yolu vardı. 
Mevlânâ, başkasına ait olan “gel, gel ne olursan ol yine gel” sözü alıp intihal yapmamıştır. Çünkü Mevlânâ’ya ait hiçbir eserde bu  “ne olursan ol, yine gel” ile başlayan rubai yer almamaktadır. Yıllarca, O söylemiş gibi iftira ettiler Hz. Pir’e.
O’nun ilham kaynakları, Allah inancı ve Rasulullah aşkıdır. Hz. Pir’in Allah inancı ve Rasulullah aşkını, aklı, Muhammed Mustafa’nın önüne kurban et! Hasbiyallah (bana Allah yeter) de ki, kula Allah kâfidir” dediği beytinde görüyoruz. İşte Hz. Pir’i, bu bağlamda düşünmek ve bu düsturla anlamak gerekir. Sadece Sema’ya hapsetmemek, hoşgörü insanı, barış elçisi ve şair olarak da görmemek gerekir.
Yüzyıllarca Hz. Pir’i öyle sömürdük ki, kimin söylediği tam olarak belli olmayan, Hz Pir’den iki asır önce yaşamış Ebu Said-i Ebu'l-Hayr'a ait olduğu iddia edilen bu sözleri Mevlana “felsefesine!” uygun diye O’na mâl ettik, hümanist bir barış güvercini haline getirdik.
Hepimiz kolaycılığa kaçarak bu başkalarının sözlerini Konya reklamlarıyla Hz. Pir’inmiş gibi söyledik. Buna ne devlet ricali, ne de konu hakkında uzman olanlar dikkat etti, kolaycılığa kaçarak bilmeden de olsa, Hz. Pir’i çalma sözlerle gel çağrısı yapan biri haline getirip iftiraya maruz bıraktık.
Gelelim midemi bulandıran, işin suyunu çıkaran, kimilerinin “hoşgörülü ol” dediği yaşananlara. Ne tefekkür kalmış, ne Mevlana öğretisi kalmış, ne de bir çizgi. Hepsi tahrip edilmiş. Bu meydanın, taş meydan haline getirilmesine karşı çıkan yazılar yazmıştım. İşte o meydanın şimdi nelere hizmet ettiğini görmeye başladık.
 “BİZAREM”
Gariplik ve en büyük hata şu ki; Biz sadece Hz. Pir’i kendisinin olmayan ve kendisine mal edilen sözlerle andık. Hiç birimiz, O’nun “Bizarem” dediği beytini insanlara anlatamadı. O’nu yazarken, anarken ve anlatırken önceliği bu “Bizarem” beytine vermeliydik. Kul hakkının ne demek olduğunu, davacıyım diyenin davasında haklı olduğunu, görmezden geldik. Hiçbir sorumlu bundan kaçamaz ve vebalini de kaldıramaz. Bilen bilir ama bilmezden gelir, bilene de, bilmeyene de bir kere daha Hz. Pir’in asıl düşüncelerini, dünya ve ahiret görüşünü ve O’nun kimlerden davacı olduğunu hatırlatmak isterim.
Men bende-i Kur'anem eğer can darem
Men hak-i reh-i Muhammed Muhtarem
Eğer nakl küned cüz in kes ez güftarem
Bizarem ez u vez an sühan bizarem
“Ben sağ olduğum müddetçe Kur’an’ın kölesi bendesiyim
Ben, Muhammed Muhtarın yolunun tozuyum, toprağıyım
Benim sözümden, bundan başkasını bir kimse naklederse                 
Ben ondan da bizarım, o sözlerden de”
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *