Konya
13 Mayıs, 2024, Pazartesi
  • DOLAR
    32.21
  • EURO
    34.77
  • ALTIN
    2438.9
  • BIST
    10218.58
  • BTC
    61060.18$

O MAKAMDA KAPI AÇIK

08 Temmuz 2020, Çarşamba 08:41

         Üst düzey kamu kurumlarının yöneticileriyle görüşmek için randevu almanız şart.

          Lakin kimi kamu kurumlarından ve  özelleştirilen şirketlerin yöneticilerinden randevu almak bir değil bin dert. Günlerce ve  aylarca bekleyebilirsiniz. Peki  randevuyu koparınca iş bitiyor mu? Tamam mı?

          Hayır değil..!

          Nasıl yani?

          Nasıl olduğunu anlatıyım..

          Dış nizamiye ya da ana bina girişindeki güvenlikte sorgu başlıyor:

          “Adınız?”

          “Soyadınız?”

          “Nerden geliyorsunuz?”

          “Kiminle görüşecektiniz?”

          “Ne görüşecektiniz?”

          “Randevunuz  var mıydı?”

          Sonra yukarıdaki sekreteryaya telefon.

          “Ahmet Şimşek gelmiş ne yapıyım?”

          “Gönder. Gelsin..”

          Özel kaleme çıktınız. Hanımefendinin, beyefendinin huzurundasınız. Lakin eller ve gözler meşgul. Zira cep telefonunda oyun oynamak gibi önemli  görevleri var.

          Odaya girdiğinizi hatırlatmak için  “Şeyy..” diyorsunuz.

          Sert ve otoriter bir ses “Ne ?” diye  soruyor size.

          Artık kimle görüşecekseniz başlıyorsunuz açıklamaya ..

         “Müdür beyle, başkan beyle, başhekim beyle, dekan beyle, rektör beyle görüşecektim”

          Gittiğiniz kurumda kiminle görüşeceğinizi söyledikten sonra 2. Bir sorgu faslı başlıyor.

          “Kimsiniz daha önce sizinle görüşmüş müydük?

          “Nerden geliyorsunuz?”

          “Ne konuşacaktınız.?”

          “Konu neydi?”

          “Sizi tanıyor mu?”

          “Benim konuşacağınız konuyla ilgili içeriyi bilgilendirmem lazım.”

          Sorulan her soruya cevap veriyorsunuz. Zaten başka çareniz de yok.

          Özel Kalem Müdürü istediği cevapları aldıktan sonra, siz” tamam bu iş oldu, kurtuldum “derken karşı taraftan beklemediğiniz bir yumruk geliyor.

          “Anladım ama sizi biraz bekletmek zorundayım.”

          Neden?

          “İçerde bir görüşmesi var da ondan.”

          Ama benim randevu saatim geçmiş durumda..

          “Olabilir beyefendi. Ne yapalım bekleyeceksiniz.”

          Ne kadar bekleyecem?

          “Onu ben bilemem..”

          Bir süre bekletilip içeriye  girdikten sonra muhatabınıza  yaşadığınız sorgu süreceni  anlatıyorsunuz. Cevap : “Yahu kardeşim onların işi de gerçekten zor.”

          Pişkinliğin zirvesi ile hafifliğin dayanılmaz kısmı böyle.

          Randevu ve görüşme anlamında hassas davranan kurumlar ve kurum yöneticileri  ve özel kalem müdürleri yok mu?

          Elbette var.

          Onların iletişim nezaketine saygı duymamak mümkün değil.

          Sonra önemli bir kurumu ziyaret ederken belli kurallar ve sorular da olacak. Ama  işi abartmamak gerekiyor. Karşılıklı bir saygının mutlaka olması gerekiyor. Fakat ziyaretçilere karakolda sorgu muamelesi gibi bir muamele reva görülmemeli.

          Ayrıca randevu da önemli. İnsanlardan kaçarak bir yere varamazsınız. Görüşmeden imtina ettiğiniz insanlarla bir gün görüşmek zorunda kalabilirsiniz.O insanlara ihtiyaç duyabilirsiniz. Hatta işiniz de düşebilir ve yardım dahi  isteyebilirsiniz.

          O MAKAMDA KAPI AÇIK

          Koskoca binaya girdiniz.

          X  Ray güvenlik cihazından geçiyorsunuz.

          Size  potansiyel suç elemanı gözüyle bakılmıyor.

          Sağınıza solunuza, önünüze arkanıza şüpheli gözlerle bakılmıyor.

          Elinizde bulunan telefona bakılarak “Şuraya koy. Çantanı aç” denilmiyor.

          X Ray güvenlik cihazından geçiyorsunuz.

          “Soru var mı?”

          Hayır soru yok

          “Sorgu var mı?”

          Hayır sorguda yok.

          “Kiminle görüşecektiniz?”

          “Ne görüşecektiniz?”

          “Kimdiniz?”

          “Ne iş yapıyorsunuz?”

          “Özel Kaleme sormam lazım.”

          Bu soruların hiç  biri yok

          Binaya girin ve istediğiniz kata, istediğiniz makama  rahatça çıkın.

          Kaçar gibi hızlı adımlarla yürümeyin. Sakin sakin yürüyün. Evinizde ve işyerinizde hissettiğiniz rahatlık ve güveni hissedin. Endişe etmeyin arkanızdan hiç kimse “Size hopp..Nereye birader” Ya da “Nereye gidiyorsunuz arkadaş” diye seslenmiyor.

          Anlaşılan öğretmenleri iyi çalıştırmış  bina girişinden yukarıya kadar karşılaşacağınız personeli.

          Koskoca binada da  “tık” yok.

          Personel ve iş için gelenlerle birlikte günün her  saatinde yaklaşık 1000 civarında inasının bulunduğu bir mekanda  gördüğünüz sessizlik karşısında doğal olarak hayrete düşüyorsunuz.

          Sonra etrafınıza bakıyorsunuz “Acaba bir kaç güvenlikçiden ve benden başka kimse yok mu bu binada?” diye.

           Oysa binada çok sayıda  insan var. Ama intizam, insicam ve saygı olunca sessizlik ve sünkunet ortama hakim oluyor.

          Kiminle görüşmek istiyorsunuz?

          Başkanla..

          4. Kata çıktınız ve Özel Kalemdesiniz.

          O da ne?

          Torutopu 3 kişilik bir Özel Kalem çalışanı.

          Kalabalık bir Özel Kalem ordusu ile karşılaşacağınızı düşünürken 3 kişiyle karşılaşıyorsunuz.

          Eğilerek sağ tarafınıza bakıyorsunuz.

          Geniş makam kapısı sonuna kadar açık ve başkanın masası odanın tam ortasında duruyor.

          Başkan şayet o anda ordaysa, açık  olan makam odasının kapısından onu da görebiliyorsunuz.

          Özel Kalem Müdürü sizi saygıyla karşılıyor.

          Önceden tanıdıklarına ismen hitap ediyor. Tanımadıklarının ismini sorarak not alıyor.

          Siz başkanla görüşeceğinizi söylüyorsunuz.

          Yazının ilk bölümündeki karakol tipi sorular  orda size asla sorulmuyor.

          Yumuşak bir ses tonu ile “Hoşgeldiniz.İçerdeki misafirimiz çıksın sizi başkanımızla hemen görüştürelim” deniliyor.Randevunuz  olsun ya da olmasın görüştürülüyorsunuz, görüşüyorsunuz.

          Adınız, kim olduğunuz, ne  iş yaptığınız, hangi partiye mensup olduğunuz ve  işinizin ne olduğu hiç önemli değil.

          Ademoğlu olmanız yeter. Zaten önemli olan da bu değil mi?

          Başkanın yanına giriyorsunuz ve talebinizi rahatlıkla söyleyebiliyorsunuz.

          O binada  aşağıdan yukarıya, yukarıdan aşağıya kadar hangi görevde olursa olsun kimsede kibir yok. Ekabirlik yok. Karşısındaki insanı küçümseyen ve aşağılayan bakışlar yok.

          Yerel seçimlerin üzerinden 15 ay geçti.

          Biz o makama iki defa gittik. İkisinde de  makam kapıları açıktı.

          Sonra gidip gelenlere  sorduk: Başkanın makam odasının kapıları açık mı? diye.

          Aldığımız cevaplar “Evet, açık” oldu.

          Başkanla 10 gün kadara önce  dışarda başka bir mekanda görüşmemiz oldu.

          Konuşurken sordum:  Makam odanın kapısı gene açık mı? diye.

          “Evet açık. Ben başkan olduğum sürece makam odamın kapısı hiç kapanmayacak. Her zaman  ve  herkese açık olacak.” Dedi.

          Zor açılan  nice kapılar gördük.

          İnsanlardan kaçan nice yöneticiler gördük.

          Fakat Meram Belediyesi ve başkan Mustafa Kavuş bu ezberleri bozdu.

          Meram Belediye Başkanı Mustafa Kavuş’un makam odasının kapısı açık duruyor. İsteyen herkes de istediği zaman gidip başkanla görüşebiliyor.

          Herkes bu uygulamadan memnun.

          Demek ki isteyince oluyormuş.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.