Konya
13 Mayıs, 2024, Pazartesi
  • DOLAR
    32.21
  • EURO
    34.72
  • ALTIN
    2434.1
  • BIST
    10254.22
  • BTC
    61524.54$

SİYASETİN YAKIŞTIĞI ADAM: AKYÜREK 

28 Ağustos 2019, Çarşamba 09:04

Her şeyden önce ve ilk önce avukattı.

Bağ-Kur’da avukatlık yaptı.

Bürokrat oldu. 

KTO’nun genel sekreterliğini yaptı.

Parti il başkanlığı yaptı.Konya’nın gördüğü en disiplinli ve bilgisine güvenilen   il başkanıydı. Ayın belli günlerinde dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı başta olmak üzere, üç merkez ilçe  belediye başkanlarını  partiye  çağırır, onlara ne yaptıklarını sorar ve ne yapmaları gerektiğini söylerdi. Hiçbir işi kendi haline bırakmazdı. Mutlaka takip ederdi.

2002 seçimlerinde Saadet Partisi’nden 1. Sıra Milletvekili adayı oldu.

Milletvekili adayı olduğu günleri takip eden günlerden birisinde, il başkanlığı odası’nda başbaşa oturup sohbet etmiş ve iskender yemiştik. Bana göre adaylığı yanlıştı ve ben bunu kendisine defaatle  söylemiştim.” Sen 1. Sırada da olsan  2002 genel seçimlerinde Konya’dan tek milletvekili çıkartamazsınız” demiştim. Fakat  rahmetli  Erbakan Hoca Konya’da partisindeki düşüşü gördüğü için ona”aday olacaksın” talimatını vermiş ve  o da  aday olmuştu. Erbakan’ın Konya’da en çok güvendiği adamlardan birisiydi ve  Hoca’nın  prensiydi. Aslında kendisi de adaylığa sıcak bakmıyordu  ama aday yapılmıştı bir kere.

Bu anlattığım olaydan önceki yılllardan birinde muhtemelen 2001  yılında olmalı; parti il başkanlığı makamında oturup kendisiyle çeşitli konular üzerine yine  sohbet ederken, partinin özel kalem müdürü pat diye içeriye daldı ve Ak Parti’nin kuruluş   çalışmalarını yürüten Abdullah Gül’ün 5-10 dakika içinde kendisini ziyarete geleceğini  söylemişti. Gül’ün   bu ani ziyareti beklenmiyordu ve  önceden de haber verilmemişti. Neyse Gül, siyah  bir mercedesle geldi,   aşağıda karşılandı ve biz kendisiyle merhabalaşıp oradan ayrıldık.  Sonra öğrendiğimize göre  Abdullah Gül, onu yeni  kuracakları partiye davet etmek için gelmişti. Onun bu daveti    ziyaret sırasında, Gül’e ilgilerinden dolayı   teşekkür ettikten sonra  kibarca reddettiğini  biliyorum. Bir şeyi daha çok iyi biliyorum: Erdoğan-Gül  ikilisi, O  Ak Parti’ye geçmeden önce kendisiyle çok ilgilendiler.

2002 genel seçimlerinde 1. Sıradan aday olduğu halde milletvekili seçilemedi. Parti bütün Türkiye’de olduğu gibi Konya’da da  döküldü ve  yere çakıldı. Aslında böyle olacağı belliydi çünkü yeni  kurulan Ak  Parti müthiş bir rüzgarı arkasına almış ve çok sayıda partiyi süpürüp,  siyasi tarihin çöplüğüne atmıştı.

2002  hezimetinden sonra   düşünmeye başladı.

Şimdi ne yapacaktı, ne yapmalıydı?

Gerçi Erdoğan- Gül ikilisi  seçimlerden sonra da onu aramayı hiç eksik etmediler. Ama kendisi bir karar vermeli ve bir  adım atmalıydı. Günlerden birinde  bugün bizim gazetenin bulunduğu iş merkezinde ortağı olduğu avukatlık bürosunda oturup dertleştik. Aklında Ak Parti vardı. Muhtemelen bir çok kişiye sorduğu  o  malum soruyu bize de sorma gereği duymuş, ve “Nasıl olur?” diye  sormuştu. Ben   bunun  müthiş bir olay olacağını ve Türkiye’de yankılanacağını  söylediğimi bugün gibi hatırlarım. Sonra dedim ki “ Madem Ak Parti’ye geçmeyi düşünüyorsun  il başkanı olmayı falan aklından çıkart. Mutlaka Büyükşehir Belediye Başkan adayı olmalısın.”

Ak Parti’ye geçti ve bu şehirde en uzun süreli (tam 15 yıl) büyükşehir  belediye başkanlığı yaptı.

Tek işi vardı, o da belediye başkanlığıydı.

Çünkü en sevdiği iş siyaset ve hizmetti.             

Siyaseti, ticaret yapma ve zengin olma vasıtası olarak kullanmayı aklının ucundan bile geçirmedi. Belediye’den aldığı maaşla ve mütevazı bir ev de  hayatını sürdürdü. Ne kendisinin ne de çocuklarının ve aile mensuplarının villası, yalısı, lüks araçları ve bankalarda  milyonlarca dolar parası  ve  onlarca şirketi olmadı. Bu bakımdan  ülkemizde  örneğine  az rastlanan siyasetçilerden birisi oldu. Ne seçmeni, ne partisini, ne halkı ne de  dini istismar etmedi. İşi neyse  onu yaptı o kadar.Bazen siyaseten  kendisine saldıranlar da oldu ama yılmadı ve her  zaman dürüst oldu. Ayrıca küsmedi, küstürmedi.

Biz    kendisiyle  25  yıllık Konya hayatında  yakın temas içinde olduk.

Yöneticilik yaptığımız, yazı  yazdığımız  gazetelerde  kendisiyle ilgili çok sayıda haber yaptık, köşe  yazısı yazdık. Röportajlar yaptık. Bulunduğumuz, programlar  yaptığımız yerel  televizyonlarda onu bir çok defa konuk yaptık. Konya’yı, Türkiye’yi  konuştuk. Dünyadaki gelişmeleri  bilen bir insan  hakkında  yazı yazmak, televizyon  programları yapmak gerçekten değerliydi.

Hülasa  bu  şehirde 15 yıl  Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptı ve arkasında hiçbir kara leke bırakmadı.

O şimdi milletvekili ve adı Ak Parti’de  öne çıkan milletvekillerinin başında geliyor.

Önümüzdeki günlerde Hükümet ya da  parti üst yönetiminde, flaş bir göreve getirilirse buna kimse  şaşırmamalı. Devletin tepesi  onun  kendisine verilen her görevi  başarıyla  yerine getirebileceğini biliyor. Biraz bekleyin, göreceksiniz..

Son olarak bir şey daha..

Siyasetin içinde de olsa, siyasetin yakıştığı ve  yakışmadığı adamlar var. Ama  siyaset ona yani Tahir Akyürek’e çok  yakışıyor.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.