Konya
14 Mayıs, 2024, Salı
  • DOLAR
    32.24
  • EURO
    34.82
  • ALTIN
    2428.9
  • BIST
    10055.98
  • BTC
    62557$

İslâm Âleminde Tıp (5)

06 Ağustos 2021, Cuma 08:58

Allah Rasûlü’nden (s.a.v.) intikal eden bu ima ve işaretler sâye­sinde Müs­lümanlar, erken târihlerde mikrobun varlığından haber­dardırlar. Bağdat’ta inşa edilecek bir hastanenin yerini tespit için çeşitli semt­lere etler astırıp, en az bozulan ve kokuşan etlerin yerine yapılmasını tavsiye eden ve suyun kaynatılma­sıyla zararlı mikrop, bakteri gibi maddelerden temizleneceğini kabul edip uygulayan Or­taçağ İslâm âlimleri de, mikrobun varlığını bilmektedirler. Mik­rop­tan “küçük canlılar, hayvancıklar” diye bahsedip onla­rın canlı birer varlık ol­duklarını ortaya ilk çıkaran, zannedil­diği gibi Avrupalı ilim adamları değil, Fâtih’in hocası Akşemseddin’dir. O, “Maddetü’l Hayat” isimli eserinde; “Has­talıkların vücuda giren gözle görüle­meyecek kadar küçük tohumlar (hayvancıklar) tarafından yapıldı­ğını” izah etmiş ve aşıyı da ilk olarak bu büyük insan yapmıştır. yâni Fâtih’in hocası, mikrobun kâşifi olarak bilinen Pastör’den 400 yıl önce, mikrobu keşfetmiş ve eserlerinde bahsetmiştir.(1) Bâzı kay­naklara göre, ve­rem mikrobunu da aynı şekilde Avrupalılar de­ğil, Kambur Vesim (Ö. 1761) adlı Müslüman bir âlim bulmuştur.(2)

Akşemseddin Hazretleri; “Kitabü’t-Tıbb” isimli eserinde ateşli hastalıklarla ilgili şöyle der: “Tüm hastalıklar türlerine göre tıpkı bitkiler ve bitki kökleri gibi kendi tohumlarına ve özlerine sâhiptir. Bu hastalıklardan sara, gut, veya cüzzam gibi bâzıları, kalıtım yo­luyla babadan ve ya anadan geçerler ve kimi zaman geçtikten ancak yedi yıl sonra kendilerini gösterirler. Yiyecekler ve içeceklerle geçen hastalık tohumları ise daha hızlı gelişip büyürler.” Bâzı hekimler bu metinde ilk mikrop ve bakteri keşfini görürler. Fâtih’in kur­duğu Sahn-ı Seman medreselerinde çok ciddi tıp ilmi okutulmuş ve bu­rada görev yapacak hekimler, bir jüri önünde tezlerini savunmuş, kabul edilenler görevlendirilmiştir.(3)

Kan Dolaşımı

Kan; vücut fonksiyonları için çok önemli bir maddedir. İnsan be­deninde 50’den fazla görev yaptığı ilim adamları tarafından tespit edilmiştir. İnsan­daki her hangi bir hücreye 4 saniye kan gitmese, o hücre hayatiyetini kay­bediyor. Kan ve kan dolaşımı husûsundaki ilk bilgileri de yine Müslüman âlimler keşfetmiştir.

İbni en-Nefis el-Kuraşî (ö.1288) küçük kan dolaşımını keşfetmiş ve eserlerine almıştır. Muhyiddin et-Tatavî isimli Mısırlı bir doktora öğrencisi 1924 yılında yaptığı çalışmalar sâyesinde en-Nefis’in bu buluşu, Michel Ser­vetus tarafından kaynak gösterilmeden sâhiple­nilmiş, eserine alınmış ve asırlarca bu adamın buluşu olarak kabul edilmiştir.(4) Kılcal damarların keşfi de Ali b. Abbas isimli alim tarafından, İngiliz alim Harvey’den asırlar önce yapılmıştır.(5)

Göz Hastalıkları

Gözle ilgili çalışmalarıyla da Müslüman doktorlar, ilim dünyâsına asırlarca önderlik yapmışlardır. Gözdeki retina tabakasından ve fonksiyonundan ilk bahseden İbni Rüşd’dür (1126-1198). 11. asırda yaşayan ünlü göz doktoru Ali b. İsa’nın gözle ilgili yazdığı “Tez­kire” adlı kitap, sahasında asırlarca tek kitap olarak kalmıştır. 800 sene daha iyisi ya­zılamamıştır. Max Mayerhof (1884-1951); “İlim dünyâsı sâdece Doğu’da değil Batı’da bile ondan daha iyisini yaza­bilmek için 19. asrın ortalarına kadar beklemek zorunda kalmış­tır” der. İbni Rüşd’ün eserleri yüzyıllarca Avrupa Üni­versitele­rinde ders kitâbı olarak okutulmuştur. Ortaçağda ilimle meşgul olan herkes, bu büyük âlimin etkisinde kalmış­tır. Birçok eserleri olmakla berâber, sâdece tıpla ilgili 16 eser vermiştir.(6)

Ammar isimli bir âlim ise günümüzden 9 asır önce ken­dine has bir usulle göz ameliyatı yapmayı gerçekleştirmiştir. Ali b. Abbas da (Ö. 994) aynı şekilde, çağımızın modern ameliyatlarına uygun bir tarzda kanser ameliyatı yapmayı başarmıştır. Yazdığı “Kitabü’l-  Meliki” adlı eseri günü­müzde bile hayranlıkla incelenmektedir.(7)

Hulusi Behçet (1889-1948)  tıp literatürüne Behçet hastalığını bularak geçmiş, ordinaryüs Prof. olmuş nâdir ilim adamlarımızdan biridir ama İslâm âleminde son zamanlarda ilmin ve âlimin ayağa düşmesi sebebiyle, ölü­müne yakın İstanbul Beyazıd semtinde lahana satarak geçimini sağlayabilmiştir.(8)

Dipnotlar:

1- İbrâhim Sarıçam, Seyfettin Erşahin, a. g. e. s. 235.

2- Geniş bilgi için bkz. Î. Hâmi Dânişmend, a. g. e, c. 1, s. 332; c. 2, s. 162. Ahmet Gür­kan, a. g. e, s. 235-243.

3- Mıchel Balivet, a. g. e. s. 126.

4- Fuat Sezgin, a. g. e. c. 1, s. 50.

5- Mehmet Bayrakdar, a. g. e. s. 296. 

6- Şaban Döğen, a. g. e, s. 175.

7- Şaban Döğen, a. g. e, s. 6.

8- İbrâhim Refik, “Boğaziçi Notları 1”, Albatros Yay. İst. 2001, s. 150.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.