Konya
11 Mayıs, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.22
  • EURO
    34.93
  • ALTIN
    2444.4
  • BIST
    10218.58
  • BTC
    60860.990$

Muharrem Ayının ve Aşure Orucunun Fazileti (2)

20 Ağustos 2021, Cuma 08:57

Peygamber aleyhisselâm’ın muharrem orucunu ramazan orucuyla bir arada zikretmesine bakarak, arzu eden kimselerin muharrem ayının tamamını veya tamamına yakınını oruçlu geçirebileceklerine imâ ettiğini söylemek mümkündür.

Bilindiği üzere muharrem ayında çok değerli bir zaman dilimi olan âşûrâ günü bulunmaktadır. Peygamber Efendimiz’in bu ifadesiyle âşûrâ orucuna işaret buyurmuş olacağı da hatıra gelmektedir.

Muharremin "Allah'ın ayı" diye nitelendirilmiş olması, onun değerini anlatmak içindir. Çünkü zaman da aylar da günler de hepsi Allah'ın yaratmasıyla var olmuştur.

Muharrem ayında tutulacak orucun fazileti iki şekilde yorumlanmıştır:

Birincisi, söz konusu fazilet, hadisin ifadesinden anlaşıldığına göre muharrem ayının herhangi bir gününde tutulacak nâfile oruç için geçerlidir.

İkincisi, ondan maksat, o ayda bulunan âşûrâ gününde tutulacak oruçtur. Âşûrâ günü orucu da en faziletli nâfile oruçlardandır. Muharrem ayı söylenmek suretiyle onun bir parçası olan âşûrâ günü kastedilmiştir.

Muharrem ayının onuna rastlayan âşûrâ gününün fazileti de o günde cereyan edegelmiş olaylardan kaynaklanmaktadır.

Resûlullah (sav) aşûre gününde oruç tuttu ve oruç tutmayı tavsiye etti." (Buhârî, Savm 69; Müslim, Sıyâm 127).

Resûlullah (sav)'e aşûre günü tutulan orucun kıymeti soruldu; o da:

"Geçmiş bir senenin günahlarına kefâret olur" buyurdu. (Müslim, Sıyâm 197);

"Gelecek seneye kadar yaşayacak olursam, muharrem ayının dokuzuncu günü oruç tutarım." buyurdu (Müslim, Sıyâm 134)

Aşûre günü orucunun, ramazan orucu farz kılınmadan önce farz olduğu, sonra bu farziyet hükmünün ortadan kaldırıldığına dair rivayetler bulunmaktadır (Müslim, Sıyâm 122-126; Ebû Dâvûd, Savm 64).

Önce farz iken sünnete dönüşen bir hüküm, böyle bir geçmişi olmayan sünnetten daha üstündür. Bu sebeple aşûre günü orucuna ihtimam göstermek gerekir.

Ayrıca Aşûre günü muharremin onuncu günü olmakla beraber, aşûre günü orucu diye tutulacak olan orucun sadece o gün tutulmaması, ondan önceki dokuzuncu gün ile birlikte tutulması gerektiğine Müslim hadisi işaret etmektedir. Zira Peygamber Efendimiz'e yahudilerin ve hıristiyanların sadece onuncu güne tazim ettikleri, bu sebeple o gün oruç tuttukları haber verilince, "Eğer gelecek seneye kadar yaşarsam dokuzuncu gün oruç tutarım" buyurmuştur. Ancak Rasulullah Efendimiz gelecek senenin muharrem ayından önce vefat etmiş, muharremin dokuzunda oruç tutamamıştır.

Peygamber Efendimiz'in, muharrem ayının onuncu günü oruç tuttuğu bilinmektedir. Dokuzuncu günü oruç tutmayı arzu ettiği de bu hadiste görülmektedir. Bu sebeple müslümanların aşûre orucunu muharremin dokuzuncu ve onuncu günlerinde tutmaları müstehaptır. Hz. Peygamber'in sünnetine tam mânasıyla uygun olan tavır budur. Zira Peygamber Efendimiz'in niyet ettikleri de ümmet için sünnet sayılır.

Bazı âlimler de muharremin 9-10. veya 10-11. ya da 9-10. ve 11. günlerinde iki veya üç gün oruç tutmanın müstehap olduğunu ifade etmişlerdir.

Hanefî ve Mâlikî mezheplerinde muharremin dokuzuncu günü ile birlikte onuncu günü ya da onuncu günü ile on birinci günü oruç tutulması sünnet kabul edilmiştir.

Şâfîîler ise bu ayın dokuz ve onuncu günlerinde oruç tutmayı müstehap sayar. Hanefî mezhebine göre muharremin sadece onuncu günü oruç tutulması yahudileri taklit etme anlamına gelebileceği için mekruhtur.

İbn Kayyim el-Cevziyye muharrem ayındaki oruçların en faziletlisinin dokuz, on ve on birinci günlerinde tutulan oruç olduğunu, daha sonra da dokuz ve onuncu günlerin, bunun ardından yalnız onuncu günün geldiğini ifade eder (Zâdü’l-me'âd, II, 76; M. Kamil Yaşaroğlu, "Muharrem", DİA, c. 31, s. 5).

Aşure Gününde Yaşanan Hadiseler:

On muharrem, kaynaklarda işaret edildiğine göre birçok peygamberin hayatında önemli ve olumlu olayların gerçekleştiği bir gündür.

Hz. Mûsâ ile İsrâiloğulları’nın Firavun’un elinden âşûrâ günü kurtulduğunu ve Hz. Nûh’un gemisinin Cûdî dağına aynı gün oturduğunu söyleyen yahudileri Hz. Peygamber’in tekzip etmemesi, hatta, “Biz Mûsâ’ya sizden daha lâyıkız” diyerek bu günde oruç tutulmasını emretmesi (Buhârî, “Savm”, 69; Müsned, II, 359-360), âşûrânın Nûh’tan itibaren semavî dinlerde önemli bir yer işgal ettiğine işaret etmektedir (Yusuf Şevki Yavuz, "Aşura"DİA, c. 4, s. 26)

O halde muharrem ayında ve özellikle aşûre gününde ve bir gün öncesinde veya sonrasında oruç tutmaya gayret edelim. Bu mübarek ve saygın ayda ibadetlerimizi artırmaya çalışalım. Allah yar ve yardımcımız olsun.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.