Konya
Açık
21°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
40,9708 %0,51
47,6962 %0,57
4.373,56 % -0,28
Ara

RADYO KÜLTÜRÜNÜN HAYATIMIZDAKİ ÖNEMİ ve RADYONUN TANIMI

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

   “Radyoyu günümüzde hayatımızın neresine koyuyoruz?” diye sorsam orta yaştaki insanlar dışında yeni jenerasyon radyoya pek kulak vermiyor diyebilirim.

   Akıllı telefonların, tablet ve bilgisayarların yaygın olduğu şu ortamda radyo kendine nasıl yer bulabilirdi ki! Tabii yeni jenerasyon da kendince haklıydı sanki… Oysaki radyolar da televizyon gibi güncelliği yakalıyordu, buna rağmen yeni jenerasyona bir türlü ne yazık ki yaranamıyordu. Ben bu yazımda radyonun benim hayatıma kattığı önemi, hissettirdiği heyecanı ve yoğun duygu durumunu bahsetmeden önce radyonun doğuşunu, Türkiye de nasıl ortaya çıktığını, kısaca anlatacak, radyoyla ilgili bazı terimsel kavramlardan bahsedeceğim.

   Radyo denilince akla gelen isim kim dersiniz? 1800’lü yılların sonunda telsiz telgraf yapımı üzerinde çalışan, "Hazır mısınız?" diyerekten radyonun alt yapısını oluşturan İtalyan fizikçi, mucit ve elektrik mühendisi Guglielmo Marconiyi hatırlatmak gerek...

   Ve şimdi de radyoyu tanıyalım;

   Radyo, elektromanyetik radyo dalgalarındaki ses modülasyonunu önce elektronik ortama sonra da sese çeviren elektronik alettir. Türk Dili dergisinde Kırgız Türkçesinde radyo anlamında kullanılan үналгы /ünalgı/ sözünün Türkiye Türkçesinde kullanılması da gündeme getirilmiştir. Radyoyu Marconi icat etmiştir. Normal bir radyo alıcısında Orta Dalga (MW- Mid Wave) ve FM, bazen de uzun dalga (LW- Long wave) bulunmaktadır. Kısa dalga (SW- Short Wave) radyoları kalitesine ve çeşidine göre alış tayfi değişmektedir.Bunları da kısaca incelemek gerekirse ben sadece kısa dalga ve FM bandına yer vereceğim. Kısa dalga radyo; Kısa Dalga yayınları almak üzere tasarlanmış radyo elektromanyetik tayfin YF "yüksek frekans" (HF- High frequency) (3Mhz- 30Mhz arası) yayınlarını alan alıcı.  TV, telefon, internet yaygınlaşmadan önce oldukça popüler olan bu tür radyolar özellikle uluslararası yayınları da alabildiklerinden zamanında oldukça değerli bir bilgi kaynağı olmuşlardır. Bu frekans bandındaki radyo alıcıları kalite ve özelliklerine göre çok değişik modellere ayrılabilmektedir. Hassaslık ve seçicilik bu tür radyolarda kalite kıyaslama unsurudur (Q faktörü). Tasarımlarına göre başlıca analog ve sayısal olmak üzere ikiye ayrılırlar. Prensip olarak iki alıcı da aynı temele dayansa da sayısal alıcılar genelde seçicilikte, analoglar da hassasiyette daha iyidir. Kabaca antenden gelen sinyali geniş band dalga güçlendirici karşılar, çıkış belli bir ara frekans ile karıştırılır ve elde edilen frekans filtrelenip dinlemek istenen istasyona göre ayarlanmış bir osilatörün çıkışı tekrar karıştırılıp ses dalgasına çevrilir. İlk karıştıma bölümünde iki frekans kullanan alıcılar (süper hetorodin) hayal sinyalleri çok daha iyi baskılayabilmektedirler; piyasada 3 ara frekans kullanan modeller de bulunmaktadır.

FM radyo;frekans modülasyonu (FM) teknolojisi kullanan bir radyodur. 1933'te Amerikalı mühendis Edwin Armstrong tarafından icat edilmiştir ve dünya çapında yüksek kalitede ses sağlamak için kullanılmaktadır. FM radyo, en rekabetçi radyo yayını teknolojisi olan AM radyo'dan daha iyi ses kalitesine sahiptir, bu nedenle çoğunlukla müzik yayını için kullanılır. FM radyo istasyonları VHF frekanslarını kullanır. "FM bandı" terimi, belirli bir ülkedeki FM yayınına ayrılmış frekans bandını tanımlamaktadır.

 

   Yukardaki bilgileri merak edenler daha detaylıca araştırabilirler. Şimdi ise Türkiye de radyo nasıl ortaya çıktı ona gelelim. Türkiyede radyo yayıncılığı, bundan tam 98 yıl önce, 6 Mayıs 1927'de, İstanbul Sirkeci'deki Büyük Postane’nin bodrum katında, Eşref Şefik'in yaptığı anonsla başladı.

“Alo alo, muhterem samiin..."

  Burası İstanbul telsiz telefonu konulu Türkçe ve Fransızca anonsuyla Türkiye de radyonun varlığı fiili olarak başlamıştır.O yıllarda radyo yayınları telgraf haberleşmesinden kalan zamanlara sığdırıldığı için yayınların başlaması akşam saatlerine denk geliyordu. Programlar daha çok müzik ağırlıklıydı, ama arada haberler de veriliyordu.90’ların başında kurulan özel radyoların temeli, 27 Nisan 1927’de açılan Türk Telsiz Telefon A.Ş.’ye dayanır. Ülkenin dört bir yanında peşpeşe açılan özel radyolar, sancılı geçen iki yılın ardından 13 Nisan 1994’te çıkarılan yasayla belli kurallara bağlandı. Yayınlarda uyulması gerekenler yasalaştı. Türkiye’de halen 1000’in üzerinde ulusal ve yerel radyo yayın yapıyor.O günden bugüne mikrofonun ardından seslenen isimleri saymaya kalksak zamanımız yetmez. Ama Türkiye’nin haber okuyan ilk kadın spikeri Emel Gazimihal’i, spor karşılaşmalarının unutulmaz ismi Eşref Şefik’i, Orhan Boran’ı, Sanat Güneşimiz Zeki Müren’i ve radyo programcılığının gelişimine büyük katkısı olan Halit Kıvanç’ın ismini de yad etmemek olmaz. Günümüzde küçüle küçüle cebimize kadar girse de, radyo, büyülü, kocaman bir dünya... Bu sayede Teknolojinin son yıllarda hızla gelişmesine paralel olarak ve internet kullanımının yaygınlaşmasıyla beraber, internet üzerinden yayın yapan radyoların sayıları da hızla artmaktadır.

Kıymetli okurlar, bu yazımızın ilk seriysin de radyonun nasıl ortayaçıktığını ve Türkiye de radyoyla nasıl tanışıldığından bahsettik. İkinci serimizde ise radyoyla ilgili deneyimlerimden, anılarımdan bahsedeceğim.

Herkese keyifli okumalar,

Sağlıklı günler dilerim.

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *