KORKMAYALIM!
YAYINLAMA:
| GÜNCELLEME:
Kadın cinayetleri, ne acıdır ki ülkemizin kanayan yarası. Her gün bir haber duyuyoruz, bir kadın daha aramızdan koparılıyor. Her biri bir anne, bir evlat, bir kardeş… Hayatlarının baharında, sevdikleriyle geçirecekleri güzel günleri çalınmış oluyor. Peki, neden? Neden bir insan, bir başka insanın hayatını alma hakkını kendinde bulur?
Bazen bu olayları okurken içimde tarifsiz bir öfke hissediyorum. Bir yandan da çaresizlik... “Bir gün sıra bize mi gelecek?” diye düşünmeden edemiyorum. Sokakta yürürken, toplu taşıma kullanırken, hatta evde bile güvenlik kaygısı taşıyoruz. Böyle bir hayat ne kadar sürdürülebilir ki?
Oysa bir kadının en büyük hayali, mutlu bir yaşam sürmek, sevgi dolu bir yuva kurmak, belki çocuklarıyla gelecek planları yapmaktır. Ama gelin görün ki, kadına biçilen rol, “sus, otur, boyun eğ” şeklinde olunca, bu hayaller birer birer yok oluyor. Sonrasında ise haberlerde "töre cinayeti", "kıskançlık krizi" gibi gerekçelerle bir kadının daha toprağa verildiğini okuyoruz.
Cinayetlerin bahanesi olmaz, olamaz. Her can kıymetlidir, kadın ya da erkek fark etmez. Ancak şunu da kabul etmeliyiz ki, toplum olarak kadınlara bakış açımızda ciddi bir sorun var. Daha küçük yaşlardan itibaren erkek çocuklarına öğretilen "kadın senin malın, sözünü dinlemeli" zihniyeti, ilerleyen yıllarda maalesef cinayetlere kadar varan şiddet olaylarına dönüşüyor.
Artık bir şeylerin değişmesi gerekiyor. Yeterince kadın öldü. Yeterince anne evladından, çocuk annesinden mahrum kaldı. Kadınlar sesini duyurmak, haklarını savunmak için çırpınıyor. Ama yalnızca onların çabası yetmez. Toplum olarak hepimizin bir adım atması gerek. Erkek çocuklarına sevgiyi, saygıyı, eşitliği öğretmeliyiz. Kadınlar olarak da birbirimize destek olmalıyız. Korkmamalıyız, sesimizi daha gür çıkarmalıyız.
Belki bir gün bu ülkede kadınlar özgürce, korkmadan yaşayabilir. O zamana kadar mücadelemiz sürecek. Çünkü her bir kadının hayatı, yaşamaya değer.
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *