Konya
14 Mayıs, 2024, Salı
  • DOLAR
    32.26
  • EURO
    34.82
  • ALTIN
    2430.4
  • BIST
    10055.98
  • BTC
    62569.12$

İSLÂM’DA TEMİZLİK (2)

27 Kasım 2019, Çarşamba 08:55

Sünnet (Hıtan):

İslâm’ın kabul ettiği güzel adetlerden biri de “Hıtan” yani sünnettir. Bu ameliye adı üstünde sünnet olmasına rağmen, Müslümanlar arasında farz mu­amelesi görmektedir.

Dinle, diyanetle pek alâkası olmayan, inanç zafiyeti girda­bında kıvra­nan, magazin dünyasının jönleri bile, çocuklarını sünnet ettirme hususunda taviz vermemekte, birçok farzın yakınına yanaşmamakta ama sünnet husu­sunda son derece hassas davranmaktadırlar. Tabi bu da, her şeye rağmen se­vindi­rici bir husustur.

Birçok kaynakta ilk sünnet olan kişinin Hz. İbrahim ol­duğu zikredilse de, Barbana İncilinin kaydına göre bu operas­yonun Hz. Âdeme kadar uzan­dığı rivayetleri de vardır.(1) M. Ö. 6000’li yıllarda sünnetin icra edildiğini göste­ren resim ve vesikalar mevcuttur.

Antik Çağ Yunan Tarihçisi Heredot’a (M. Ö. 5’inci yüz­yıl) göre, o dö­nemde başta Mısırlılar olmak üzere birçok ka­vim çocuklarını hatta bazı ka­vimler kız çocuklarını bile sün­net ettirmektedir.(2) Mısırdaki resimler, rölyef­ler, kabartmalar, mumyalar incelendiğinde, Yahudilerden önce bu kavimlerde çocukların 6-12 yaş arasında sünnet edildikleri anlaşılmakta­dır. Fenikelilerde, Aztek’lerde de aynı uygulamanın olduğu son yıllarda yapılan arkeolojik kazı­lardan anlaşılmaktadır.

Yahudilere göre sünnet kul ile Tanrı Yehova arasında bir ahittir, bir ve­cibedir. Yahudiliğin olmazsa olmazıdır.(3) Dolayı­sıyla Yahudilikte her çocuk doğumunun 8’inci günü sünnet ettirilir.(4) Sekizinci günden yani sünnet olma­dan önce bir çocuk ölecek olsa, onu yine de sünnet ederek top­rağa ve­rir­ler.(5) Sünnet olan çocuk Yahudi toplumunun gerçek bir üyesi olmaya hak kazanır.

Hz. İbrahim Cenâb-ı Hak’a müracaatla: “Ya Rabbi! Sa­vaşlarda, arbe­de­lerde vefat eden arkadaşlarımı, yani Sana inananları tanıyıp tespit et­mekte zorluk çekiyorum. Onları tanıyacak bir alâmet olsa da cenazelerini defnet­sek” diye müracaatta bulunuyor. Allah da sünnet olmalarını tavsiye ediyor. Bunun üzerine Hz. İbrahim Şam bölgesinde Kaddum köyü yakınla­rında 80 yaşında iken kendi kendini sünnet et­miş, 13 yaşındaki oğlu İs­mail’i sünnet etmiş ve etrafındaki erkeklerin sünnet olmalarını kesinlikle emretmiştir.(6)

Nitekim Peygamber Efendimizin: “İbrahim 80 yaşında olduğu halde Şam yakınlarında Kaddum köyünde sünnet olmuştur” dediği rivayetleri vardır.(7)Yahudi toplumu içinde doğan Hz. İsa’nın da doğumunun 8’inci günü sünnet ettirildi­ğine dair kayıtlar vardır.(8)

Ondan sonra gelen Peygamberlerin hepsi bunu benimse­mişlerdir. Ya­hu­diler mutlaka sünnet olurlar. Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde de sünnet vardır. Fakat sonra birçok dini akideyi değiştirdikleri, bozdukları, terk ettikleri gibi, Hıristi­yanlar sünneti de terk etmişlerdir.(9)

Bugün Hıristiyan âleminde 1 Ocak tarihi Noel Bayramı olarak kut­lan­maktadır. Bu tarihi bazıları Hz. İsa’nın doğum günü zanneder, doğum günü değil, Hz. İsa’nın doğumunun 8’inci günü yani sünnet olduğu gün­dür. Onun için bu gün Batı da bile Circumcision yani sünnet bayramı adı altında kutla­nır.(10)

Barnabas İncilinde(11) Hz. İsa’nın: “Bir köpeğin sünnet olmamış bir adamdan daha üstün olduğunu söylediği” rivayetleri vardır.(12) Pavlus; Yahudi­likteki çocuğun doğumu­nun 8’inci günü sünnet edilmesi olayını kal­dırmış, doğumun 8’inci günü vaftiz edilme prensibini getirmiş­tir. Günü­müzde bile Hıristiyan Habeş Kilisesi ve benzeri bazı Hıristiyan mez­hepleri mensuplarına sünnet olmayı emretmektedirler.(13)

Hıristiyanlıktaki birçok akideyi (inancı) kaldı­ran Pavlus,(14) bu sünnet olayını da kaldırmıştır. Nitekim önce Yahudi olup da sonradan Hı­ristiyan olan insanlar, yani Hıris­tiyanlığın özünde de sünnetin olduğunu bilen kişiler, bu hu­susta Pavlus’la ayrılığa düşmüşler, birçok mü­cadeleler yap­mışlar ve sonunda Pavlus’un bir hain olduğu yani Hıristiyan­lığı bozmak üzere çalı­şan bir ajan-Yahudi olduğu kanaatine varmışlardır.(15)

Pavlus’un telkinleri sayesinde sünnet olmaktan tiksinen Romalılar, sün­net olan Yahudilere karşı da terör kanunları uygulamış, sünnet olanları asır­larca idam etmişlerdir.(16) Aynı zulümler 20’nci asırda da devam etmiş, komü­nist rejim al­tında inleyen Yugoslavya, Bulgaristan, Rusya gibi bazı dev­letlerde Müslümanların çocuklarını sünnet ettirmelerine mü­saade edil­mediği için, gizli ve kaçak yöntemlerle bu ameli­yeyi gerçekleştirme yoluna gidilmiştir.(17)

Dipnotlar:

1-Barnabas, The Gospel of Barnabas, bölüm: 23, s. 25.

2-Ali Haydar Bayat, “Tarihte Sünnet”, Doçentlik Tezi, İzmir 1979, s. 7. 

3-Tevrat, Tekvin, 17/9-14.

4-Luka, 1/59; 2/21.

5-Ali Osman Ateş, “İslâm’a Göre Cahiliye ve Ehli Kitap Örf ve Adetleri”, Beyan yay. İst. 1996, s. 258.

6-Tekvin, 21/4-5.

7-Tecrîd-i Sarîh Tercemesi, c. 9, s. 111.

8-Luka,  2/21.

9-Buhârî, İsti’zan, 51;  Müslim, Fedâil, 151(2370).

10-Asaf Ataseven, “Tarihte Sünnet”, Zafer dergisi yıl 1987, Sayı 127, s. 16.  

11-Barnabas İncilini yazan kişinin havarilerden olduğu rivayetleri vardır. Gerçek Hıristiyanlığı ihtiva eden bir kitaptır. Pavlos’un bozduğu, dejenere ettiği Hıristiyanlık hükümleri ile çakıştığı için, İznik Konsülünde benimsenmemiş, toplatılmış, yakılmış, okuyanlar takibe uğramış, zulüm görmüş, ama yine de birkaç nüshasının günümüze kadar gelmesine mani olamamışlardır. 

12-Barnabas, The Gospel of Barnabas, Bölüm 22, s. 25.

13-A. Osman Ateş, a. g. e. s. 260.

14-Namaz, Oruç, örtünme, Tevhid inancı, gibi birçok şeyi değiştirmiştir. Geniş

bilgi bkz: Abdullah Uçar, “Misyonerler (Modern Haçlılar)”, Konya 2005.

15-Pavlus; MS 10’uncu senede Tarsus’ta doğmuş, Roma vatandaşı bir Yahudi idi. Gençliğinde Tarsus’ta tahsil görmüş, yeni yeni yayılmaya başlayan Hıristi¬yanlığın amansız bir düşmanı olmuştur. Hıristiyanlara akla ve hayale gelmedik eza-cefa ve işkenceleri uygulamış, uygulatmış ama bir türlü dinlerinden dönme¬diklerini görünce, bazı kanaatlere göre: “Madem bunları dinlerinden döndürmek mümkün değil, hiç olmazsa onlardan görünüp dinlerini bozayım” gibi bir duy¬guyla hareket ederek, Hz. İsa’yı rüyasında gördüğünü, ondan sonra Hıristiyan olduğunu söylemiştir. Hıristiyanlığın yayılması onun sayesinde olmuş ama, Hıristiyanlık da yine onun sayesinde bir kuşa dönmüştür.  Hak dinlerin özünde, cevherinde olan birçok inanç, itikat ve Rahmanî hükümleri değiştirmiş, dejenere etmiştir.

16-Rıza Nur, “Fenn-i Hıtân”, s. 60; Ali Haydar Bayat, a. g. e.  s. 14.

17-Posta Gazetesi, 19. 04. 1984.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.