Konya
09 Mayıs, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.21
  • EURO
    34.67
  • ALTIN
    2390.3
  • BIST
    10204.91
  • BTC
    61144.08$

Sevelim Sevilelim Kardeş Olalım

19 Kasım 2018, Pazartesi 08:38

İslâm, insanların birbirlerine kardeşçe davranmalarını, aralarında derin bir muhabbetin olmasını ister ve bu durum îmânın kemâle erişmesi için şarttır. Çünkü İslâm dini birlik ve beraberliğe çok büyük önem verdiği için, getirilen ilkelerin amacı toplum faydasınadır.

İnsanın sağlıklı bir şekilde varlığını idame ettirebilmesi için toplum hayatına ihtiyacı vardır. Çünkü biz insanız. Sevinçlerimizi paylaşmakla çoğaltır, üzüntülerimiz paylaşmakla azaltırız. İnsanın mutluluğu ve huzuru ise toplumun huzur ve mutluluğuna bağlıdır. Mükemmel bir imana sahip olabilmek için birbirimizi sevip saymalıyız. Zira kin ve nefretle İslam kardeşliğini yaşayamayız.

Sevgili Peygamberimizde birçok hadislerinde inananlar arasında mevcut olan kardeşliği ve bu kardeşliğin gerekliliklerini şöyle ifade etmektedir.

“Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu düşmana teslim etmez. Din kardeşinin ihtiyacını karşılayanın, Allah da ihtiyacını karşılar. Müslüman’dan bir sıkıntıyı giderenin Allah da kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Bir Müslüman’ın ayıbını örtenin, Allah da kıyamet gününde ayıplarını örter.”(Riyazü’s-Salihin, Hadis No:246.)

Peygamber efendimiz (s.a.v.), inananların birbirlerine olan sevgisi sonucunda elde edilecek manevî mükâfatı şöyle müjdelemiştir: “Allah'ın öyle kulları vardır ki; Peygamber ve şehit olmadıkları halde, Allah katındaki mekânları sebebiyle, Peygamberler ve şehitler onlara gıpta ederler.”

İnsanoğlu yaşamını tek başına idame ettirecek bir şekilde yaratılmamıştır. Bunun tersine insan sosyal bir varlık olduğu için mutlaka kendisinden başka bir varlığa, hele hele bir başka insana muhtaç durumdadır. İnsanlar duygu ve düşünceleriyle birbirleriyle kardeş olduğu vakit; sevinçte ve kederde beraber olmayı göze almak ve bunu her türlü çalışma ve davranışında göstermeleri gerekmektedir.

Nitekim “Komşu komşunun külüne muhtaçtır” atasözümüz bu hususu ne kadar da güzel anlatmıştır. Bu muhtaçlık ise, sadece maddi bakımdan değil manevi alanlarda da söz konusudur. İnsanların birbirlerinin hatırlarını sormaları, herhangi bir sıkıntısı bulunup bulunmadığını öğrenmeleri ve birbirlerine yardımcı olmaları gerekmektedir. Rasûlullah (s.a.v.) din kardeşlerinden birini üç gün göremezse, onu sorardı. Uzaktaysa onun için dua eder, evindeyse ziyâret eder, hasta ise “geçmiş olsun” demeye giderdi. (Heysemî, II, 295)

Bizler atalarımızdan çok güzel adetler öğrendik. Yüce Ecdadımız asırlarca aynı toplumda farklı dinlere mensup ve farklı milletlere ait insanlarla bir arada yaşamanın en güzel örneklerini vermiştir. Aynı toplum içerisinde, zengin-fakir, amir-memur, işçi-işveren, bilen-bilmeyen kısacası tüm fertler kardeşlik bilinciyle yardımlaşma ve dayanışma içerisinde olduğu zaman, Yüce Allah'ın yardımına mazhar olacakları unutulmamalıdır.

Yüce Dinimiz, inananlar arasında manevi bir kardeşlik kurmuştur. Yüce Rabbimizin bizler için istemiş olduğu ve Sevgili Peygamberimizin ümmetinin hayatında değiştirmiş olduğu en önemli ahlâki ilkelerden birisi de kardeşliktir. Çünkü sadece kan bağıyla değil, inananlar birbirlerine gönül bağıyla bağlanmıştır. Yüce Rabbimiz bir ayette müminleri şöyle vasıflandırmaktadır.

“Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.”(Hucurat, 49/10.)

Ancak bugün İslam toplumu içinde bilerek veya bilmeyerek bazı kimseler tarafından kin, düşmanlık ve nifak tohumları ekilerek fertler birbirinden koparılmakta, toplumun manevi gücü yok edilmek istenmektedir. Dün olduğu gibi bugün de nice mazlum, mağdur ve masum milletlerin ümidi olduk. Asırlarca yeryüzünün muhtelif coğrafyalarında bu kardeşlik anlayışını diri tutarak bu günlere geldik.

Birbirine ülfet, muhabbet, samimiyet, ünsiyet beslemesi gereken gönüller, hırs, menfaat, bencillik, kin ve intikam ateşiyle kavrulmamalıdır. Bu nedenle, kin, haset, gıybet, dedikodu, önyargı ve insanların gizli yönlerini araştırmak ve onları çekiştirmek gibi insani ilişkilerimizi bozacak her türlü kötü tutum ve davranıştan sakınmalıyız.                                       

Biliyor ve inanıyoruz ki tarih boyunca yaşattığımız yüce değerler etrafında kenetlendiğimiz müddetçe hiçbir güç birliğimizi dirliğimizi ve huzurumuzu bozamayacaktır. Bizler özümüzden getirdiğimiz o eşsiz değerler ve Yüce Dinimizden aldığımız ölçüler ile bütün insanlığa faydalı olacak davranış şekillerini geliştirmişizdir. Daha güçlü ve huzurlu bir geleceğe bu birlik ve beraberliğimizle ulaşabileceğimizi asla unutmamalıyız.

Gönülden Muhabbetlerimle…

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.