Konya
14 Mayıs, 2024, Salı
  • DOLAR
    32.24
  • EURO
    34.85
  • ALTIN
    2423.4
  • BIST
    10067.82
  • BTC
    63129.07$

Osmanlının Askerî Gücü (2)

10 Eylül 2020, Perşembe 09:20

George William Frederick Howard, “Türk Sularında Seyahat” isimli kitâbında Türk gemi topçularının, İngiliz topçularından daha başarılı olduklarını yazar.(1)

Târihçi Yılmaz Öztuna (1930-2012) merhum; 15. ve 18. Asır arası Os­manlı donanmasının, dünyânın diğer bütün donanmalarından daha üstün ve daha güçlü olduğunu yazar.(2)

“Toprakları bir ara, 23.337.600 km kareye yâni takriben 23,5 milyon km. kareye ulaşmıştır.(3) O günkü Osmanlı toprakları üze­rinde bugün 60’dan fazla müstakil devlet ve cumhuriyet vardır.(4) Osmanlı o dönemde Avrupa’nın tamamını Îrân yüzünden fethede­memiştir. Çünkü Osmanlı Bal­kanlara sefere çıktığında, gücünün yarıdan fazlasını Îrân karşısında doğuda bırakıp gitmek mecburiye­tinde kalmıştır. Çünkü Îrân târihte hiçbir Hristiyan veya gayri Müs­lim devletle savaşmamış ama fırsatını bulduğu her an Os­manlıyı arkadan vurmaktan çekinmemiştir.”(5)

Osmanlıda askerlik bir meslekti. Bu mesleği tercih eden kişiler ömrünü ordu mensubu olarak tamamlar, kazandığı bilgi ve tecrübe­lerinden istifâde edilirdi. Dikkat edilirse bugün ABD de aynı usulü uygulamaktadır. Ecdâdın bu usulünün en iyi metot olduğu kanaatine varınca Türk silâhlı Kuvvetleri de son zamanlarda bu metodu uy­gulamaya ‘Profesyonel ordu’ oluşturmaya başlamıştır. Dünyâda ma­aşlı, devamlı ve düzenli ilk orduyu Osmanlı kurmuştur.(6)

Prof. Dr. Halil İnalcık hocamıza göre; Sultan Murat Hüdavendigar ilk muvaz­zaf orduyu Yeniçeri adıyla 1363 de kurmuş, halbuki Avrupa’da ilk muvazzaf ordu 1450 yılında Fransa kralı Vll. Charles tarafından ku­rulmuştur.(7)

Kore savaşları sırasında bir Amerikan bataryasının isâbet alıp parçalan­masından dört dakika gibi kısa bir süre sonra, Ame­rikalıla­r,  bataryayı tekrar kurup ateşe başlamışlar. Bu çok süratli ikmal karşı­sında bizim bin­başımızın hayretini gizleyeme­diğini görünce,  Ame­rikalı general; “Bütün dünyâ ikmal teşkilatla­rını etüt ettik. En müte­kâmil olanının Osmanlılarınki bulun­duğunu görerek onu kabul ettik. Bu sizden gelme bir usulün günümüze uyarlanmasından başka bir şey değildir” demiştir.(8) Türk kütüphânele­rinde, özellikle Osmanlı Devlet Sistemi üzerine araştırmayı en çok ABD’liler yapmaktadır.(9) Dedelerimizin teknik ve taktiğini öğrenip, kendi devletle­rinde tatbik ediyorlar. Bu durum birçok hususta görülür. Osmanlı’da pâdi­şah de­ğişince üst düzey bürokratlar otoma­tikman müstafi sayılırdı.(10) Bu­gün ABD de aynı usul uygulanmaktadır.

Târihçi Murphey’e göre; Osmanlının gerilemesi, onların Av­rupa’nın yeniliklerine kapalı kalmalarından değil, bilakis Av­rupa’nın onlara her hususta ambargo uygulamasından,(11) ve Batılının bir çok hususta Osmanlı’ya iftira atmasından, aşırı düşmanlık yapmasından dolayıdır.(12)

Batı’ya karşı Osmanlı’da 1600’lü yıllara kadar üstünlük kav­ramı,(13) 1800’lü yıllara kadar eşitlik kavramı, ondan sonrada aşağılık kavramı hâkim ol­muştur. Osmanlının son dönemlerinde ve günü­müzde medenî kelimesi, Batılılaşma veya Avrupalı­laşma mânâsına kullanılır olmuştur.

Osmanlı 1600’lü yıllara kadar sâdece askeri gücüyle temâyüz et­memiş, taktik ve ekonomik gücüyle de öne çıkmıştır. Fâtih Rumeli Hisârını 4 ayda yaptırmış­tır.(14) Cumhuriyet döneminde yapılan tami­ratı ise 7 seneden fazla sürmüş­tür. Kars Kalesinin 27 günde inşa edildiğini târihler zikreder.(15) Târihçi Ham­mer; Osmanlı dünyânın büyük nehir­lerinden olan Tuna üzerine, Sava nehri üzerine 5 günde taş köprü yapıp askerlerini geçirdiklerini kaydeder.(16)

Osmanlı ta 16. Asırda, Kanûnî döneminde Karadeniz’i Hazar De­nizine bağlayacak Don-Volga projesi, Akdeniz’i Kızıldeniz’e bağla­yacak Süveyş Kanalı Projesi gibi Mega projelerle uğraşmış, ama Haçlıların devamlı tâcizlerinden dolayı gerçekleştirememiştir.(17)  Ruslar ancak Don-Volga projesinin bir bölümünü 20. Asırda yâni 1952 yılında gerçekleştirebilmiştir.(18) Yâni bizim dedelerimizin ha­yallerine Ruslar 5 asır sonra ulaşabilmişlerdir.

Dipnotlar:

1- George William Frederick Howard, “Türk Sularında Seyahat 1853”, Tercüman 1001 Temel Eser, İst. 1978, s. 50.

2- Yılmaz  Öztuna;“Târihten Yapraklar”, MEBYay.1000 Temel Eser Serisi,İst.1985, s. 86, 161.

3- Yılmaz Öztuna, “Büyük Türkiye Târihi”, Ötüken Yay. 1977, c. 4, s. 488.

4- Târih ve Düşünce Dergisi, Ağustos 2000, sayı 10, s. 33.

5- Târih ve Medeniyet Dergisi, sayı 14, s. 21.

6- Hammer, a. g. e. c. 1, s. 97.

7- Halil İnalcık, “Osmanlı Devrinde Türk Ordusu” Türk Kültürü Dergisi Sayı 375, Tem¬muz 1994, s. 387; H. İnalcık, “Rönesans Avrupası”, İş Bankası Yay. 2011, s. 102. 

8- Sâmiha Ayverdi, “Ne İdik Ne Olduk”, Hülbe Yay. 1985, s. 118.

9- İbrâhim Refik, “Ulu Çınarın Gölgesinde”, Albatros Yay. İst. 2004, s. 45.

10- Yılmaz Öztuna, a. g. e c. 9, s. 7; c. 13, s. 36.   

11- Mus¬tafa Armağan, “Osmanlı İnsanlığın Son Adası”, DA yayınları, İst. 2002, s. 191.

12- John Freely, “Osmanlı Sarayı”, Çev. Ayşegül Çetin, Remzi Kitabevi, İst. 2000, s. 216.

13- 1606 yılına kadar, dünyâ protokol kurallarına göre, bütün kral ve imparatorlar proto¬kolde resmen Osmanlı sadrazamı seviyesinde tutulmuş, Avrupa kral ve impa¬ratorları tara¬fından da kabul edilmiştir. Yılmaz Öztuna, a. g. e. c. 5, s. 83, c. 3, s. 396; İ. Hâmi Dâniş¬mend, “Târihe Hakîkatler”, c. 1, s. 288. 

14- “Oruç Beğ Târihi”, Tercüman Yayınları, 1972, s.107.

15- Yılmaz Öztuna, a. g. e. c. 4, s. 406-417-436. 

16- Hammer a. g. e. c. 3, s. 46-53; Öztuna, Türkiye Târihi, c. 3, s. 333, 372. 

17- Halil İnalcık, “Târihçilerin Kutbu Halil İnalcık Kitabı”, İş Bank.Yay. İst. 2013, s.155.   

18- Erhan Afyoncu, “Osmanlı’nın Hayâleti”, Yetitepe Yay. Ekim 2005, s. 139; Ahmet Şimşirgil, “Kayı-5”, Timaş Yay. İst. 2013, s. 27. 30.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.