Konya
13 Mayıs, 2024, Pazartesi
  • DOLAR
    32.18
  • EURO
    34.76
  • ALTIN
    2436.9
  • BIST
    10218.58
  • BTC
    61001.92$

Ssssiyaset!

23 Şubat 2019, Cumartesi 09:31

Sevgili dostlar yine güzel bir hafta sonunda çokta güzel olmayan gündemlerle birlikteyiz. Tabi ki yaklaşan seçimler nedeniyle bütün haber bültenlerinin, bütün gazetelerin birinci gündemi siyaset. Dolayısıyla iş yerlerinde, ev ziyaretlerinde, kahvehanelerde, dost sohbetlerinde de birinci gündem siyaset. Yattık siyaset, kalktık siyaset…

Cumhuriyet Halk Partisi eski genel başkanı Deniz Baykal yaşayan en önemli siyasetçilerden biri. 1938 doğumlu Baykal, 2018 Genel Seçimleri için memleketi Antalya'dan birinci sıradan milletvekili oldu. İlk olarak 1974 yılında meclise giren ve Türkiye’nin en önemli siyasi faktörleri arasında yerini alın Deniz Baykal’ın son olarak bir iki gün önce meclise gelerek yemin etmesi yine Türkiye gündemine oturdu. Sağlık problemleri yüzünden bir türlü yemin edemeyen Baykal tekerlekli sandalyede geldiği mecliste kürsüye çıkarak kulağına taktığı kulaklıktan kulağına oğlu tarafından okunan sözleri tekrar edip resmen vekil oldu ve birikmiş 8 aylık maaşını almayı hak etti. Hak etmekle kalmadı ve 8 aylık (22 bin 200 x 8) 177 bin 600 lirasını alarak tekrar evine döndü.

Deniz Baykal Türk siyaseti için önemli faktörlerden biridir demiştik ya, hah işte artık yerine yenilerinin geçmesi gerekmiyor mu? 8 ay boyunca gelip yemin edecek sağlık durumu olmayan bir insan (yanlış anlaşılmasın) ülkesine nasıl bir katkı sağlayabilir ki! Ülkesine, partisine zamanında ciddi hizmetleri olabilir ama meclis vefa gösterilecek yer, milletvekilliği de vefa gösterilecek makam değil bence. Aynı zamanda adama da yazık günah. Kendi canının derdinde olan adamın, sağlığı bu kadar sıkıntılı olan adamın oralarda ne işi var? Milletvekilliği ile ne işi var? Beyefendinin yerine daha dinç, daha genç, daha dinamik ve gerçekten ülkesine hizmet edebilecek bir insanın olması gerekmez mi? Vefa olsun diye ülkemi yönetecek adamları ölene kadar mecliste mi taşıyacağız hep? Ülkeme, vatandaşıma, devletimin bütçesine yazık değil mi?

Devlet Bahçeli! Kendisi Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı. İsmi geçtiğinde aklıma hep Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin erkene alınması teklifini verdiği için destek veren bir teyzenin röportajında ısrarla ‘Mehmet Bahçeli’ demesi geliyor ve hep bir tebessüm ediyorum.

İlk olarak şunu belirtmek istiyorum ki ben ne MHP’yi, ne Ak Partiyi, ne İktidarı ne de muhalefeti eleştiriyorum, birazdan okuyacağınız kelimelerdeki eleştirilerin tamamı bizzat Devlet Bahçeli’nin kendisine yöneltilmiştir.

Devlet Bahçeli bir açıklama yapmış, “İhtiyacı olmadığı halde ‘Bugün patlıcan yemedim’ diye kimse ölmüyor. Yarın yer ama bunu bir seçim döneminde fakir fukaranın edebiyatı haline dönüştürerek farklı bir noktaya gelmelerini doğru bulmuyorum" demiş. Güzel bir açıklama değil, ‘Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler’ diyen Fransa Kraliçesi Marie Antoinette’nin tarihe geçen sözüne eşdeğer bir söz, “‘Bugün patlıcan yemedim’ diye kimse ölmüyor.”

İstanbul Belediye Başkanı Binali Yıldırım’ın geçtiğimiz haftalarda ortalığı kasıp kavuran bir sözü vardı, ‘Mecliste 550 çeşit yemek var, takip edip seçmesi bile zor, vakit alıyor’ diye bir açıklaması vardı. Sayın Devlet Bahçeli 550 çeşit yemekli lokantada en lüks hem de bizim sokaklarda porsiyonuna 300-500 lira vereceğimiz yemekleri 8-10 liraya yiyip, ‘Bugün patlıcan yemedim diye kimse ölmüyor’ demek çok ayıptır çok. Erkene alınması için teklif verdiğiniz, hatta meydanlarda bangır bangır bağırdığınız, ‘Seçimlerde kazanırsak, ekonomi şahlanacak, Türkiye uçacak, paraya para demeyeceğiz’ vari, benzeri, alt mesajlı açıklamalarınızı unutmadık ki, bugün çıkıp,  ‘patlıcan yemedim diye kimse ölmüyor’ diyebiliyorsunuz. Siyaset yapmadan da kimse ölmüyor, o zaman siyasiler de siyaseti bıraksın, hele artık siyaset, domatesli, patlıcanlı, fakir edebiyatlı saçma sapan bir yere gelmişse siyasilerde bıraksın nasılsa yapmadıklarında ölmeyecekler, yerine daha iyileri gelir belki…

Çünkü bakıyorum, baktıkça bunalıyorum, 34 yaşında genç bir adam intihar ediyor ve üzerinden bir not çıkıyor, ‘Ben hakkımı size helal ediyorum. Siz de bana hakkınızı helal edin. Biliyorum, sizi çok üzdüm. İşsizlikten bunaldım.’ İnsanlar patlıcansızlıktan ölmüyor ama işsizlikten görüldüğü üzere ölüyor, artık siyasilerimiz hele ki elinde güç olan, bir şeylere nokta koyabilecek olan siyasilerimiz artık patlıcanı, biberi bir kenara bırakıp esas can alan işsizliğe biraz odaklanmalı.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.