Konya
10 Mayıs, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.29
  • EURO
    34.86
  • ALTIN
    2436.5
  • BIST
    10268.58
  • BTC
    62728.26$

KARARSA İŞTE KARAR

26 Mayıs 2022, Perşembe 00:00

Dünyayı dizayn etme çabaları hız kesmeden devam ediyor. Bir tarafta Ukrayna bataklığına saplanan Rusya diğer tarafta beyin ölümü gerçekleşti diyen Macron’un öngörüsüne karşı, yeniden ayağa kaldırılmak ve sömürge ağını genişletmek için ABD liderliğinde geniş bir hegemonya yayılmacılığı ile sözde savunma paktı NATO’yu tekrar ön plana çıkarma mücadelesi. Bir tarafta Ukrayna topraklarında Kırım’ı pervasızca işgal edip Karadenizi kendi kontrolü altına alıp elini güçlendirmeye ve bu arada BALTIK coğrafyasını da hiç aklından çıkarmayan Rusya, diğer tarafta Asya-Pasifikte hem Rus hem de Çin yayılmacılığına karşı genişleme ve birlikte görünme(olma) ağını örümcek gibi örmeye çalışan NATO’yu yönlendiren ABD.

Biliyorsunuz küresel ısınmadan dolayı dünyamızın buzul coğrafyasında buzlar hızla erirken ülkeler arasındaki buzlar maalesef erimiyor. Bu gidişle de erimeyeceği muhakkak. Saldırgan Rus batı ve kendi coğrafyasındaki komşularını tehdit ederken geleneksel politik anlayışına uygun sevdasından vazgeçmediğini ve Vladimir Putin’in modern bir Rus çarı olduğunu bilmem açıklamama gerek var mı? Üstelik Putin sıkı bir ajan olması ve devlet yönetimini eskiden beri bilmesi seçildikten sonra tek yetkili olarak dizginleri eline alıp saldırgan tutum ve sömürge anlayışını menfaat temini ve blok güç oluşturma iştihası ile azgın batıya karşı sürdürmektedir. Kendisi de zaten sömürge ve saldırganlık anlayışıyla batının bir diğer yüzü olarak her iki hegemonya peşinde koşan küresel sermayecilerin bu gidişatla asla dünyayı huzurla buluşturacak adımlar atacağına inanmıyorum çünkü sevdası sadece dünya olanın aklını şeytan aldığından kan zulüm ve işkence bu evrenin sembolleri olarak kalacaklardır.

Evet, az önce buzullar erirken içindeki yani toprağın altındaki yatan hazine kapitalist coğrafyanın iştahını artırıyor demiştik. Gerek Sibirya bölgesinde gerekse Kutuplarda erimeler sonucu toprağın altındaki kullanılabilir hazineye bakıldığında petrol ve doğal gaz rezervlerinin milyar varil ve trilyon metreküplerle ifade edilecek zenginlikleri karşısında şu anda adım adım oynanan satranç oyunlarının tutkuyla birleşip öldürmekten başka yol kalmadığı stratejisini uygulamaya koyup yeni bir dünya savaşının hiç beklenmedik kapısını daha geniş boyutta aralayabilir. Aslında Ukrayna üzerinden batı ile Ruslar arasında bir savaş yaşanıyor. Öyle ki Ukrayna ile Rus askeri güçlerine bakıldığında savaş başlar başlamaz Ukrayna’nın silindir gibi ezileceğini tahmin edenler bugün yaklaşık üç aydır bir direnişle karşılaşmaları sonucu artık Rusların bu hesabında yanıldıklarını anladılar ve Rusya’yı tamamen tüketmek ve bitirmek için yeni hamleler peşinde NATO’yu güçlendirme sonucuna vardıklarından İsveç ve Finlandiya gibi Baltık Denizi Ülkelerini yanlarında görmek istediler. İşte bu meyanda karşılarında yani NATO’nun kendi içinde paktın en önemli ve ikinci gücü olan Türkiye elini masaya vurarak destur dedi.

Kimse böyle bir çıkışı beklemiyordu.1952 yılından beri NATO’nun askeri kanadının en güçlüsü olan ve her zaman kendi üye ülkeleri nezdinden askeri ambargolara maruz kalan ve Suriye’de ki Irak’taki PKK/YPG saldırganlıkları karşısında yalnız bırakılan fakat kendi ayakları üzerinde doğrulup ayakta kalmayı başaran Türkiye kendisin oyunun kuralı dışına itilmesini ve söz hakkı alınmamasını asala kabullenemezdi ve bunun için destur dedi.

Bu çıkış NATO’ya girmek isteyen ve yıllarca PKK başta olmak üzere terör örgütlerine yardım ve yataklık eden başta İsveç ve Finlandiya’yı bugün Türkiye karşısında adeta bize yalvarma ve yerlerde süründürme noktasına getirmiştir. Onca yıldır gerek batılı ülkelere gerek NATO içindeki sözde pakt üyelerine terörle ilgili yaşadıklarını dile getiren fakat hep teröre destek veren ülkelerin akıl almaz aymazlıkları bir gün terörün kendilerine de bulaşacağını göstermesi açısından Türkiye sabırla bekledi bu durumu. Aslına biz İsveç ve Finlandiya’nın dahlini veto etmekle gerekçemizde belirttiğimiz hassas olduğumuz noktaları tamamen ABD için söylüyoruz. Bunları kendileri de biliyor ve bilinen bir şey daha var ki Türkiye’yi her fırsatta terör odaklarının hedefine getiren ve çökertmek isteyen batı ve ABD binlerce tır dolusu silah ve mühimmat yardımını, bile bile Suriye’ye göndermekten çekinmedi. Niçin? Sözde DEAŞ ile mücadele bahanesiyle,ki maksatları güneyimizde bir terör devleti kurdurmaktı.

Bu meyanda DEAŞ’ıda kurup destekleyen finanse eden kendisi idi. İlkesiz ve yüz karası menfaat menşeli kirli politikalarıyla tüm dünyayı meşgul eden ve ateşe atan bu iki ülkenin yaptıkları insanlık dışı suçlarını meşru gösterme çabaları elbette insanlık nezdinde onları aklamaz. Lakin ellerindeki güçlü silah ve teknoloji kaynakları ile ülkelerin korkulu rüyası ve kâbusu olmaya devam ediyorlar. Mesela Putin’in şahsi ihtiras savaşı bizzat kendi megolemen istekleri uğruna,  Suriye’den sonra bu işe kalkışarak Ukrayna’yı işgalidir ki, lakin bu işin kolay olmayacağını iyice anladılar, ve Suriye’deki bombalama olayları ile kendini büyük addeden Ruslar, Ukrayna’daki savaşta aylar geçmesine rağmen kesin bir sonuç alamadılar. İşte Rusların aptalca yayılma politikaları ve tarihten gelen yayılmacı istilacı hamleleriyle korkuya kapılan Baltık ülkeleri kendilerini NATO’nun kollarına atmayı uygun görünce fena halde Rus öfkesi ile karşılaştılar. Tabi İsveç ve Finlandiya’nın dâhili süreci kolay olmayacak çünkü Türkiye’nin meşru istekleri ve kararlı bir tutumu var ki bunları batının aşması kolay değil. Bekleyip göreceğiz. Tabir caizse NATO kendi içinde hesaplaşmak zorunda. Ve NATO Türkiye’nin gücünü anlamak, meşru ve haklı isteklerimizi karşılamak zorunda.

Türkiye elbet burada hakkını alacaktır. Ülkemizin giderek güçlenmesi ve zeminini sağlamlaştırması ülke ve bölgemizin menfaatinedir. Sağlam ortak temelleri ve geçmişten gelen kültürel değerleri ile diriliş ruhumuzu inşa ederek kucaklayıcı ve samimi oluşumumuzu her türlü küresel oyunlara karşı kendi kültürel eksenimizde sürdürerek varlığımızı idame ettirmemiz ve tüm mazlumların yanında yer almamız bizi yıllardır beklenen ve özlenen kurtarıcı olarak yeniden misyon sahibi olmamızı Allah’ın izni ve yardımıyla yeniden sağlayacaktır.

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.