Konya
12 Mayıs, 2024, Pazar
  • DOLAR
    32.22
  • EURO
    34.93
  • ALTIN
    2444.4
  • BIST
    10218.58
  • BTC
    60946.917$

UMRE İBADETİNİN ÖNEMİ

20 Aralık 2018, Perşembe 08:32

Umre ibadeti, Yüce dinimizin önem verdiği ibadetlerden olup Müslümanların İslam’ın merkezi, vahyin başladığı ve Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in doğduğu, büyüdüğü, 13 yıl Peygamberlik yaptığı kıymetli şehri Mekke’yi ve 10 yıl İslam’ın hükümlerini uyguladığı, mescitlerini inşa ettiği, namaz kıldırdığı, irşat ve tebliğ vazifesini ifa ettiği, vefat ettiği, defnedildiği ve kabr-i şeriflerinin bulunduğu nurlu ve aydınlık şehir Medine’yi ziyaret etmelerini sağlayan bir seyahattir.

Hac öncesinde umre yapmanın mühim bir faydası vardır. Hacca hazırlık ve hac ibadetini zorluk çekmeden yapabilmek bakımından umre, değerli bir fırsattır. Hac ibadetini yaptıktan sonra umre ibadetine devam etmek yine Müslümanların kutsal topraklarla gönül bağlarını güçlendirmeleri ve Kabe-i Muazzama’ya ve Mescid-i Nebevi’ye değer verip sahip çıkmaları anlamına gelmektedir.

Hz. Adem (a.s.), yeryüzüne indirildikten sonra Hindistan’da gece gündüz cennetten uzaklaştırılmasının ve eşi Hz. Havva’dan ayrı kalmasının üzüntüsüyle ağlamış. Yüce Rabbimiz, huzur bulması ve üzüntüsünü gidermesi için ona Mekke’ye gitmesini ve Kabe’yi inşa etmesini ve Kabe’nin etrafında tavaf etmesini emretmiş ve orada yapacağı duaları kabul edeceğini müjdelemiş (M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, c. 1, s. 42).

 Hz. Adem (a.s.) da yeryüzündeki tek kişilik ilk inanç seyahati sayılabilecek yolculuğunu yapmış, Mekke’ye ulaşmış ve Kabe’yi ilk defa inşa etmiş. Bu gerçek Kur’an-ı Kerim’de "İnsanlar için yeryüzünde kurulan ilk ev, Mekke'de bulunan mübarek ve alemler için hidayet kaynağı olan Kabe'dir."(Âl-i İmran, 3/96) ayet-i kerimesinde açıklanır. Ayrıca Hz. Peygamber (s.a.v), ashab-ı kiramdan Ebu Zer (r.a)'in sorularına cevap olarak yeryüzünde ilk inşa edilen mescidin "Mescid-i Haram", ikinci inşa edilenin "Mescid-i Aksa" olduğunu ve bu ikisi arasında kırk yıl süre bulunduğunu beyan buyurmuştur. (Buhârî, Enbiyâ. 10).

Hz. İbrahim (a.s.) oğlu İsmail (a.s.) ile (Hz. İsmail 30 yaşındayken) sellerden yıkılan Kabe-i Muazzama’yı temelleri üzerine Allah’ın emriyle yeniden inşa ettikten sonra tavaf ettiler. Cebrail (a.s.) ona hac ibadetini öğretti ve Arafat’ta insanları hacca çağırması gerektiğini iletti. Bu olay da Kur’an-ı Kerim’de şöyle bildirilir:

“İnsanlara haccı ilan et. Gerek yaya olarak gerek her uzak yoldan, zayıflamış develer üzerinde sana gelsinler.” (Hac, 22/27) Rivayetlere göre Hz. İbrahim (a.s) hac ibadetini yaptıktan sonra Şam’a döndü ve her yıl hac mevsiminde Mekke’ye gelir, haccederdi (M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, c. 1, s. 206 ). Hz. İbrahim’in Kur’an’da geçen dualarının bir kısmında şu ifadeler dikkat çeker:

“Ya Rabbi, burayı emniyetli bir şehir yap ve halkından Allah’a ve ahiret gününe iman edenleri mahsullerle rızıklandır.” (Bakara, 2/128); ”…İnsanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meylettir (özlem uyandır, arzulayarak yanlarına varıp Kabe’yi ziyaret etsinler), onları ürünlerden rızıklandır, umulur ki şükrederler.” (İbrahim, 14/37)

Peygamber Efendimiz (s.a.v), veda haccı öncesinde üç ayrı zamanda umre yolculuğu yapıyorlar. İlki Hudeybiye seferi. Henüz Mekke fethedilmemiş, güvenlik sorunları bulunmasına rağmen ve Mekkeli müşrikler ile üç önemli savaş Bedir, Uhut ve Hendek savaşları yapıldığı halde Peygamber Efendimiz, Allah’ın emriyle bir grup ashabıyla Hudeybiye’ye kadar ulaşıyor ve oradan ileriye geçişine izin verilmeyince geri dönüyorlar. Yapılan anlaşma gereği ertesi yıl 3 gün içerisinde kaza umrelerini yapıyorlar. Üçüncü umreleri de Mekke’nin fethinden sonra yapılan Huneyn Savaşı’nın ardından Ci’rane’den ihrama girip umre için Kabe’ye giderek ifa ettikleri umredir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) Müslümanlara hac ve umreye devam etmelerini de şöyle tavsiye etmişler:

"Hac ve Umre yapanlar, Allah'ın misafirleridir. O'ndan bir şey isterlerse, onlara cevap verir. Af isterlerse, onları affeder. " (İbn Mâce, “Menâsik”, 5); “Hac ve umreyi peşi peşine yapınız. Bu ikisi, körüğün; demir, altın ve gümüşün pasını yok ettigi gibi fakirliği ve günâhları yok eder. Mebrûr haccın sevabı ancak cennettir" (Tirmizî, “Hac”, 2; Nesâî, “Hac”, 6; İbn Mâce, “Menâsik”, 3)

O halde imkan ve fırsat bulduğumuzda Yüce Rabbimiz’in “Allah için hac ve umreyi tam yapın” (Bakara, 2/196) emrine uyarak ilk fırsatta farz olan hacca gitmeye, hac mümkün olmazsa veya hac ibadetini yerine getirsek bile Peygamber (sav)’in "umre ibadeti, daha sonraki bir umreye kadar işlenecek günahlara kefârettir. Mebrûr haccın karşılığı ise, ancak cennettir." (Buhârî, “Umre”, 1; Müslim, “Hac”, 437) teşvikleriyle umre ibadetine devam edelim. Özellikle çocuklarımızın ve gençlerimizin kutsal topraklarda dini eğitimine ve ibadete alışmalarına özen gösterelim. Başarılı öğrencileri umre ödülü ile ödüllendirelim. Allah hepimizin ibadetlerini rızasına uygun ve makbul eylesin. En yakın zamanda hepimize hac ve umreler nasip ve müyesser eylesin.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.