Konya
09 Mayıs, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.24
  • EURO
    34.69
  • ALTIN
    2396.7
  • BIST
    10244.34
  • BTC
    61182.97$

Tedbirli Olmaya Devam Edelim

25 Ocak 2021, Pazartesi 08:54

Cenâb-ı Hak, bütün kullarını bu dünyada muhtelif vesilelerle imtihana tabii tutmaktadır. Bu sebeple insanlara birtakım imkânlar ve nimetler verdiği gibi bazı mahrumiyetler ve külfetler de yüklemiştir. İçinde bulunduğumuz ve dünyayı etkisi altına alan Pandemi de en hafifinden en ağırına kadar geçirdiğimiz hastalıklar da dünya imtihanlarındandır.

Tarih boyunca pek çok hastalık Cenâb-ı Hakk’ın yardımı ve insanların gayretli araştırmaları ile tedavi edilip, şifa bulmuştur. Bugün dünyanın dört bir köşesine yayılan Koronavirüs’ün de inşallah çaresi bulunacaktır. Nitekim Resûl-i Ekrem’in buyurduğu gibi “Allah, indirdiği her hastalığın muhakkak şifasını da vermiştir.”(Buhârî, Tıb, 1.) 

Elbette hiçbirimiz zorluklarla karşılaşmayı arzu etmeyiz. Ancak müminler olarak biliriz ki, hayatın güzel anları kadar, sıkıntılı zamanları da dünya imtihanımızın birer parçasıdır. Bu imtihanlardaki hikmet ve sırları çözemeyerek isyan edenler hüsrana uğrarken, sabır, rıza, tevekkül ve teslimiyetle Allah’a iltica edenler büyük ecirlere nail olurlar. Âyet-i kerîmelerde bu husus şöyle beyân buyrulur:

“İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece «İman ettik» demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar? Andolsun ki biz onlardan öncekileri de imtihandan geçirmişizdir. Elbette Allah, sâdıkları da yalancıları da mutlaka ortaya koyacaktır.” (Ankebût, 2-3) “Biz mutlaka sizi biraz korku, biraz açlık yahut mala, cana veya mahsullere gelecek noksanlıkla imtihan ederiz. Sen sabredenleri müjdele!” (Bakara, 155)                                           

Sağlık, Rabbimizin bize emanetidir. Mümine düşen, bu emanete sahip çıkmak, onu korumak için gayret göstermektir. Mümin her türlü tedbiri alır. Maddi ve manevi sebeplerin tamamına başvurduktan ve sorumluluğunu yerine getirdikten sonra Rabbine tevekkül eder. Sevgili Peygamber Efendimizin ifadesiyle “önce devesini bağlar, sonra tevekkül eder.”(Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 60.) 

Cenâb-ı Hak, başına gelen belâ, musîbet ve sıkıntıdan ibret almayan kişilerden râzı olmaz. Şu âyet bunu göstermektedir:

“Onlar, her yıl bir veya iki kez(çeşitli belâlarla) imtihan edildiklerini görmüyorlar mı? Sonra da ne tevbe ediyorlar ne de ibret alıyorlar.” (Tevbe, 126)                                       

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir gün, çocuğunun kabri başında feryat eden bir kadına rastladı. Acılı anneye, “Allah’a isyan etmekten sakın ve sabret!” diyerek nasihatte bulundu. Üzüntüsünden Allah Resûlü’nü tanıyamayan kadın, “Bana karışma! Benim başıma gelen senin başına gelmedi ki!” deyiverdi. Bir müddet sonra kendisine nasihat edenin Resûl-i Ekrem olduğunu anlayınca Peygamberimizin huzuruna gelerek özrünü beyan etti. Bunun üzerine Rahmet Elçisi (s.a.v.), şu özlü tavsiyede bulundu: “Gerçek sabır, musibetin geldiği ilk anda gösterilen sabırdır.”(Buhârî, Cenâiz,31.)                                                                                            

Cenab-ı Hak, insanı bazen elindekileri alarak bazen de fazlasıyla nimet vererek imtihan eder. Bununla birlikte Yüce Rabbimiz, imtihâna tâbî tuttuğu kullarını yardımsız bırakmayarak onlara şu tavsiyede bulunmaktadır:

“Ey îman edenler! Sabır ve namazla Allah’tan yardım dileyiniz! Muhakkak ki Allah sabredenlerle beraberdir.”(Bakara, 153)

Bizler Allah’tan geldik ve O’na döneceğiz. Rabbimizin dünyada hepimizi çeşitli şekillerde imtihana tabi tuttuğunun idrakindeyiz. Bu yüzden, musibet karşısında isyan etmek, kırıp dökmek ya da kötü söz söylemek yerine öncelikle sabırlı ve metanetli olmaya gayret gösteririz. Bu sayede Allah’ın yardımıyla huzura kavuşuruz. Dertlerimize deva, hastalıklarımıza şifa buluruz.

Nitekim Kur’an-ı Kerim’de Hz. İbrahim (a.s) Rabbimizi şöyle anlatır: “O, beni yaratan ve bana doğru yolu gösterendir. O, beni yediren ve içirendir. Hastalandığımda bana şifa veren O’dur. Beni öldürecek ve sonra diriltecek olan da yine O’dur.”(Şuarâ, 26/78-81.) 

Bu dünyanın geçici, ahiret hayatının ise ebedi olduğuna yürekten inanıyoruz. Rabbimizin verdiği nimetlere şükrediyor, musibetler karşısında ise sabır ve sebat gösteriyoruz. Ancak,

yaşadığımız salgın hastalık karşısında hem kendi sağlığımızı hem de çevremizdekileri korumak için tedbirli davranmalıyız. Sevgili Peygamberimiz bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyor:

“Müminin hali ne hoştur! Her hali kendisi için hayırlıdır ve bu durum yalnız mümine mahsustur. Başına güzel bir iş geldiğinde şükreder; bu onun için hayır olur. Başına bir sıkıntı geldiğinde sabreder; bu da onun için hayır olur.”(Müslim, Zühd, 64.) Gönülden Muhabbetlerimle…

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.