Konya
10 Mayıs, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.22
  • EURO
    34.77
  • ALTIN
    2459.0
  • BIST
    10354.6
  • BTC
    63287.72$

YENİ TÜRKİYE’NİN YÜZÜ

13 Şubat 2019, Çarşamba 08:34

Artık eski çamlar bardak oldu. Köprünün altından çok sular aktı. Kemalizm maskesine bürünenler bu memleketi sadece kendi arsası, hatta gelirlerini parsası olarak görenler, kibirlerinden kasım kasım kasılanlar, eskisi gibi hareket edemeyecek, holdingler, tröstler ve karteller bir kalemde her şeyi silip süpüremeyecekler. Ha arada girişecekleri spekülasyonlarla vurgunlardan paylarını alacaklardır ve arada ceplerini dolduracaklardır ama bu uzun süreli olmayacak/olamayacak, bunlar dışa bağımlı uşaklıklarını alınlarında çizgi, yüreklerinde kara leke olarak bulunduracaklardır.

Gelişmelere bakıldığında 31 Mart tablosu var karşımızda. Bu tarih bana aynı zamanda 31 Mart hadisesini de çağrıştırmıyor değil. Malum bu tarih Sultan 2.Abdülhamit Han’ın tahttan indirilmesine giden olaydı. İttihatçıların İngiliz şerbetçiliği ülkemizi kargaşaya sürüklerken birileri İngilizlerin maşası olmayı 2.Abdülhamit’i düşürme adına peşinen kabul ediyor ve düşmanla açıkça işbirliği yapılıyordu. 31 Mart Vaka’sı diye tarihe geçen bu olay, 14 Nisan 1909 tarihine rastlamaktadır. Şöyle biraz daha detaylı bakıldığında olay aslında; kendi zulümlerini örtmek isteyen İttihatçıların, II. Abdülhamid'in tahttan indirilmesini temin etmek için, İngiliz Gizli Servisinin yardımı ile ve İngilizlerin aleti olarak tertipledikleri bir hadise olduğunda resmen ittifak etmeleridir. Lakin yine her zaman olduğu gibi bütün suç, samimi Müslümanlara yıkılsın diye, bir kısım dinî sloganlar kullanılmış ve "şerî'at elden gidiyor" diye dine ve dindarlara hücum planları hazırlanmıştır. İttihatçılar, kendilerinin tertipledikleri bu olayı dindarlara yıkmışlar ve maalesef kendileri gibi düşünen tarihçileri de kullanarak, bu olayı en büyük irtica olayı diye takdim etmişlerdir.

Bugün her kesimden hemen hemen Kemalist maskesi altında tiryakileşmiş pişkinler vardır.Hiç bir şey üretmeyip,laf salatasıyla cebine çalışan ve sadece tüketmeyi ve nemalanmayı amaçlayan ama yeri geldiğinde taşı gediğine koyup bir taşla iki kuş vurmayı amaçlayan,körün fili sobelemesi gibi karanlık alanları tercih eden vurguncu tayfası var ki ben bunlara kaşalotlar takımı diyorum.Onlar şunu unutmasınlar ki;Bir daha Köy Enstitüleri asla açılmayacak, Recep Pekerler kendi faşist düşüncelerini söyleme dökme ve taraftar bulma yarışına giremeyecekler,nedeni de artık halk gözünü açtı ve o alfabede verdiğiniz telkinler yani “uyu uyu yat uyu” geçmişte kaldı.Uyandı millet kendi çapında görüyor gerçekleri.tablo öyle net bir şekilde ortada ki;tüm çapanızla mesela Kürtler için onlar karda kart kurt sesler çıkaranlardı yalanınız bile tutmayacak eğitim seviyesi arttıkça bu memlekette çok şey konuşulacak.Konuşulsun ki karanlıkta kalan hiçbir şey kalmasın.Güneş aydınlatsın yüzlerimizi,ilim güneşi ruhlarımızı aydınlatsın,birbirimizi içini daha iyi anlayıp sırdaş olalım, gardaş olalım, el ele olalım ki; buna ihtiyacımız var.Bizi bölmeye parçalamaya 31 Mart hadiselerini tekrar yaşamaya/ yaşatmaya kimsenin gücü yetmesin.

Bu ülkede liberal eksende kalıp simit yiyen bisiklete binen mütevazılıği temsil seçen cebi dolu kemal dervişlerde vardı. Bunlar artık dizilere mal edilecek Kemal Sunal alıştırmalarıdır. Sizlerin zannettiği gibi hippi kılıklı bir belediye başkanı bu coğrafyadan çıkmaz lakin bir komünist nasılsa çıkıverdi işte aradan Tunceli’de. Ama sanmayın ki; bu sosyoloji hep bunlara gebe. İstisnalar kaideyi bozmaz derler Amerikan ya ağabeyleriniz sizler için yeni formüller üretseler de CİA âşıkları onları akıl hocalığı yapıp yönlendirseler de bu memleketin sağduyusundan başka bir şey göremeyecek haçlı seferlerinin kalıntılarını, izlerini ruhunuza semirtseniz de tapınakçılara bağlılığınızı gizleseniz de siz kısaca busunuz işte Cem Uzan gibi. Menfaatiniz için delik bulunca FETÖ mensupları gibi vın kaçarsınız işte.

Hele hele devrimcilik maskesinde yobazlık yapan pos bıyıklı Stalin Lenin Mao özentili sarkık sırkıntılar vardır azda olsa bu memlekette. Şunu bilin ki sizin özlediğiniz devrim mevrim olmayacak çünkü devrim diye diye nevriniz döndü zaten. Gezi direnişinde Kemalistler devrim yaptı mı? Sizler kendi özünüze dönmedikten sonra başkalarının masallarıyla uyumaya devam edeceksiniz. Sizler masum canlara kıydığınız bilhassa ülkücü camiaya karşı başvurduğunuz şiddeti ve kıydığınız nice canların hesabını vicdanen veremediğiniz müddetçe, laiklik çağdaşlık Kemalizm maskeciliği saplantılarınızdan kurtulmadığınız müddetçe sizlerden bu ülkede bir şey olmaz. Siz önce kendinizi ruhen bir tedavi ettirin ki; sığındığınız söylemleri yeni baştan gözden geçirin ki; sizlerinde zaten geçmiş olan son kullanma tarihleriniz belki yeniden, Türkiye’nin asla eskimeyen değerleriyle örtüşsün ve eskimeyen kimliği üzerinde küllerinden yeniden doğsun ve en azından kendinizi yenileyip, kendi kendinizle ve toplumla barışık hale gelirsiniz. İşte o zaman kaçırdığınız güzelliklere ve kendinize ettiğiniz eziyetlere, yediğiniz helvadan putlarınıza çok ah edecek,(Lenin- Mao- Stalin’e lanet okuyacak) belki de Hz. Ömer gibi anlatıp gülümseyeceksiniz.

Ey Fettoşlar sizler de altın nesil diye diye övündünüz. Gittiniz Amerikan’yanın kuyruğuna yapıştınız. Takiyyeciliğin sonu budur işte. Çaldığınız sorularla sükse yapıp devletin mahrem bilgilerini, kozmik odalardaki bilgileri, devletin şifrelerini Amerika ya peşkeş çektiniz. İntegral problemlerini çözdünüz sözde ama bu ülkede Bizans oyunlarıyla, Çin entrikalarıyla, Perslerin zekâlarıyla hareket edip kendinize Alamut kalesi inşa ettiniz. Gözü dönmüş caniler aldığı emirlerle Türkiye’yi 15 Temmuza getirdi. Attığınız iftiralar, KGB tipi ajanlar, öngörülen evlilikler ile kast sistemine özlem duydunuz ama Mahatma Gandi ve Nehrular daha bilgili çıktı ve anladı sizlerin kimin peşinde olduğunuzu gördü halk.

Ey HDPKKlılar. Siz Kürtlerin temsilcisi değilsiniz. Silahlarınızla halkı isyana teşvik edip kurtarılmış bölgeler ilan etmeniz ve şehirleri savaşa hazırlamanız aldığınız dış yardımlar ve uyuşturucu kaçakçılığı ile sorunları devrimsel bazda ihtilal ile çözme hevesleriniz asla gerçekleşmeyecek. Meşruiyetiniz kaybettiniz ki zaten yok idi. Temsil olarak bulunduğunuz Meclis çatısı altında çok şükür ki ağzınızın payını alıyor ve engellemelerinizle yeni Türkiye’nin önünü asla kapatamayacaksınız. CHP’nin gözünün içinde iş birliği de yapsanız insanların yüreğini kazanmanız artık zor. Saldığınız korkular son aşama da çünkü 15 bin terörist yok edildi ve kalan İçişleri Bakanımızın ifadesiyle 750 civarında. Gördünüz mü şimdi? Bu ülkenin siyasetine adam gibi renk katmanız ve çözüm üretmeniz gerekirken 31 Mart hadisesi gibi başkalarıyla yaptığınız kardeşliğiniz ve Türkiye düşmanlığınız sizi bu topraklarda yüceltmeyecektir. Ha bir de sakın Meral’in İP’ine değil, Allah’ın(c.c.) ipine sımsıkı sarılın.

Peki ya Ak Partililer ve Mhp. Şu son zamanlardaki kardeşlik dokusu ve Türkiye istikbali üzerinde istiklali koruma adına atılan birleşik adımlar isterim ki hiç sönmesin. Sakın rahmetli Özal dönemindeki gibi siyasi particilik anlayışı ve kayırmacılık adamcılık peşinde olunulmasın. Her şeyden önemlisi liyakattır. Birlikteliktir. Kardeşliktir. Türkiye’nin bekası her şeyin üzerinde olsun. Mesele Türkiye ise siyasi çekişmeler değil hizmet ve kardeşlik ilmek ilmek dokunsun. Halkın gönlüne kalbine yüreğine dokunulsun. Çözümler birlikte üretilsin, alın teri birlikte akıtılsın. İsteriz ki benim senin adamım yerine alını ak yüzü pak liyakatli kadrolar bu ülkenin dinamizmi ve temel taşını oluştursun. Söğüt yeniden şenlensin. İsteriz ki meşruiyet sağlam yeni Türkiye muasır seviyede,  yönetim milli ve maneviyatla donanımlı, teşkilatlanma sağlam temelli olsun. İsteriz ki rahmetli Başbuğ ile rahmetli Erbakan Hoca birlikte yeni Türkiye için sıvayıp kolları Yunus gibi düşülsün yollara. İsteriz ki Anadolu şenlensin. Diriliş öyküsü gerçeğe dönüşsün. İsteriz ki Sezai Karakoçlar ve düşünceleri bu iklimde filizlensin.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.